berbat ve kasvetli

22 0 8
                                    

Ben klara snape... kahretsin bu gün biricik annemin ölüm yıl dönümü ve ben bu gereksiz ve kasvetli duygular yüzünden benim "hayranlarım" riley, rudy ve Isa ya günlerini göstermiyorum. Ayrıca şu turuncu potter nedeni olmayan bir şekilde bana daha yakın. Neden bir potter ile arkadaş olayımki. Geçen hafta sadece kendimde değildim. O zaman söylediklerim hala geçerli. Ben ona zorbalık yapıyorum ve o benden nefret etmek zorunda. Aynı babamın james potter dan nefret ettiği gibi. Gerçi bir yandanda o nunda annesi yok ve belki kendisini bana yakın hissediyordur... annen 4 yıl önce öldü klara kabullenmelisin... bu arada ben bunları düşünürken yatağında sırtüstü yatıyordum ve jane da yanımdaydı. Harika insan. Erkek olsa onunla evlenirdim. Ne dememi bekliyordunuz. Erkek olsa dedim. Tabikide bir erkekle evleneceğim. Bir an yine aklım annemi hatırlattı. Ahh yeter ders başlamasına az kaldı. Babam Ne derdi "her zaman güçlü olmalısın klara sadece zayıf insanlar aĝlar ama sen zayıf değilsin". Evet ben zayıf değilim. Zayıf değilim. Zayıf değilim. Tam o sırada bana bir ağlama dalgası geldi ve elimi yüzüme götürdüm. Hıçkırıklara boğuldum. Yeter artık şu lanet hafta bir an önce geçmeli. O sırada jane kolumu tuttu. İyi arkadaş kötü günde belli olur. Sonra o nazik ve berrak sesi ile:

—klara... nasıl hissettiğini anlamıyorum ama çok üzüldüğünü biliyorum. Ve ben seninle bu acıya ortak olmak için varım. Arkadaşlar böyle yapar.

Sonra elimi yüzümden çekip elimi sımsıkı tuttu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece kızarmış ve şişmiş gözler ile alık alık jane ye bakıyordum. Ne yapacağımı bilemedim. jane' e sarıldım. İyi gelmişti.

                            .......... 

Evet slytherin masasında boş olan tabağım ile bakışyordum. Draco bana bakıp bakıp somurtuyordu. Janımda jane de vardı. Yan tarafımda slytherinin ablaları oturuyordu. Nedenini bilmiyorum ama slytherindeki çoğu kişi beni seviyor ve bu günün ne olduğunuda biliyorlar. Hiç belli etmiyorlar. Babam öğretmenlerin masasında her zamanki gibi kasvetli ve garip şekilde öğrencileri atomlarına kadar inceliyoordu.

  (not burayı yazarken salondan oturma odasına girrim ve dejavu oldu) 

Yüzünde hiç mutsuzluk ve hüzün göremedim. Biliyorum işte o lanet potterin annesini daha çok seviyor. Ne vardı onda. CİDDEN ONDA NE BULUYORDU. KEŞKE KENDİ KARISINI DAHA ÇOK SEVSEYDİ. yada en azından... sevseydi...
Tam gözüm doluyordu ki draco cikcikledi:

—klara açlıktan öleceksin

Sonra ağzıma yarım dereotlu poğaça tıkıştırdı. "Bunu ye. "

—söğniğn gağfan yeğriğndömi

Ağzımda poğaçayı çiğnerken söyledim. Jane ve draco kıkırdadı. Yuttuktan sonra bende kıkırdadım. Draco en iyi vaftiz kardeş.

                            .........

İlk dersimiz profesör hooch un uçuş dersiydi. Bu dersi pek sevmem. Çünkü ayaklarımın yerden kesilmesini de sevmem. Profesör süpürgelerimizi elimize çekmemizi söyledi. Önceki derslerden nasıl yapılacağını biliyorduk. Elimi uzattığımda etrafıma da bakınmayı unutmadım. Kahretsin. Turuncu potter yanımda duruyordu. Ben onu fark edince bana gülümsiyerek el salladı. Tiksinerek baktım. Bilerek baktım çünkü onunla arkadaş olma niyetim yoktu. Oda kaşlarını çatmıştı. Yanındaki sarı kafalı adel ile fısıldaşmaya başladı. Potterin yüzünü görmek sinirimi bozuyor. Çünkü ailesinden nefret ediyorum. Annesinden ve babasından. Harry... Aslında şey... Onu azcık seviyorum ama... sadece tipi hoşuma gidiyor... neyse...

Gün sonu... çok severim sonunda o lanet gün bitti. Gece yarısına 6 saat kaldı sadece. Tüm kitaplarımı ve ıvır zıvarlarımı bırakmak için odama uğramıştım. Jane de kütüphaneye gitti. Beni yanlız bırakmasını ondan ben istemiştim. Yanlış, biliyorum ama... her neyse. Şimdi ise klasik hogwarst koridorlarında büyük salona doğru yürüyorum. İçimden bir his riley inm burada olduğunu söylüyor. Koridoru dönerken asamı çıkarmanın iyi olacağını düşündüm. Dönmeden önce iyice yavaşladım ve asamı çıkardım. Sonra ani bir hareketle koridoru döndüm ve evet tahmin ettiğim gibi biri vardı. Sıkıntı şu ki o kişi riley değildi. Ne hikmetse turuncu potterdi. Çok utandım. Asamı alice ye doğrultmuş şekilde duruyordum. Ne yapacağımı bilemedim. O da gözlerimin içine bakıyordu. Biraz Korkmuş görünüyordu. Haklıda yavaşça asamı indirdim. Onun yüzüne bakmaya devam ediyordum. Kahretsin yüzü aynı annesine benziyordu. Aklıma babam ve annem geldi. Babam kesinlikle unutmuştu annemin öldüğünü. Bir an gözlerimden süzülen yaşları fark ettim. Neden ağladığımı bilmiyordum. 1 haftadır gereksiz yere böyleyim. Alice sanırım artık alışmış gibiydi. Sonra bana "klara? " dedi. Sanki nasıl hissettiğimi sormak istiyordu ama nasıl soracağını bilmiyordu. Tüm sinirim birikmişti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Alicenin yüzüne bile bakmadan babamın odasına koştum. Oldukça hızlı olmaya çalıştım. Sonra kapısına geldim. Ne yapsam diye düşündüm. Babamın karşısına zıplayarak ve nedensiz bir şekilde çıkamazdım. Merlin aşkına aklıma tekrar lily evans geldi. O an ki kızgınlığın ile kapıyı çalmadan sert bir şekilde içeri daldım. Babamda bir hışımla sandalyesinden kalktı. Birkaç defa derince nefes aldıktan sonra konuşmaya başladım:

klara snape: hogwarst da ilk seneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin