"Anne. Anne!"
Ellerim titriyordu. Bedenim yanıyordu. Canım acıyordu. Ölüyordum, ölmek istemiyordum. Ben bu evde ölemezdim. Annem neden gelmiyordu? Annem zaten hiç gelmiyordu...
"Sesimi duy artık nolursun... Dayanamıyorum..."
Dayak yedim. Kaçıncı bu? Saymayı bıraktım. Bu sefer çok acıdı. Bu sefer kalbim daha yavaş atıyor. Nefes alamıyorum. Boğuluyorum. Kan kokuyor her yer. Nefret ederim ben, nefes almak istemiyorum. Ellerim, dizlerim titriyor. Korkuyorum. Babam bir daha gelirse kaldıramam. Annem görüyor ama sesini çıkarmıyor. Bütün anneler böyle mi? Bütün babalar böyle mi? Ama ben izliyorum camdan, anneler çocukları düşünce endişeleniyor, ağlayınca üzülüyorlar. Babalar kız çocuklarını omuzlarında taşıyor, kahkahalarla gülüyor. Babam bana hiç gülmedi.
Beni niye sevmiyorlar? Benim neyim eksik? Ölümden mi doğdum ben? Ölümden doğan kız... Keşke doğmasaydım.
"Korkuyorum..."
Korkuyorum. Ölmekten. Yaşamaktan. Kendimden. Babamdan. Dünyadan. Her şeyden korkuyorum.
"Kes sesini."
Kapının ardından gelen sinirli bir ses. O sesi çok iyi biliyordum. Bir tek o zaman yumuşak oluyordu sesi. O zaman.. Tik, tak. Dursun zaman.
"Çıkarın beni buradan! Nefes alamıyorum!"
Tik, tak. Nefesim ciğerime batıyor.
"Boşuna bağırma. Seni kimse duyamaz."
"Anne!"
Tik, tak. Beni doğuran kadın bana sağır.
"Annen seni umursuyor mu sence, kızım?"
Tik, tak. Dursun zaman. Çünkü ölmek istemiyorum.
Sırtıma inen onlarca kemer darbesi. Acı çığlıklarım. Yine de gelmeyen annem. Kanlar içinde kalan bedenim. Bu benim hayatımdı. Dayak ye. Annenden yardım iste ama hiç gelmesin. Ve günün sonunda yine kimsesiz, yaralı kal.
"Bir hafta yemek yok. Geberirsen de umrumda değil."
Üzerime kapanan kapı ve karanlık.
Küt, küt. Hâlâ atıyor kalbim.
Küt, küt. Kaç gün oldu? Midem acıyor. Açım, çok açım.
Küt, küt. Ben hâlâ o karanlık bodrumdayım.
Ölmeye hazır değilim, henüz değil.
"Çıkarın beni buradan..."
Beni bu enkazdan çıkar.
Ama ben hâlâ oradayım.
Deniz'den;
"Hayır, hayır. Çıkarın beni. Kalamam ben burada. Çıkarın beni.."
"Feray."
"Çıkarın beni."
"Feray!"
Nefes nefese gözlerimi açtığımda terden alnıma yapışan saçlarımı geriye ittim ve derin bir nefes aldım. Gözlerim yanımda bana endişeyle bakan Fethi'ye kaydığında rahatladım. Bakışlarım bütün odada gezindiğinde bana üzgün gözlerle bakan Araf'ı gördüm. Kaşlarımı çatarak gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesiz
RomansKimsesiz. Ona kimsesiz derler. Deniz Feray Karadağ. Resim çizmeye bayılan, yedi yirmi dört müzik dinleyen, ay ışığıyla arkadaş olan bir kız. Annesi onu 7 yaşındayken yetimhaneye bırakmış, bir daha geri gelmemişti. Aile nedir bilmiyen bu kız, 17 yaşı...