0.1

166 31 20
                                    

yorum ve desteklerinizi bekliyorum bebekler

"Dibinden çok uzağa düşen elmalar"

Seungmin gözlerine inanamamış bir şekilde aynaya bakarken Minho da aynı şekilde ona bakıyordu.

Hangisi daha çok şaşırmalıydı. Kasabanın Papaz'ının oğlu olan ve babasının yerini almaya hazırlanan Lee Minho mu yoksa Minhonun babasının verdiği vaazlardan bir tanesini bile kaçırmayan kasabanın örnek genci Seungmin mi?

Seungmin bir şey diyecekken birden ağzına gelen midesiyle birlikte bu konuşma işini sonraya bırakıp eliyle ağzını tutarak kabinlerden birine koşmuştu. Çocuk midesindeki her şeyi dışarı çıkartırken girdiği tuvaletin pisliğine bile takılmamıştı.

Minho göz ucuyla ona bakmış sonra ise lavaboya geçip ellerini yıkamaya başlamıştı.

Oğlan elini yıkamayı bitirmiş üstüne bir de birkaç dakika beklemişti ancak seungmin hala bulunduğu kabinden çıkmak bilmemişti.

Genç onun kabininin aralık kapısını ayağıyla iktirdi ve oğlana baktı. Beti benzi atmış bir şekilde sadece öğüren oğlanla birlikte ister istemez yüzü buruşmuştu.

Genci kolundan tutup kaldırdı. "Tamam daha fazla zorlama kendini çıkacak bir şey kalmamış zaten." Seungmin bir şey diyemezken sadece şaşkınlıkla ona bakıyordu. Minho sanki hayalet görmüş gibi kendine bakan çocukla derin bir nefes verdi.

"Yürü elini yüzünü yıka." hafifçe çocuğu lavaboya doğru iktirirken söylemişti bu sözleri.

Seungmin uslu bir şekilde onun sözünü dinlemiş ve lavaboya geçip elini yüzünü belki de yüz defa yıkamıştı.

Minho ise onun çekmediği sifonu çekmişti. Tabii o iğrenç tuvalete dokumunca bir kez daha ellerini yıkamıştı.

İkisi birlikte lavabodan çıkarken Minho "Kiminle geldin?" diye sormuştu gence.

Genç arkadaşlarını görebilmek üzere etrafta gözlerini gezdirdi ancak kimseyi görememişti. "Tek başıma geldim."

Minho bu dediğine inanmamıştı ama yine de onaylar bir şekilde kafasını sallamıştı.

"Burdan sonrasını ben hallederim, teşekkür ederim." demişti Seungmin.

Minho ise bir şey demeden sadece durmuştu. Gitmek istiyorsa gidebilirdi. Zaten başına bela almak istemiyordu. Tabii Seungmin'in attığı birkaç adımla birlikte oğlanın sağa sola savrulduğunu fark edince onu böylece bırakma konusunda içi rahat etmemişti.

Bana ne dedi kendi kendine, madem buraya gelmiş. Başının da çaresine bakabilmeli o halde.

"Dur bekle." Lanet olası vicdanı kendisine belli ki tüm geceyi zindan edecekti.

Seungmin tekrar arkasına döndüğünde Minho onun kolundan tutup barın dışına doğru sürüklemeye başlamıştı.

Seungmin bir şey diyemeden onu takip ediyordu. Çıkışa doğru ilerlerken bir kenarda öpüşen arkadaşlarını görmüştü. Ama bir şey demedi, ikisinin ilişkisini papazın oğluna ifşalamak pek de doğru hissettirmiyordu.

Barın dışına çıkmalarıyla Minho Seungmin'i kendi arabasına bindirdi. Ve oğlana dönerek "Seni eve bırakayım." dedi.

Seungminin bu teklifle gözleri büyürken annesinin bu halde eve gitse onu getireceği hali düşündü. Ellerini önünde hayır anlamında salladı. "Olmaz eve gidemem. Annem beni mahveder."

Minhonun bir kaşı havalanmış ve yüzünde alaycı bir ifade oluşmuştu. Demek ufaklık annesine yalan söylüyordu bir de. Gerçi bunu tahmin etmesi çok zor değildi. Ama yine de örnek çocuk için şaşırtıcı şeylerdi.

priest - 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin