0.9

174 27 15
                                    

"Dünyan tepe taklak olduysa sen de onunla birlikte tepe taklak ol o zaman."

Denizin dalgaları artık Seungmin'in boyunu aşmaya başlamıştı. İlk başta bu akıntıda yüzer yolumu bulurum diyordu ancak şimdi bu dalgaların içinde boğuluyordu.

Hayat karmaşık insan ruhu ise bundan daha karmaşıktı, Seungmin genelde bu karmaşada boğulduğunda bir can simiti gibi tanrıya sığınırdı. Denizin dalgalarıyla onun sayesinde başa çıkardı.

Ancak artık can simiti yoktu. Koskoca denizde yapa yalnızdı.

Oğlan akşam eve girdiğinde annesi de kilisenin etkinliğinden yeni dönmüştü. Neyse ki evde olan Chris dikkatleri dağıtıyordu ki kimse onun nerede olduğunu ve ne yaptığını sormuyordu.

Kimseye görünmeden yukarı çıkmayı başarmıştı, aile dramalarıyla uğraşmak için fazla yorgundu bugün.

Yatağının içine girerken bir süre buradan çıkmamayı dilemişti. Bir süre odasında kalmayı ve kimseyle görüşmemeyi.

Tanrı evren ya da her neye inanıyorsanız Seungmin'in dileğini kabul etti. Çocuk ertesi sabah uyandığında ateşler içinde yanıyordu. Fazla düşünmek ve kafasına takmaktan mı hasta olmuştu yoksa üşüttüğü için mi emin değildi ancak bu sayede önündeki üç okul gününü evde kalarak atlatmıştı.

Annesi ne kadar söylense de çocuk koca lise boyunca sadece dört gün okula gitmemişti o yüzden çok da üzerinde durmadı kadın. Çünkü iyi olsa oğlunun asla okulu aksatmayacağının farkındaydı.

Aslında oğlanın sadece ilk iki günü ateşi vardı, cuma gününe sıra geldiğinde kendini iyi hissetmeye başlamıştı ancak yine de okula gitmemeyi tercih etmişti.

Yatağının üzerine oturmuş kucağındaki matematik kitabını çözüyordu ki bir anda kırılırcasına açılan kapıyla kafasını o yöne çevirdi. Abisinin kapının ağzından ona baktığını görünce gözlerini devirmişti. "Kapı çalmayı bilmiyor musun?"

"Tercih etmiyorum." demişti Chris. yanına geçip yatağa otururken kardeşine baktı. "Neyin var senin?"

Seungmin kucağındaki matematik kitabını kapatıp yanındaki sehpanın üzerine koymuştu. "Bir şeyim yok."

"Yalan söylemek ağzına hiç yakışmıyor, beceremiyorsun da. Üç gün art arda okula gitmemen kıyamet alameti oğlum senin."

Seungmin bir şeyim yok diye mırıldanmıştı bir kez daha. Chris kardeşini kolunun altına alıp kafasını göğüsüne yasladı. "Biri bir şey mi yaptı lan. Gidip döveyim mi?"

Seungmin onu iktirmeye çalışırken "Kimse bir şey yapmadı ya." diye söyleniyordu.

Kimse bir şey yapmamıştı, seungmin bir şeyler yapmıştır ama.

"Seung, sorunlarını bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." Tabi ki de bu duygusal abi kardeş anları çok uzun sürmemişti. Bir anda Seungmin'i merak eden arkadaşlarının içeri dalmasıyla bölündü.

"Kimse kapı çalmayı bilmiyor heralde." diye söylenirken Seungmin, arkadaşları chrisin de orada olduğunu görerek utanmışlardı. Chris üçüne kısaca bir bakmış ve ayağa kalkıp kardeşine dönmüştü.

"Bir şey olsa söyle döverim bak." odadan çıkarken konuştuğunda kardeşi de ona "Kapıyı kapat." diye bağırmıştı. Chris kendine verilen komutu yerine getirerek çıktı ve ardından kapıyı kapattı.

Dört arkadaşı aynı anda yatağına çullanırken Seungmin derin bir nefes almıştı. Sınavı asıl şimdi başlıyordu.

"Yemekte bir anda Minho'yla kaybolun sonra da üç gün boyunca okula gelme. Napıyorsun kardeşim sen ne iş?" Jisung sorarken Felix gülerek "Bence hepimiz ne iş olduğunu biliyoruz."

priest - 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin