1.0

135 22 7
                                    

"bilinmeyen gerçekler"

"Bir yere kadar gidip gelmem gerek bana yardım eder misin?"

Seungmin ayaklanırkem abisi istifini bozmadan ona bakmaya devam etti. "Nereye gitmen gerekiyormuş bu saatte?"

Seungmin birkaç saniyeliğine abisine en yakın arkadaşıyla öpüştüğünü söylemeyi düşündü. Daha sonra ise zaten ilişkisini zar zor toparladığı bu oğlanın bir erkekle öpüşmesine mi daha çok takılacağına yoksa bu kişinin en yakın arkadaşı olmasına mı karar veremedi.

"Bir yere işte sorma lütfen, sadece yardım et."

Chris de ayağa kalkarken "Peki."
demişti. Seungminin içini bir heyecan kapladı daha önce hiç evden kaçmamıştı. Gerçi bu kaçmak sayılır mıydı emin de değildi. Her neyse bunu da yapmamıştı işte.

Hemen odasına girip üzerindeki pijamaları değiştirdi ve geri abisinin yanına döndü. "Evet nasıl yapıyoruz?"

"Aslında pek bir espirisi yok, mutfak tarafındaki kapıdan çıkıp gece geç olunca da Hannah'ın odasındaki camdan giriyorum işte."

Seungmin bunun üzerine mutfağa doğru gitmişti, tabii abisi de onu takip ediyordu. İkili tam evden çıkacakken arkalarından gelen sesle durmak zorunda kaldılar.

"Napıyorsunuz siz?"

İkisi de aynı anda arkalarını dönmüştü. Babaları onlara sinirli bir şekilde bakıyordu.

"Baba sadece bir yere kadar gidip gelmem gerekiyor." demişti Seungmin. Chris ise hiç karışmayıp sessizliğini korumuştu. Sonuçta aileden yasaklara karşı izin alabilcek bir kişi var ise o kesinlikle kendisi değil küçük kardeşiydi.

"Hayır gidemezsin, saat çok geç."

Seungmin neredeyse ilk kez aldığı hayır cevabıyla şaşkınlıkla kalakalmıştı. "Ama baba."

"Anneniz yeterince sinirli zaten daha fazla damarına basmaya hiç niyetim yok. Derhal odanıza."

Ellerinden gelen bir şey kalmayınca ikili de mecburen odalarına çıkmak zorunda kalmıştı.

Aslında haftasonu Seungmin'in Minho'nun yanına gidebilmek adına çok fırsatı olmuştu ancak o geceki cesaretini bir türlü toplayamadığı için bir adım atamamıştı asla. O şekilde iyi kötü haftasonunu bitirdi. Sürekli kendiyle bir çatışma içerisindeydi tabi bu sırada; gitsem gitmesem, gitsem de ne konuşsam, hoşlanıyorum desem doğru mu hoşlanmıyorum desem doğru mu...

Seungmin artık sen de bir karar ver dediğinizi duyar gibiyim ancak unutmayın bütün inanç sistemi bir anda yıkılan birisi için bu kararı vermek o kadar da kolay değil.

Pazartesi gününe geldiğimizde Seungmin sabah erkenden kalkmış duşa girmiş ve özenle hazırlanmıştı. Okula gitmek üzere üç kardeş arabaya doluştuğunda onun bu özenli halini ilk fark eden küçük Hannah olmuştu.

"Abi okula gitmek için biraz fazla yakışıklı olmuşsun."

Hannah'ın sözleriyle Chris de küçük kardeşini şöyle bir baştan aşağı süzmüştü. "Harbi noluyor sana, hani nerede sabaha kadar ders çalıştığı için yüzünü bile yıkayamadan okula gözündeki çapaklarla giden Seung?"

Seungmin omzunu silkmişti. "Biraz özen gösterdim işte ne var. Lise boyunca hep görünmez inek o çocuk oldum. Şimdi biraz da liseli olmak istiyorum."

Kısa bir yolculuğun ardından okula varmışlardı. Hannah abileriyle görünmek istemediği için hemen arabadan inip arkadaşlarının yanına kaçmıştı.

priest - 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin