ŞÜPHE (BÖLÜM 3)

83 32 124
                                    


ŞÜPHE (BÖLÜM3)
İyi okumalar güzel okurlarım🌸🌸
şarkı eklenmiyor bu yüzden bölümün şarkısı: Uyursam geçer mi?

"Belki kuş olup uçmak isterdik gökyüzünde ama kalp buna izin vermezken ve sadece aklın izni ile hareket etmek ne kadar doğru olurdu?"

Bütün gece sağa, sola dönerek uyumaya çalışmıştım. Bugün yoğun geçecek bir gündü ve ben uyuyamamıştım!

Gece yediğim bir pasta ve akşam sahibimden, yeni gelecek olan gruplar hakkında bilgi almam beni uyutmamıştı. Ve birde bunlar yetmiyormuş gibi dün yaşadığım stres buna eklenince gözüme hiç uyku girmemişti.

Saat şu anda 06.28'di. Benim gibi uykuyu seven biri için bu saat çok erkendi. Herkesin uyanması için daha 1 saat vardı ama çok yüksek ihtimalle sahibim kalkmıştı.

Birde herkesin saat sekizde kahvaltı salonunda olması gibi bir durum da vardı! Bu kadar erken kalkmak gerçekten can sıkıcıydı.

Yataktan yine oflayarak kalktım ve terliklerimi giyerek balkona çıktım.

Havanın sert esintisi yüzüme birden çarptığı için ilk önce nefes alamadım. Bu galiba çoğu kişiye oluyor olmalıydı çünkü hava fazlasıyla soğuk esiyordu. Ya da daha yeni uyandığım için bana öyle geliyordu ve zaten daha güneş doğmamıştı.

Hasta olmak istemediğim için hızlıca içeri girdim. Bir an önce sahibimin yanına gitmeliydim çünkü bu erken kalkışımı onunda görmesi gerekiyordu.

Sabahları beni yataktan kaldıramadığı için altı buçuk ve yedi arasında beni uyandırmaya gelirdi ve ben tabii ki yarım saat boyunca kalkmazdım.

Hızlıca lavaboya doğru yöneldim.

Eğer hava bugün soğuk olacaksa benim duş almam aptallık olurdu ve zaten duştan çabuk çıkabilen biri değildim o yüzden şu anda duşa girersem geç kalırdım.

O yüzden sadece ihtiyaçlarımı görmek için lavaboya girdim ve hızlıca ihtiyaçlarımı görüp çıktım.

Bugün düzgün durmam konusunda kendime sürekli sözler vermeye çalıştım! Tabii ki de söz veremeyeceğim için çalışıyordum yani bu da bir başarıydı sonuçta!

Normalde olduğum gibi aşağıya inecektim. 'Diğer sahiplenenler' gibi özenmeyecektim. Onlar kesin özenecekti buna emindim ama sadece birkaç kişi hariç.

Giyinme odama geçip üzerimdekileri çıkarttım. Altıma siyah bir tayt ve üstüne fıstık yeşili bir tişört giydim. Ayaklarımdaki terlikleri de çıkartıp spor ayakkabılarımı giydim ve giyinme odamdan çıkıp etrafı kontrol ettikten sonra odamdan çıktım.

Odalara girişler için kart olmaması veya anahtar olmaması benim için çok iyi bir şeydi çünkü kaybederdim.

Çoğu eşyamı kullanırken veya onu yanımda taşırken özenmezdim çünkü almam gereken sorumlulukları zamanında almamıştım. Yani bu da benim suçum olmuyordu sonuçta!

Sahibimin odasının kapısına geldim ve parmağımı okutarak içeri girdim.

Odasını düzelten sahibim yine bir şeylere sinirli gibi görünüyordu çünkü yine bilmediğim bir dil ile söyleniyordu.

Onların konuştukları dilin İspanyolca olduğunu söylemişlerdi ama bana nedense hep farklı dillerde konuşuyor olabilecekleri ihtimali geliyordu. Yani sonuçta onları anlamadığım için bu normaldi.

"buenos días.(Günaydın.)" Onun konuşmalarını benim sesim bölünce bana döndü.

İspanyolca bilmiyorum ama arada ondan öğrenmeye çalışıyordum. Tabii ki öğrendiklerim 20 kelime bile etmezdi. Yani o kadar azdı.

SAHİPLENENLER...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin