Ertesi sabah Jungkook ve arkadaşları okulun kafeteryasında her zamanki yerlerine oturmuş sohbet ediyorlardı. Hoseok, Namjoon'un göğsüne yaslanmış bir şekilde telefonuna bakarken bir yandan da sevgilisiyle Jungkook'un sohbetine katılıyordu.
Jungkook gözlerini etrafta gezdirirken yanlarına yaklaşan Yoongi'yi görmesiyle kaşlarını çattı ve yerinde dikleşti. Arkadaşının yüzü çizik ve morluklarla doluydu.
Hoseok ve Namjoon da Yoongi'nin yüzünü farkettiğinde Hoseok yaslandığı göğüsten kalktı ve telaşla Yoongi'ye doğru yürüdü.
"Ne oldu sana? Yüzünün bu hali ne?"
Hoseok kendisini soru yağmuruna tutarken Yoongi bir sandalye çekip oturdu. "Bir şey yok."
Namjoon onu baştan aşağı süzerken boğazını temizledi. "Dostum üzerinden kamyon geçmiş gibisin."
Yoongi bu sorgudan oldukça rahatsız olduğunu hissederken Jungkook arkadaşının yüzünün bu halde olmasının sorumlusunun kendisi olduğu gerçeğini nasıl aklından çıkaracağını düşünüyordu.
Aklındaki düşünceleri bölen şey Yoongi'nin yapay öksürüğü olmuştu. "Önemli bir şey yok, dün gece bir kavgaya karıştım."
Yoongi'nin cümlesinin tamamlanmasıyla yemekhanenin öbür ucundan seri adımlarla yanlarına yaklaşan Jimin'in sesi duyuldu. "Yoongi!"
Yoongi'yi gördüğüne sevindiği her halinden belli olurken kolundan tuttuğu Taehyung'u da sürükleyerek yanlarına yaklaştı.
"Dün geceden bu yana daha iyi misin?"
Onun endişeli sorusuyla masadaki tüm gözler Yoongi'ye dönerken Jungkook'un kafasında bu işin nasıl biteceğine dair tonlarca senaryo dönüyordu.
Ya Yoongi kimliğini öğrenirse? Ya da kimliğini öğrenmeden onu öldürürse?
Ama onu asıl endişelendiren şey arkadaşın karşı koyamayacak olmasıydı. Yoongi vazgeçecek gibi durmuyordu ama Jungkook ona zarar veremezdi.
Jungkook'un kafasındaki düşünceler susmak bilmezken Yoongi masadaki tüm gözlerin kendisinin üzerinde olduğunun bilincindeydi. Gergince yerinde kıpırdandı ve Jimin'e dönüp yorgun gözlerle bir gülümseme sundu. "Benim için endişelenme, iyiyim."
Jimin hâlâ ikna olmamıştı, gözlerini kısarak baktı. "Ama dün epey kötü görünüyordun."
Hoseok ve Namjoon birbirlerine bakarken Jungkook'un gözleri Taehyung'unkilerle buluştu. Jungkook'un yüzüneki endişeyi farketmiş olmalı ki ona bakınca ifadesi değişti.
Her ne kadar Taehyung bilmese de onca yorucu ve acı verici gecenin ardından onun küçük balkonuna gidip onu görmek Jungkook'a çok iyi geliyordu. Son zamanlarda ona karşı beslediği ön yargı ve diğer hisleri tamamen değişmişti.
Taehyung Jungkook'un gergin havasını biraz olsun dağıtabilmek için hafifçe tebessüm ettiğinde genç çocuk midesinde garip bir hareketlenme olduğunu hissetti.
Birkaç dakika sonra Taehyung'un gözlerini başka bir yere çevirmesiyle gerçekliğe döndü. Hoseok dikkatleri toplamak ister gibi boğazını temizledi. "Hem Jungkook'un hem de Yoongi'nin aynı akşam kavgaya karışması oldukça garip bir tesadüf."
Yoongi duyduğu sözlerle hızla arkadaşına döndü. "Ne? Sen de mi kavgaya karıştın?"
Jungkook konunun kendisine dönmesiyle telaşlansa da belli etmemeye çalışarak başını salladı. "Saçma bir sokak kavgasıydı, kavgayı ayırmaya çalışırken benim de payıma birkaç yumruk düştü."
Yoongi anladığını belirtir gibi kafasını sallarken Namjoon dalga geçercesine konuştu.
"Bir şeye de burnunu sokmasan olmaz."