Aniden mi oluverdi onca şey?
Yoksa kaderin oyunu mu?
Ya da tesadüf mü?
Yıllar sonra çocukluk arkadaşıyla bir operasyonda karşılaşan Balım kendini bir hiçlikte bulur. Hayatını her zaman düzene sokmuş dominant olan Balım, Dağhan ile karşılaşınca aklı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu kitapta bütün olan olaylar hayal ürünüdür. Gerçek hayatta ki benzerlikler sadece rastlantıdır.
☪
Sen miydin beni ben yapan? Yoksa yaşadıklarım mı?
İnsanı hep bir kum saatine benzetirdim. Saati çevir sonra bırak yaşadıkları o aşağı düşen kumlar gibi aksın. Belki vakit hızlı geçer, kumların çabuk düşer ama sen vaktinin dolduğunu anlarsın. Belki de takılı kalır o kumlar oracıkta hayatın donar. Sonra biri gelir saati sallar. Bütün hayatın alt üst olur. O kişi senin hayatını yeniden düzenler.
Postalları ile sert bir şekilde bastı çorak toprağa. Esti yaz ayazı. Ölüm sessizliği ile süslenmiş askerlerine bir baktı. Ayağına bir kağıt uçuştu. Eğilip aldı.
Birkaç yeri yırtılmış, yeterince sararmıştı. Mürekkebi dağılmıştı ama yazısı hâlâ okunuyordu. Sağ köşesinde biraz toprak vardı. Kahverengi leke belki de kandı.
Arkasında ki askerlerinin merakla onu beklediğini biliyordu. Konuşmak istemiyordu. Ama mecburdu. Emir vermeliydi.
"Alaçağan'a özenin." Hepsi anlamıştı. Bedenleri uyuştu belki de elleri kaskatı kesildi. Kimisi elini göğsüne koymuş hızla atan kalp atışlarını dindirmeye çalışıyordu. Kimisi yüzünü ellerinin içine hapsetmişti.
Onlar sevinmişti. Sevinmişti çünkü bir kardeşleri huzura ermişti. Görevini bitirmişti. Bir askerin en önemli ve son görevi şehit olmaktı.
"Vatan sağolsun!" Birkaç saniye sonra hep bir ağızdan bağırmışlardı. Silahlarını kavradılar. Komut beklediler.
"Alaçağan'ı son yolculuğuna uğurlayalım." Alacaklardı kardeşlerini o pisliklerin ellerinden. İki haftadan beridir peşinde oldukları o adamlardan.
Başladılar çatışmaya. İlk sinir yükseldi içlerinden. Ardından coşku. Üzüntüyü bir kenara çektiler. Vatan aşkından, bayrak sevdasını düşündüler bir süre. Kardeş kanını yerde bırakmadılar.
Devamında buldular onu. Kesilmiş birkaç uzvu, yarısı yanmış bedeni, tek tek koparılmış tırnakları, ak ve alın yer işlediği yüzünü.
Komutan son yolculuğunda Alaçağan'ınyarenine verdi o mektubu. Kadının inci taneleri gibi birer birer süzülen yaşlarını izledi. Bir kişinin yolunu gözlemek çok yabancıydı ona. Bu duyguyu her gördüğünde garipsemişti.