☪3. Bölüm: Yuva

25 5 9
                                    

☪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Balım'dan

Her insanın bakışında farklıdır yuvanın anlamı. Kimisinin yuvası dertsiz tasasız bir hayattır, kimisinin ailesidir, kimisinin ise sevdiceği.

Benim yuvam her zaman şöyle gözükürdü; Sobanın üzerinde yanan mandalina kabuklarından çıkan o koku, küçük tüplü televizyonda yansıyan çizgi film, elimde ise daha sıcacık olan kestaneler. Asıl önemli olanlar ise annem ve onun ailesiydi.

Bu bahsettiğim yuva Ankara'da şehirde yaşayan anneannem ve dedemin tatlı, küçük eviydi. Çoğu zaman annemle ben buraya gelirdik. Geldiğimizde anneannem bize çok güzel yemekler yapardı. Annem, anneanneme yardım ederken bende dedemle birlikte misket oynardım. Tabii, dedem beni her zaman yenerdi.

Kaybetmeyi sevmediğim için sürekli ona küserdim. Sonra dedem her zaman, "Kazanmak için önce kaybetmeyi tatmalısın." Derdi. O zamanlar bunu anlamıyordum. Ama yine de dedeme fazla kızamadığım için barışıyordum.

Benim yuvam buydu işte. Annem ile babamın görevi için taşındığımız Hakkari'de ki o ev değildi benim yuvam. Ankara'da ki dedemin eviydi.

Oradaki anılarımı hâlâ silemezdim. Ufakta olsam hatırlardım. Zaten annem öldükten sonra dedem ile anneannemde çok yaşamamıştı. Bu çocukluğumu geçirdiğim güzel evi bana bırakmışlardı. Ama artık eski tadı yoktu.

On yaşındayken babamın Ankara'da bir işi çıkmıştı. Bu yüzden üç ay Ankara'da kalacaktık. O kadar sevinmiştim ki o haberi duyduğumda. Dedim ki içimden dedemin evine gideceğim diye.

Ne yapıp ne edip babamı ikna etmiştim. Babam hiç bir zaman bu eve bizimle gelmemişti. Gerçi dedem ve anneannemin babamı sevdiğini pek sanmıyordum.

Babamla eve gittiğimde evde büyük bir toz yığını vardı. Eşyalar yine aynıydı. Her şey yerli yerindeydi. Fakat içinde yaşayanlar eksikti. Evin ruhuda ölmüştü sanki.

Evden çıktıktan sonra babamla orada ki tuttuğumuz başka eve gitmiştik. O ilk gecede güzel bir kâbus görmüştüm. Bu kâbus o kadar güzeldi ki bir o kadarda yanıltıcıydı.

Anılarımı gördüm teker teker. Anneannemi, dedemi ve annemi. Hepsi gülüyordu. Bende gülüyordum. Her şey çok güzeldi.

Ama birden bire hepsi kaybolmaya başlamıştı. Okunan duaları duyuyordum. Ayrıca Türk bayrağı ile sarılmış bir tabutun salonun ortasında konulduğunu görmüştüm. O gün ağlayarak uyanmıştım.

Ya şimdi?

Derin bir nefes vererek gözlerimi açtım. Sanki nefesim kesilmiş gibiydi. Gözlerimi hafif araladığımda bana bakan birkaç kişi gördüm. Biraz bulanıktı.

BÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin