PUZZLE (YEŞİL VE KAHVERENGİ)

19-DENGE VE HUZUR

Yeşil renk, doğal bir denge ve huzur hissi uyandırır. İnsan psikolojisi üzerinde rahatlatıcı bir etkiye sahiptir ve stresi azaltmaya yardımcı olabilir.

(YEŞİL)

@Alime6484 bu bölümün şarkısını da senin önerinden aldım. İyi ki varsınız. destekleriniz için teşekkür ediyor ve sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum. :*

Bu sabah sanki yılın ilk günüymüş gibi uyandım. Dün sevdiğim adamdan beni aynı şekilde sevdiğini duymuştum. Uludağ'da Berk ve Vural ile birlikte bir karar vermiştik. Eskiden olduğu gibi kıskançlıklar ve krizler olmadan birlikte maçlara gidecek, eskiden nasıl vakit geçiriyorsak öyle vakit geçirecektik. Bizim yaşlarımızda arkadaşlık her şeyden ve herkesten önce gelirdi. Kırgınlıklar çabuk unutulur ve hatalar daha kolay telafi edilirdi. Ben kırgınlığımı çok çabuk unuttuğumu söyleyemeyecektim ama bir yerden başlamak gerekiyordu. Vural'ın kendini yalnız hissetmesi bizim yüzümüzdendi ve hiçbirimizin buna hakkı yoktu. Yanımda yüzüstü uyuyan Demir'e baktım yan dönerek. Yüzü sıkışmış dudakları ördek gibi dışarı çıkmıştı. Gülümseyerek yanağını öptüm. Sulu bir öpücük onu uyandırmak için yeterli olurdu. Bu yatakta sevdiğim bir şey varsa o da sabahları öperek ya da öpülerek uyandırılmak...

Tam da tahmin ettiğim gibi gözlerini açmadan gülümsedi ve beni kolları arasına aldı. Bu hareketi kıkırdamama sebep olmuştu. Öğleden sonra kızlarla kuaför randevum vardı. Manikür eşliğinde dedikodu yapıp kuaför çalışanlarının fikirlerine başvuracaktık. Bundan iyi terapi henüz geliştirilmemişti biz kadınlar için. Birinci sıraya alışverişi yerleştirirsek ikinci sırada da kuaför yer alırdı.

Sevgilimle yatakta biraz daha vakit geçirmek benden de vaktimden de bir şey çalmazdı. Minik minik alnımı öperken batan sakalları ile huysuzca kıpırdandım. Aslında gıdıklayan sivri sakalları hoşuma gidiyordu ama defalarca aynı yere deyince huysuzlaşıyordum. Biz hassas tenli kadınlarız. O yatakta sırtüstü dönmek için kıpırdanırken ben ona biraz daha sokulup başımı göğsüne koydum. Kalbinin sesini bu kadar yakından dinleyebiliyor olmak huzurlu hissettiriyordu.

''Günaydın balım'' bugünde balı olmuştum. Yanağımı göğsüne sürttüm.

''Günaydın hayatım. İyi uyudun mu?''

''Çok... çok iyi uyudum'' bende çok iyi uymuştum. Sanki tüm yüklerimden arınmıştım. Yatağa dans etmekten ağrıyan topuklarımızla çok yorgun bir şekilde girmiştik ama şu an tüm bedenim, ruhum dinlenmiş bir şekilde uyanmıştım. ''Kahvaltı etmemiz lazım'' duvardaki saat görüş açımdan uyandığımdan beri çıkmıyordu. İlaç saatim yaklaştıkça içime bir sıkıntı düşüyordu. Her gün olduğu gibi...

''Tamam o zaman sen bize birer tost hazırla. Ben de duşa girip geleyim olur mu?'' dedi avucunun kenarı ile gözlerini ovuştururken. Esneyerek konuşması o kadar doğaldı ki... yanımda rol yapmıyor oluşu, kendini hiç kasmaması ve tüm doğallığı ile beni sevmesi ona bir kez daha âşık olmamı sağlıyordu.

Onu yatakta bırakıp mutfağa geçtim. Kettle'a ısınması için su koyup tost makinesinin başına geçtim. Evde sucuk yoktu ve Demir pek hoşlanmıyordu bende ikimize çift kaşarlı güzel birer tost yaptım. Onunkine domateste koymuştum. Günler geçtikçe onun kahveyi nasıl içtiğini, hangi yemeği sevdiğini, hangi takımı tuttuğunu öğreniyor ve ezberliyordum. Onun olan her şeyi gözüm kapalı ezbere bilmek istiyordum. Ona filtre kahve yapıp kendime sallama çay açtım.

Islak saçlarını kuruttuğu havluyu omuzlarına bırakarak yanıma geldi ve arkamdan uzanarak yanağıma uzunca bir öpücük kondurdu. ''Ellerine sağlık bir tanem'' onun bir tanesi olma fikri ilk günden beri aklımda mıydı yoksa şimdilerde mi bu isteğe sahiptim bilmiyorum ama onun bir tanesi, her şeyi olmak hoşuma gidiyordu. ''Afiyet olsun canım'' yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Biz mutfakta çok nadir yemek yerdik ve bugün o nadir anlardan biriydi. Ben salonumda yerde yemek yemeyi daha çok seviyordum.