11.bölüm

993 124 111
                                    

"Yok bu ne böyle, biraz daha yavaş gel"

Lafına göz devirmeden edemedim. Çardakta kurulmuş, bacaklarını üst üste atarak ellerini önünde birleştirmişti. Şu an bırak yanına gitmeyi, az önce konuştuklarımızı bile algılayamamıştım. Resmen en başından beri kim olduğumu biliyordu.

Kaşımın üzerindeki ve dudağımdaki yaraları tamamen unutmuştum neredeyse.

Küçük adımlarla yanına ulaştım. Gerginlikten yanaklarıma dişlerimi geçiriyor, olabildiğince olumlu düşünmeye çalışıyordum.

"Otursana" demiş kalkarak kendi oturduğu yeri göstermişti. Kukla gibi her dediğini uyguluyordum resmen. Yandaki ilaç poşetine uzanmış aradığını bularak geri çekilmişti. "Bana bak." Başımı usulca kaldırmamla anında gözlerimiz buluşmuştu.

"Sen gerçekten serserinin önde gidenisin" yüzünü buruşturmuş, elindeki pamuğu yüzüme yaklaştırmıştı. "Sevmez misin serserileri?" kaşımın üzerindeki yaraya temas eden pamukla sonunda varlığını hissetmiş, artık acının farkına varmıştım.

"Sevmem" bir saniye bile düşünmeden konuşmuştu.

"Neden kavga ettin?" tüm dikkatini yarama vermiş, hafif dokunuşlarla temizlemeye başlamıştı. "İleri geri konuşuyorlardı. Ne yapsaydım, izlese miydim öylece?" Sırıtmıştı bu cümlemle. Tamamen ayıktı ve bu kadar yakınımdaydı. Kim olduğumu biliyordu ve gitmemi istememişti şu anlık.

"Beş kişiyle tek kavga edecek kadar aptalsın ama" demiş, eline kremden sıkmıştı. "Beni bilerekten mi gözardı ediyordun?" Bunca zamandır parmağında oynatmıştı resmen.

"Evet" demesiyle nefesim kesildi sanki. Bu kadar mı sevmiyordu beni? Kırdığının farkında değil miydi? "Çok mu bağlısın kurallara? Hiç mi istemiyorsun?" yaramın üzerine sürdüğü krem acıtmıştı. Kalbim de sızlıyordu.

Konuşmamıştı.

Kafamı yana çevirmemle yaramın üzerindeki eli havada kalmıştı. "Buna son vermemi isteyeceksin değil mi?" Bakışlarımı yere dikmiş, ondan gelecek cevabı bekliyordum. "Yapamam Beomgyu, bu sorumluluğu taşıyamam."

"Korkaksın," yüzüne bakmak, duygusuz ifadesini görmek daha da kırmıştı. "sikmişim öğretmenliğini. Senin korktuğun şey işin değil, biriyle ilişkiye girecek olman. Mesleğini kullanarak olması gereken bu'ymuş gibi davranıyorsun." 

"Laflarına dikkat et." Tok sesi tüylerimin ürpermesine neden olsa da, bundan korkup geri duracakta değildim. "Etmezsem nolur?" Yüzümü yüzüne yaklaştırarak dibine sokuldum. "Dekanlığa mı şikayet edersin? N'apabilirsin ki? Kim inanır sana? Benimle yakınlaştın. İki kere hatta. Hiç bir türlü kendini haklı çıkartamazsın Taehyun." Çenesini sıktığı o kadar belliydi ki, boynundaki damarlar bile belirginleşmişti.

"Çocuk bak sınırlarımı zorlama." Cümlesini bitirip aramızdaki mesafeyi artırmak için geri çekilecekken yakasına tutunan elim buna engel oldu. Diğer elimi de havalandırmış, omuzuna yerleştirmiştim. Yakasındaki elim boynuna doğru kaymış, gömleğinin içine kayan saç diplerini parmaklarım arasına almıştım.

"Zorlarsam nolur?" Nefeslerim yüzüne çarpacak şekilde konuşmuştum.

"Birilerine yakalanacağız, çek ellerini" dese de, göz bebeklerini gittikçe büyüyordu. "Neden gözleriniz tam aksini söylüyor?" Parmağım arasında saçlarını döndürmeye başladım. "Bunların hiç bir önemi yok, seninle yakalanmamam lazım." Konuştukça yüzüme çarpan nefesleri yutkunmama sebep oldu. Kirpiklerimin bile titrediğine emindim.

"Yakalanırsak ben yaptım, ben zorladım derim herkese" sesim kısık çıkmıştı. "Sana bu konunun ucu bile dokunmaz." Sesindeki eminlik bir kez daha yüzümün düşmesine sebep oldu. "Senin için herşeyi yaparım demiştim. Zararlı çıkan taraf asla sen olmayacaksın." Diğer elimi iyice boynuna sarmış, aramızdaki mesafeyi biraz daha azaltmıştım.

meddle about | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin