Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Hayali bile beni delirtmeye yetiyorken, bunları gerçekleştirmek şimdiye kadar yaşayamadığım duyguları yaşatıyordu. Kang Taehyun, kalbimin hızlanmasına neden olan adamı istediğim yerde öpebilecektim. Saklanma gereği duymadan, kendimizi gizlemeden. Öğretmen ve öğrenci gibi kalıplara takılmadan.
"Bebeğim, hazırlanmadın mı daha?"
Aynanın önünde duran bedenime doğru yaklaşmaya başladığında istemsizce yerimde kıpırdanıyordum. Onun evinde, onun odasındaydım.
Sabah ona sarılarak uyanmıştım. Hayatımın en huzurlu uykusuydu. Kafam onun boyun girintisine gömülü, teninin kokusu burnumdayken varlığı bile iyi hissetmeme yetmişti. Saçlarımda dolanan elleriyse tamamen başka bir konuydu.
Ben Taehyunu herşeyiyle seviyordum. Hiçbir şeyden pişman olmadan. Yarınım yokmuşcasına.
Şimdi onun evinde, onun odasında davetli olduğum üniversite partisine gitmek için hazırlanıyordum. Tek gitmek istemediğimden Taehyunu da yanımda sürükleyecektim. Ne de olsa artık benimle görülmesi sorun olmazdı.
"Taehyun" aynadan bana yaklaşan yansımasını izlemeye dalmışken bedenime sarılan ellerle iyice mayışmıştım. Karnımın üzerinde birleştirdiği elleriyle beraber, çenesini çıplak omzuma yaslamıştı.
Güzel görünüyorduk. Birbirimize aitmişiz gibi duruyorduk ve ben bu görüntümüzün bağımlısı olmuştum bile.
"Efendim, güzelim" tenime temas eden dudaklarla bir kaç saniyelik hafızamı kaybetmiş gibi hayattan soyutlanmıştım. Bedenime sarılı kolları üzerine ellerimi yerleştirmiş, vücudumu ona doğru döndürmüştüm. "Senin kiyafetlerinden giyinebilir miyim?" diye sorunca gülümsemişti usulca.
"Hadi seni giydilerim o zaman." Elimden tutmuş, giyinme odasına doğru yürütüyordu. Gizleyemediğim gülümseme yüzümde yer edinmişti. Kendisinin giymiş olduğu siyah gömleğin aksine beyaz bir gömlek almış, ellerim arasına bırakmıştı. Bir kaç saniye geçmemiş gömleği de elimde almış elindeki siyah pantolonla beraber kenara bırakmıştı.
"Kendim giyinebilirdim" zaten çıplak olan üstümü es geçmiş, elini pantolonumun düğmesine değdirdiğinde konuşmuştum. "Ama ben yapmak istiyorum. Bu yüzden sus ve keyfine bak" pantolonum yerle buluşurken yanıtlamıştı beni. İtiraz etmeden, halimden memnun bir şekilde benimle ilgilenmesine izin verdim.
Beyaz gömleği üzerime geçirmiş düğmeleri dikkatle iliklerken tüm odağım onun yüzüydü. "Biraz daha bana böyle bakmaya devam edersen hiç iyi şeyler olmayacak" demesiyle kafamı eğmiş dudaklarıma dişlerimi geçirmiştim. Düğmeleri iliklemeyi bitirmiş, çenemden tutarak yüzümü kaldırmıştı. Dudaklarıma kısa sürelik temas eden dudakları sevinç çığlıkları atmama sebep olacak kadar delirtiyordu beni. İçimdeki mutlu Beomgyu etrafında dört dönüyor, hopluyor zıplıyor, mutluluğunu yaşıyordu.
Kang Taehyunun küçük dokunuşları bile bedenimin kasılmasına, midemdeki kelebeklerin uçuşmasına sebep olurken, bazi belirsizlikler hâlâ rahatsız ediyordu. Mesela en önemlisi; neydik biz?
Anında yüzüm düşerken aynı zamanda pantolonu da giydirmiş, gömleği pantolonun içine sokmuştu. "Şuna baksana, pantolon bile belinde durmuyor. Seni iyice yedirtmek lazım" yandaki çekmeceye uzanırken dudak altından mırıldanıyordu. "Güzel değil mi böyle?" Elindeki kemeri belime sararken bir kaç saniyelik bakışlarımız kesişmişti. "Sen her halinle güzelsin."
"Taehyun" kendimi yiyip bitirmeme sebep olan soruyu sormak için konuşmaya başladığımda laflarıyla beni durdurmuştu. "Hazırsan artık gidelim." Laflarımı ağzıma tıkmış kafa sallayarak peşine takılmıştım. Moralim bozulmuştu. Sevdiğini söylemişti, tamam ama kendimi fuckbuddyden farksız hissetmiyordum şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about | taegyu
Fanfictionchbgyu: bunu söyleyen birinin öğretmen oluşu çok saçma değil mi text/düz yazı -smut