Üzerimde hissettiğim bakışları umursamadan önümdeki arabaya yaklaştım. Arabaya binmek gibi bir düşüncem yoktu. Kalçamı arabasına yaslamış, gelmesini bekliyordum. Nasıl halledeceği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Bir öğretmene yakalanmamızsa daha kötü olmuştu.
Gerginlikten bayılacak gibi hissediyordum. Bana zillenen gözler daha çok gerilmeme sebep oluyordu. Bu şekilde durmam dikkat çekici olabilirdi fakat bunları umursayacak kadar önemsemiyordum. Tek isteğim bu durumu sorunsuz bir şekilde atlatmaktı.
Dakikalar sonra bahçede bedeni görünmüş, yüzündeki gülümsemesiyle buraya doğru geliyordu. Önünden geçen öğrenciler onu selamlıyor, karşılığında kocaman gülümseme sunuyordu.
Arabaya doğru yaklaştıkca üzerimizdeki bakışların yoğunluğu da artmıştı.
"Neden arabada değilsin?" Tam önümde durmasıyla kaşlarını çatmış, yüzündeki gülümsemeyi silerek konuşmuştu. "Öylece oturup bekleyemezdim." Kafasını sallamakla yetindi. "Noldu? Ne yaptın?" merakla yüzüne bakıyor, bir cevap bekliyordum. Yüzünden silinen gülümsemesini eski yerini almıştı. "Hallettim."
"Nasıl hallettin? Çok uzun sürdü." Kaşlarım çatılmıştı. "Ne önemi var? Hadi bin de gidelim, bebeğim." Kaşlarım havalanmıştı. İnsan içinde bana böyle seslenecek kadar kafayı mı yemişti? "Sen iyi olduğuna emin misin?"
"Çok iyiyim." Elini belime yerleştirmiş, bedenimi yana çekerek kapını açmıştı. Her haraketi gitgide daha çok şaşırtıyordu. "Taehyun, insan içindeyiz." Omzunu silkelemiş, diğer elini de belime yerleştirmişti.
"Etrafta birilerinin olması senin için sorun mu?"
"Aptal, bu senin için sorun." Lafım üzerine sırıtmış, eğilerek yanağımı öpmüştü. Bu haraketleri kalbimin ayarlarını bozarken, omzunun üzerinden gördüğüm şaşkın ifadeler garip hissettirmişti.
"Otursana" belimden ittirerek arabaya indirmiş, kapımı kapattığında hızlıca kendi yerine geçmişti.
"Tanrı aşkına sen ne yaptığının farkında mısın?" bahçeden ayrılırken ilk kurduğum cümle bu oldu. "Ne yapmışım?" tüm dikkati yoldayken konuşmuştu. Umursamaz tavrı sinirlerimi bozuyordu. "Taehyun, üniversitenin bahçesindeydik. Hani senin çalıştığın yer. Ve herkesin içinde öptün beni. Neler olacağını tahmin edebiliyor musun?"
"Diğer taraftan da öpseymişim keşke" sözleriyle gözlerim kocaman açılmıştı. "Dalga mı geçiyorsun benimle? Taehyun, şu an senin beni azarlaman falan gerekiyordu." Yandan bakış atmış, tekrar önüne dönmüştü. "Niye susuyorsun? Konuşsana."
"Beomgyu, sus biraz. Dikkatimi dağıtıyorsun."
"Kenara çek, ineceğim." Hiçbir şey söylememiş, sessizce arabayı kenara çekmişti. İneceğim sırada kapıları kilitlemiş, gitmeme engel olmuştu. "Hiç bir yere gitmiyorsun."
"Ne demek gitmiyorsun, aç şunu. Bak sinirleniy-" Üzerime doğru eğilmiş, dudaklarını dudaklarıma bastırarak susturmuştu beni. "Taehyun, neden böyle davranıyorsun? Hiç mi umursamıyorsun mesleğini?"
"Umursamıyorum" konuşmak için araladığım dudaklarıma tekrar öpücük kondurmuştu. "Umursayacak bir mesleğim yok çünkü" demesiyle omzundan tutup ittirmem bir olmuştu. "Ne?!"
"İstifa ettim."
"Saçmalama. Ne demek istifa ettim?"
"Seni saklanmadan öpebilmek yeterli bir sebepti." Tekrar bana yakınlaştığı sırada geriye ittirerek üzerimden atmıştım. "Kafayı mı yedin sen? İstifa etmek ne demek. Ne olursa ben hallederim demedim mi sana? Benim suçumdu. Atsaydın üzerime hallederdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about | taegyu
Fanfictionchbgyu: bunu söyleyen birinin öğretmen oluşu çok saçma değil mi text/düz yazı -smut