6

22 3 7
                                    

Yuna'dan.

Görüş alanım yavaşca karanlıktan beyaza dönerken, yüzümün tavana dönük olduğunu fark ettim. Korkuyla yattığım yerden sıçradığım sırada koltukta yattığımı fark ettim. Yanımda uyuyan Ryujin de korkarak hızlıca uyandı ve elimi tuttu. Karşı koltukta birbirlerine sarılıp uyuyan Chaeryeong ve Yeji anlaşılan derin bir uykudalardı.

"Ne oluyor? İyi misin Yuna?"

Sesi titreyerek çıkmıştı. Benim için endişelenmişti. Ben ise ne olduğunu hatırlamıyordum. Yalnızca kabus gördüğümü ve kabusumda banyoda yerde kanlı bir halde yattığımı hatırlıyordum.

"Kabus gördüm. Sorun yok."

"Korkuttun beni."

"Özür dilerim."

"Daha iyisin değil mi? Uykunu aldın mı? İstersen uyuyabiliriz, daha erken."

"Uyuyalım."

Yavaşca koltuğa geri uzandım. Ryujin de yanıma uzandı. Birbirimizin elini tuttuk ve uykuya daldık.

*

Kırılan bir vazo sesiyle yeniden yatağımdan sıçradım. Gözlerim hemen etrafı aradı ve Chaeryeongun bize korku ve suçluluk dolu bakışlarıyla karşılaştım.

"Özür dilerim." dedi fısıldayarak. Chaeryeong çok sakar birisiydi. Kırdığı vazo parçalarını sessizce toplamaya başladı. Yeji ortalıklarda yoktu. Ryujin ise kulaklıkları ile uyumak istediği için büyük ihtimalle sesi duymamıştı. Bu düşünceler arasında tuvaletimin geldiğini fark ettim ve koltuktan kalkarak lavaboya doğru yürümeye başladım. Işığı yaktım, kapıyı açtım ve yerde birkaç damla kırmızı bir sıvı gördüm, tam ne olduğunu anlamak için yaklaşırken içeriye Chaeryeong geldi ve hızlıca bir ıslak mendil kapıp yeri sildi.

"Pardon, vişne suyu damlamış da. Silmeyi unutmuşum."

Bana yaptığı kısa açıklamadan sonra koşarak lavabodan uzaklaştı ve sorgulamama zaman bile tanımadı. Birkaç saniye düşündükten sonra boşverip işimi hallettim ve lavabodan çıktım.

Ryujinin yanına doğru giderken telefonum çaldı ve hızlı adımlarla telefonumu alıp arayan kişiye baktım. Arayan teyzemdi. Teyzem beni merak etmezdi, kolay kolay da aramazdı. Kocası ile araları pek iyi değildi bu yüzden boşanmışlardı. Lia onun tek kızıydı. Ona çok önem veriyordu ve mutluluğu için herşeyi yapıyordu. Lia ile aramızda çok derin bir samimiyet yoktu ama onu seviyordum. Bana bir zararı yoktu.

Çalan telefonu açtım ve teyzem hemen söze girdi.

"Yuna, neredesin kızım."

"Teyze, bir sorun mu oldu? Neden bu kadar telaşlısın?"

"Benim uzun bir süre yattığım hastaneyi hatırlıyorsun değil mi? O hastaneye yakın mısın?"

"Evet, yakınım. Ne oldu teyze?"

"Hemen o hastaneye gel. Bekliyorum."

"Tamam geliyorum."

Teyzemin bu kadar telaşlı olması beni de telaşlandırmıştı. Ryujini uyandırmak istemedim, bu yüzden Yeji ve Chaeryeonga haber verip evden çıktım.

Hastaneye vardığımda teyzem kapıda bekliyordu. Onu hemen fark ettim. Koşarak yanına gittim ve sarıldım. Teyzem ağlıyordu ve ağlaması durmadan şiddetleniyordu.

Bir süre sonre sakinleştirmeyi başardım ve birkaç sessiz saniye sonucunda teyzem söze girdi.

"Ben dün akşam Lia'ya gittim. Kızımı özledim ve bir gece geçirmek istemiştim. Eve gelmeden onu aradım ve evde olduğunu söyledi. Telefon konuşmamızdan iki dakika sonra evde oldum zaten. Kapıyı çaldım fakat açmadı. Telefonlarıma da cevap vermedi. Ben de çantamdan yedek anahtarı çıkarttım ve içeriye girdim. Liayi banyoda buldum, kanlar içinde yerde yatıyordu. Küvette de kanlar olduğundan başını küvete çarpmış olabilir. Şuan ameliyatta, çok kan kaybetmiş."

"Ne diyorsun sen ya? Ne zaman ameliyata girdi?"

"Seni aramadan birkaç saat önceydi sanırım."

Şuan küçük bir deja vu yaşıyordum. Lianin yaşadığı talihsiz kaza, benim gördüğüm kabusa çok benziyordu. Şuan bunu düşünemezdim, teyzemin yanında olmalıydım.

"Eniştemi aradın mı?"

"Hı? H-hayır, aramadım."

"Nasıl aramazsın? Lia onun da kızı."

"Arada kaynadı, sen arayabilir misin?"

"Hemen arıyorum."

*

Lianın ölümünden tam olarak 12 saat geçmişti. Gece yarısı sokak lambalasının aydınlattığı salonda Ryujin ve ben kahvelerimizi yudumluyorduk. Yeji duş alıyor, Chaeryeong ise odasında uyuyordu.

"Daha iyi misin?"

"Sanırım evet."

"Her şey yoluna girecek. Ben senin yanındayım."

"Biliyorum." dedim göz kırparak. Yüzüme aşk dolu bir gülümseme yerleştirmiştim. Birkaç saniye birbirimizin gözlerinde kaybolduktan sonra ben tekrar kahvemden bir yudum aldım ve gökyüzüne baktım.

"Yıldızlar bu gece senden farksız." dedi Ryujin gülümseyerek. Konuşmaya halim yoktu, kendimi iyi hissetmiyordum. Teyzemin üzüntüsü, masum haykırışları beni de derinden yaralamıştı. Güzel bir gün geçirmemiştim ve iyi bir uykuya ihtiyacım vardı. Tekrardan Ryujine uykulu gözlerimle baktım. Sevdiğim kadının dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktım ve bizim için hazırlanan yatağımıza uzandım.

"Uyuyorum ben."

"Umarim iyi bir uyku çekersin bitanem. Güçlü olmana ihtiyacım var."

Ryujinin ellerini tuttum ve kendimi güvende hissettiğim bu yerde uykuya daldım.

*

Kahvaltı ederken gözüm televizyondaki bir habere çarptı.

"Hey, habere baksanıza"

"Bir katil mi? Bu şehirde mi?"

"Başımıza gelene bak. Umarım seri katil olarak çıkmaz ortalara."

"Yine de dikkat edelim, anlaşılan polisler çok uğraşıyor."

Kahvaltıdan sonra evimize gitme kararı aldık, yakın dostlarımızla vedalaştık ve alışveriş yapıp evimize geçtik. Gün boyu herşey normal ilerledi. Evi temizledik, birkaç film izledik, bir diziye başladık...

Akşam olduğunda dizinin 4. bölümünü izliyorduk. Sessiz ve duygusal sahneye kendimizi kaptırdığımız an çalan telefonla ikimizin de ödü koptu. Arayan kişi Yeji'ydi. Sakince telefonu açtım.

Yeji'den

"Yuna, chaeryeong ortalarda yok."

"Nasıl yani? Evde değil misiniz?"

"Markete diye evden çıktı. Ama yarım saattir gelmiyor. Korkuyorum Yuna. Ya başına bir iş geldiyse??"

"Saçmalama, biraz daha bekle. Eğer gelmezse bir çaresine bakacağız."

Yuna'ya cevap veremeden kapının çalınması ile telefonu kapattım. Koşar adımlarla kapıya koştum. Kapıyı açtığımda karşımda Chaeryeong yoktu. Bu bambaşka biriydi ve arkasında siyahlara bürünmüş iki adam vardı. Karşımdaki iki çift göze bakarken başımın döndüğünü hissettim.

Yıldızlar - Ryuna/ChaeryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin