6

65 11 4
                                    

Birkaç yıl sonra

"Yoongi! Kalk artık geç kalacaksın!"

Kulağının dibinde bağırıp çağıran Hoseok ile sinirle doğruldu Yoongi.

"SUS ARTIK!"

"Kes lan düdük, kalk kahvaltı et"

Hoseok onu takmadan elinde Yoonginin telefonuyla havada süzülüyor, gülerek video izliyordu.

Sadece instagram kullandığı için, vede hayalet olduğu için telefon isteme gereği duymamış, Yoonginin telefonunda ikinci bir hesap açıp onu kullanıyordu.

Bütün gün ya reels izliyor, yada edindiği sanal arkadaşlarla konuşuyordu.

Homurdanarak ayaklanan Yoongi üniversitenin 2. Yılının ilk günü için bir önceki günden hazırladığı kıyafetleri giymeye başladı.

Doğruyu söylemek gerekirse hak ederek falan kazanmamıştı o üniveristeyi, her sınavda olduğu gibi Hoseok yine onunla gelmiş, cevapları ona söylemişti.

Tabii Bayan Min bunu öğrenseydi hem onu, hemde hayalet falan dinlemez Hoseoku da döverdi de orası ayrı bir konu.

Zaten aptal değildi Yoongi, hatta oldukça zekiydi de, sadece işini şansa bırakmak istememişti, olduğu bölümün hakkını da gayet iyi veriyordu ayrıca.

Derslere Hoseok ta onunla beraber geliyor, sıkılırsa yada bir yerde takılırsa ona yardım edıyordu, kimsenin görmediği yapışık ikizler gibilerdi.

Bu durumun tek kötü yanı Yoonginin asosyal olmasıydı, Hoseok olduğu için başka arkadaşa gerek duymuyor, kimseyle konuşmak istemiyordu. Onun aksine Hoseok ise Ortaokuldan beri sosyal medya üzerinden farklı arkadaşlıklar edinmiş, farklı hobiler edinip çoğu zaman eve gelmeyi bile bırakmıştı.

Ölü olmasına rağmen sosyal bir gençti Hoseok.

Yoonginin bu 'kimseyi istemiyorum' tavrına rağmen içinde bulunduğu bir arkadaş grubu da vardı.

Tamamen Hoseok yüzünden girdiği bir arkadaş grubu...

Hoseok Yoongi ile aynı fakültede olan Park Jimin'e deliler gibi aşıktı, sürekli onu izliyor, Yoongiye onu övüyor, buda yetmiyormuş gibi saçma sapan aşk mektupları yazıp çocuğun eşyalarına gizlice yerleştiriyordu.

En sonunda bu saçma hareketlerini kesmesi anlaşmasıyla Yoongi, Jimin ve arkadaşlarıyla arkadaş olmuştu.
Yoksa Hoseok'un başına bela olacağı kesindi.

Jimin aracılığı ile tanıştığı grupla çok iyi anlaşmışlar, soğuk yapısına rağmen arkadaş olmuşlardı.

Tabii Yoonginin Jimin'e olan sinirli bakışları, sürekli onu terslemesi, onu duymazdan ve görmezden gelmesi biraz yanlış anlaşılmıştı, şu zamana kadar hiç sevgilisi olmayan çocuk hakkında 'gay' ve 'Jimin'e aşık' dedikoduları dönmeye başlamıştı.

Yoongi bu dedikodular yüzünden Hoseoku dövmüştü bile.

"O lanet telefonu bırak ve gel artık Hoseok!"

Hoseok telefonu Yoongin çantasına atıp uçarak peşinden gelirken yüzünde mahçup ve suçlu bir ifade vardı.
Bunu anlayacak kadar iyi tanıyordu onu Yoongi.

"Ne halt yedin lan?"

Evden çıkmış, sıcak havanın altında yavaşça yürümeye başlamışlardı.

"Kızacaksın ama..."

"Yapmasaydın kızmam gerekmezdi, söyle ne yaptın?"

"Ben... Jiminle konuşmaya başladım"

"NE"

Yolun ortasında bir anda bağırarak Hoseok a dönünce ona olan şaşkın bakışları görmüş, çocuğun görünmediğini hatırlayıp önüne dönmüştü Yoongi.

"Sen benimle taşşak mı geçiyorsun lan?"

"Hyung-"

"Hoseok, sus"

Siyah saçlarını arkaya doğru itip derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı.

Bu çocuğun yaptığı patavatsızca davranışlar, ona sormadan hareket etmesi sinirini bozuyordu ama ona kızamıyordu da.

Yanında yürüyen çocuğun büzdüğü kırmızı dudakları, gözlerine gelen kıvırcık saçları, pürüzsüz buğday teni, üzüntüyle dolmuş minik gözlerini gören kimse ona kızamazdı ona.

Dünyanın en tatlı hayaletiydi Hoseok.

"Hey hyung!"

"Tanrım... Yine başladı"

Bir anda arkasından gelen koşma sesi ile daha hızlı ilerlemeye başlamıştı, Jimin'in tatlı sesini duyan Hoseoksa önüne geçmiş yürümesini engellemeye çalışıyordu.

"Tanrım hyung şuna bak! Çok tatlı! Nasıl da koşuyor"

"Kapa çeneni demedim mi ben sana?!"

"Ne- bana mı?"
Şaşkınca havaya bağıran Yoongiye baktı Jimin.

"Harika, gerçekten harika!"
Kendi kendine söylenerek kafasını çevirdi Yoongi.

Bembeyaz teni, yumuşak yüz hatlarına rağmen çattığı kasları, sert bakan gözleri ve sanki sinirini belli etmek için dağılmış gibi olan siyah saçlarıyla fazlasıyla korkunç duruyordu Yoongi.
En azından Jimine göre.

Korkuyla bir adım geriledi kahverengi saçlı çocuk.
"Günaydın diyecektim... Biliyorsun geçen hafta hastaydım, ders notları-"

"Başkasından al!"

"Ama Hyung!"
"Ama hyung!"
Jimin ve Hoseok'un aynı anda isyan etmesi ile daha da sinirlendi, kulaklıklarını takıp Hoseok'un bileğinden tuttuğu gibi sinirle yürümeye başladı.

Jimin ise havayı tutup sinirle ilerleyen çocuğun arkasından bakakaldı.
"Şizofren midir nedir amına koyayım"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hayalet Seok (Sope) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin