6.bölüm

104 12 9
                                    

Ölmek için gerçekten ölmek şart mıdır? İnsan, ruhu ölünce zaten ölmez mi?. Biz sadece uyuyanları gömeriz peki ya onlar, uyumadan ölenler?.

Neydik biz? bu hayatın tüm kötü yanlarını görüp iyi yanlarını görmek için kendini parçalayan aptal kuklalar mıydık? Yoksa başkalarının hayatının güzelliğini izlemek için görevlendirilen seyirciler mi?.

Hayatımın en güzel dönemlerini geçirdiğim kız tam şu an karşımda "her yer yıkılmış!hiç ev yok benim evimde yok"
Diyerek haykırırken ben sadece onu dinliyordum.

Karşımda çaresizce ağlama krizine giren arkadaşıma yardıma  bile gidemiyordum. Her krizimde her acımda hatta biraz önceki ağlayışımda bile kendi korkusunu es geçip benim yanımda olan kızın haykırışlarına hiç bir şey yapamıyordum.
İşte tamda buydum ben korkak zavallı bir kızın tekiydim.

"Melike sakin ol!" Arat ve selim melikeyi zar zor zapt ederken melike sadece "anne!" Diyerek bağırıp ağlıyordu.
Ben mi ben hala korkakça olduğum yerde oturarak ellerimle oynuyordum.

Benim evim,benim evimde yıkılmış mıdır? Annemler onlar çıkabilmişler midir?

Kafamda binbir türlü soru varken yavaşça olduğum yerden kalkmaya çalıştım bina muhtemelen tamamen olmasada hafif yana doğru yatmıştı çünkü dengemi kurmakta biraz zorlanmıştım.

Kafamı yerden kaldırmadan yavaşça cama doğru ilerlemeye başladım ayaklarım ilerlerken kalbim yürümeye devam etmemi söylüyordu ama beynim tam tersine geri dönüp oturmamı söyleyip duruyordu. Ben hangisini dinlemeliydim onu bile bilmiyorum.

Tam camın önündeydim ama bu sefer kafamın eğik olmasıyla beraber gözlerimde kapalıydı korkuyordum deli gibi korkuyordum melikenin atmaya devam ettiği çığlıkları atacak olmaktan öyle korkuyordumki ne gözümü açabiliyordum nede geri gidebiliyordum.

İşte bu kadar çaresizdim daha düne kadar çaresizlik sandığım şeylerin hiç birinin gerçek olmadığını anlayacak kadar çaresizdim.
Ben şu an o kadar çaresizdimki nefes almayı bile beceremiyordum. Tıpkı bir çıkmaz sokağa girmiş gibiydim hiç bir kurtuluşum yok tek kurtuluşum geri dönmek ama o da bir kurtuluş değil sadece kaçış gerçeklerden kaçıştı.

Kendine gel lâl! Korkak olma  şu an gerçekleri  görmek zorundasın buradan kurtulmak için durumun ne kadar kötü olduğuna bakmak zorundasın o yüzden kendine gel!.

Zar zor yavaşça gözlerim kapalı kalmaya devam ederken kafamı yerden kaldırmaya başladım. Güçsüzce ve yavaşça kafamı kaldırmayı başardım ama gözlerim onlar nasıl açılacaktı? Gerçekleri görmek istiyorlar mıydı?

Yavaşça gözlerimi açacağım sırada gözlerimin üzerinde bir el hissetim ardındanda kolumdan tutulup cam arkamda kalacak şekilde döndürüldüm kafam döndüren kişinin göğüsüne yaslandığında
"Bakma lâl lütfen bakma" dedi.
Çaresizdim,korkaktım ve gerçeklerden koruyordum. Sahi ben gerçeklerden korktuğum için mi kaçıyordum yoksa etrafımda "evim,anne,baba" gibi çığlıkları atan insanlardan olmak istemediğim için mi kaçıyordum? Ben neyden korkuyorum onu bile bilmiyorum.

Ağlamaktan çatallaşan sesimle konuşmaya başladım"Asır korkuyorum, korktuğum şeyi görmekten çok koruyorum"
Korkuyordum melike gibi ailem ve evim için ağlıyor olmaktan öyle korkuyordumki aldığım nefes boğazımda kalıyordu ağlamak istiyordum ama ona bile gücüm yermiyordu. Sanki boğazımda ucu sivri teller vardı ve ben konuşup nefes aldıkça onlar bana batıyordu

Dayanamadım korkakça asırın göğüsüne daha çok sindim ve hıçkırıklarla ağlamaya başladım

Elleri saçlarımı okşamaya başladığında konuştu "kork lâl kork ama oraya bakma" içimin acısı dahada artarken sanki benim iç sesim olmak istermişçesine öyle bir şimşek çaktıki etraf saniyelikte olsa bembeyaz oldu ve hemen arkasındanda yağmur hızını dahada fazla arttırdı. Camdan gelen sesler yüzünden sadece yağmur değil yağmurla beraber dolu yağdığınıda anladım GÖK BENİM SESİM OLUYORDU.
Asırın söylediği cümle ile içim içime sığmazken nefes almak bile bana güç geliyordu

Dörde ÇıkışOnde histórias criam vida. Descubra agora