Jongin'in hayatıma dahil olması en az Chanyeol kadar ani olmuştu. Jongin hayatımda gördüğüm en yakışıklı çocuktu. Sessizliği, narinliği beni benden alıyordu. Ben ne kadar dağ ayısıysam Jongin de bir o kadar kibardı.
Jongdae gürültülü birisiydi. Sürekli bağrırdı. Evinde hep müzik açık olurdu. Üst ve alt komşularıyla onun da arası pek iyi değildi. Jongin ise onun tam aksine sessiz sakin birisiydi.
Jongin dönemin bitmesine bir şey kalmamışken aniden yurtta artık dayanamadığını söyleyerek abisine taşınma kararı almıştı. Jongdae zaten şimdi olmasa bile daha sonra, bir sonraki dönemde yanına taşınacağını söylemişti. Ama oda arkadaşı gürültülü olduğu için abisine geçen Jongin, abisinin yanında da sıkıntı çekiyordu. Bu yüzden de benim evim onun için sığınak olmuştu. Jongin bütün gün evimdeydi. Ve inanın bundan hiç şikayetçi değildim.
Sanki bana gönderilmiş bir melekti. Jongini alıp bağrıma sokmak istiyordum. Bal gibi sesiyle "Günaydın hyung." dediğinde eriyip giriyordum. O bu kadar narinken, her ne kadar kirada da otursam, evimi ve her şeyimi onun üstüne yapabilirdim. Yanakları yumuşakcıktı. Ayıcık gibi birisiydi. Ve ben ona bayılıyordum.
Akşam takılmak için, iskambil oynayıp bira içecektik, Jongdae'ye geçtiğimiz bir akşam tanışmıştım onunla ilk kez. Utangaç bir şekilde yanımızda oturuyordu. "Abicim, utanma. Rahat olabilirsin." diyordu Jongdae. Sehun karşımda bacakları açık bir şekilde tekli koltukta oturuyordu ve ben de halının üstünde bağdaş kurmuştum. Elimdeki kartları karıştırıyordum. Gözlerim ise Jongin'in üzerindeydi. "Utanmıyorum." demesine rağmen baştan aşağı utandığı çok belliydi. Gergin bir şekilde abisinin yanında oturuyordu. "Ne kadar yakışıklısın Jongin, sen gibi olsam manyak karı kız götürürdüm." dedim sırıtarak. Utanarak abisine eğildi. "Teşekkürler Hyung." dedi. Utanması beni pek eğlendiriyordu. Sehun elindeki bira şişesini Jongin'e uzattı. "Sağol Hyung, ben içmeyeceğim.". Sehun şişeyi kendine çekti. "Sen bilirsin hayatım.". Jongdae gülerken kolunu Jongin'in boynuna atıp çocuğu aşağı doğru çekti. Boştaki elini saçlarına atıp karıştırmaya başladı. "Böyle davrandığına bakmayın, evde içerken götü başı dağıtıyor.". Sehun kartları dağıtmam bittiği için koltuktan yere geçmişti. "Biz de abin sayılırız, çekinmene gerek yok ki.". Kartlarını eline aldı. "Evet, abin kadar dalyarak değiliz ama biz de iyiyizdir. Hadi inin de oynayalım şunu." dedim. Jongdae kardeşiyle beraber koltuktan indi. "Götoğlanına bak, sensin dalyarak.".
Herkes rahat rahat otururken Jongin'in nasıl otursam diye tedirginlik yaşamasını izledim. Sonunda bağdaş kurup kartlarını eline aldı. Suratının ekşimesi gözümden kaçmadı. Papaz ondaydı. "Jongdae maymununa bak bir de şu çocuğa bak. Yunan heykeli gibi.". Sehun dediğime gülerken Jongin az sonra baygınlık geçirecek gibiydi. "Harbiden he, siz hiç benzemiyorsunuz yavrum." dedi Sehun Jongdae'in kartlarından kendisine kart çekerken. "Jongin anne tarafımıza çekmiş, ben babamlara benziyorum. Değil mi Jongin?". Sehun'un kartlarına uzanırken keşke diğer tarafa oynuyor olsaydık diye düşündüm. Jonginden papazı çekerdim kesinlikle. O kazansın yeter ki, kaybetmeyi umursamazdım. "Evet Hyung.". Jongin kartlarıma uzanırken ben de boştaki elimle uzanıp yanağını sıktım. "Şu tatlılığa bak ya, yerim ki ben seni.". Jongin hızlıca kartını çekip uzaklaştı. "Sağol Hyung.".
"Sen abi ayağı göt ayağı kardeşimi mi götürmeye çalışıyorsun?" dedi Jongdae. Jongini baştan aşağı kestim. "Jongin de götürülmecek gibi değil ki.". Biz hepimiz gülerken Jongin hâlâ tedirgince gülümsüyordu. "Bunca zaman neden hiç tanışmadık Jongincimle." diye sordu Sehun. "Kendi kendine takılıyor. Kaç kere davet ettim aslında ama gelmek istemedi.".
"Bir daha da gelmez zaten, Baekhyun ağzına düşecek yoksa.". Biramdan bir yudum içip yere, yanıma koydum. Jongdae bu sırada papazı çekmişti. "Hassiktir ya." dedi. Benim kartlarım bitmek üzereydi. Şansıma elim çok iyi gelmişti. Sehun dikkatli bir şekilde kart çekti. Jongdae'in somurtması papazı çekmediği anlamına geliyordu. "Jongin sevgilin falan var mı?" diye sordum. Sehundan çektiğim kartla elimi bitirmiştim. Arkama yaslanıp biramı elime aldım. "Yok Hyung." dedi. "Hyung'un seni yesin mi?" dediğimde öksürmeye başladı. Normalde böyle konuşacak birisi değildim. Ama hem yanımda en yakın arkadaşlarım vardı, hem yorgunluktan dolayı üstümde bir gevşeklik vardı belki de hem de Jongin'in verdiği tepkiler çok tatlıydı.