1

628 35 32
                                    


-
Sabah alarmın rahatsız edici sesiyle yine bir okul gününe uyanmış ve bu saatte kalktığım için birkaç küfür savurmuştum. Erken kalkmaktan nefret ediyordum fakat hazırlanmak eğlenceliydi, yalan yok. Lavaboya gidip rutin işlerimi hallettmiş ve tamamen ayılmıştım. Okulun kendine ait bir kıyafeti olmadığı için herkes -abartmadan- istediğini giyebilirdi. Kimsenin umurunda değildi bu tabii, sonuçta "abartı" öznel bir kavram.

Üzerime beyaz renkli kahverengi yazıları olan sade bir tişört, altıma ise kahverengi mini bir etek giyindim. Tişörtümü eteğimin içerisine verip biraz havalandırdıktan sonra paraşüt model oluşturdum. Koyu kahve ayakkabılarımın üzerine beyaz tozluklarımı giyindim, hava çok soğuk olmasa da olur ne olmaz diye düşünerek üzerime kahverengi bir ceket aldım. Okula gideceğim sonuçta birkaç zebani için abartı kombin yapamazdım. Çantamı da alıp sonunda evden çıkmıştım.

Evi en yakın kişi Chan hyung olduğu için okula onunla gidiyordum, diğerleri de gidecek birilerini buluyorlardı işte. 5-10 dakikalık yürüme mesafesi olan Chan hyungun evine gelmiş ve zile bastıktan sonra beklemeye başlamıştım. bir kere olsun benden önce çık be adam.
Ben düşüncelerime oflayıp bir süre daha beklerken Chan hyung sonunda evden çıkma zahmeti göstermişti.

"Gelmeseydin?"

"Devamsızlık bitti, mecbur canım."

"Bir dahakine bu kadar beklemem haberin olsun."

"Tek başına gitmeyeceğini bildiğim için hiç umursayamadım."

Bu şekilde havadan sudan konuşurken en sonunda okula gelmiştik. Gelir gelmez fanım Han Jisung'un iğrentili bakışlarını üzerimde bulmuştum tabii.
Çoğu kişi giyim tarzımdan iğreniyordu bunun farkındaydım fakat kimse yaklaşmazdı çünkü herkes iki katıyla karşılık vereceğimi biliyordu e birde aşırı yakışıklı pezo arkadaşlarım var tabi. Jisung'un bakışlarına göz devirip, Hyun, Minho ve Changbin hyunga selam verdim. Hyunjin ile aynı sınıftaydık fakat diğerleri bizden bir sınıf üstlerdi. O yüzden Hyun ile kendi sınıfımıza geçip diğerleri ile vedalaştık. İlk ders matematik olduğu için tabiki de uyuyacaktım, Jisung ise iğrenen bakışlarıyla beni izleyecekti. Bazen aşık mı yoksa nefret mi ediyor anlayamıyordum fakat bu durum iyice sinir bozucu olmaya başlamıştı artık.

"Pişt Hyun, matematikten sonra ders ne?"

"Beden, kaçsak mı?"

"Devamsızlık ne olacak paşam?"

"Benim 2 günüm var ezik."

"Hay amk ya bitti benimki. İki saat koşturur bu kel şimdi!"

Son cümlem ile beden dersine isyan ederken, matematikcinin sınıfa girmesi ile diyalogumuzu kesmiştik.
Hoca soru çözeceğimizi söyledikten sonra inanmadığım tanrıma şükür edip kafamı sıraya koymuştum. Çoğu kişi beden dersini severdi çünkü diğer hocalar boş bırakırdı fakat bizim kel öyle mi? ısınma haraketi, o bu derken bir dersi bitiriyordu, ders ile biten kişilerde biz oluyorduk. Dersten kaçmak için fikir ararken çok daha eğlenceli bir şey gelmişti aklıma. Hemde yok yazılmazdım. Jisung'a yedek kıyafetlerimi giydirecektim. Aklıma gelen fikir ile yüzüme bir tebessümde gelmişti. Zaten öyle bakmak dışında bir şey yapacak cesareti yoktu, zorbalığa ses çıkarabilecek bir tip değildi. Eziğin tekiydi kısacası. Artık iğrenç olan tek kişi ben olmayacağım Sungie~

(Jisung)

Felix her zamanki gibi kafasını sıraya koyup uyumaya çalışıyordu, ailesi zengin tabii okul gibi bir derdi yok. Ben ise her zamanki "iğrenir" bakışlarımla onu izliyordum. Ondan iğrendiğim falan yoktu sadece kıskanıyordum işte. Ben de öyle giyinmek istiyordum fakat öyle giyinsem escort diye adım çıkardı benim! Onun kadar cesur değildim, korkağın tekiydim. Hiç siklemediğini bilsem de, belki kötü hisseder diye her zaman iğrenir gibi bakardım. Birazda olsa sinirimi bastırıyordu.

Ben düşüncelerimde kaybolurken ilk iki ders bitmişti bile. Şimdi ise ders bedendi. Lütfen hocaya bir şey olsun artık amk. Matematik hocası sanki, bir kere bile geç gelmiyor şu derse. Jeongin ile soyunma odasına inmiştik. Herkes üzerini değiştirirken ben köşede onların çıkmasını bekliyordum. Herkesin içinde giyinmek utanç verici tamam mı? Felix normalin aksine sanki herkesin çıkmasını bekliyordu. Dersten falan mı kaçacak acaba? Bugünde çok tatlı giyinmiş pis.

Herkes üzerini değiştirip bir bir çıkmıştı odadan. Felix ise son kişinin gidişini gülümseyerek izlemiş ardından bana dönmüştü. Amacı ne bunun? Cebinden anahtarları çıkarmış ve kapıya doğru ilerlemişti ardından kapıyı kilitleyip, bakışlarını tekrardan bana yönlendirmişti. Ben ise sinirle birkaç adım ileri çıkmıştım. işte şimdi sıçtın Han Jisung..

"Ne sikim yapıyorsun Felix?!"

"Aşk olsun Sungie hemen de küfür ediyorsun. Kıyafet giydirmece oynayacağız sadece."

Sungie? Kıyafet giydirmece? Korkudan ellerim titremeye başlamıştı bile. Lütfen fark etmesin, lütfen fark etmesin.

"Ne kıyafeti, ne saçmalıyorsun Felix?"

Bir süre cevap vermeden kendi dolabına yöneldi yedek kıyafetleri olan Yeşil renkli, üzerinde siyah dinazorlar olan oversize kazağını ve siyah mini eteğini çıkardı. Kazak çok tatlıydı fakat şu an onu düşünecek değildim.

"Bugün benimle birlikte iğrençleşmeye ne dersin Sungie?"

"Bana öyle seslenmeyi kes! Ve hayır derim tabi, ne biçim bir soru bu?"

"Ses tonuna dikkat et, sinir bozucu ve cevap yanlış. 3 yıldır senin şu sikik bakışlarına maruz kalıyorum fakat yetti artık tamam mı? Yaptığım şey iğrenç falan değil! İğrenç olan sen ve düşüncelerin. Kimse iplemiyor ne giyindiğimi fakat sen dersten çok benim kıyafetlerime odaklanıyorsun. Tüm gün benim istediğim gibi giyineceksin ya da seni buraya kilitler çıkarım, cuma gününe kadar kalırsın burada!"

Bunları söylerken üzerime doğru yürüyor, ses tonunu yükseltmese de sertleştiriyordu. O üzerime gelirken ben ise geriye doğru kaçmaktan başka bir şey yapmıyordum. En sonunda duvara yapışmıştım tabii. Yutkunduktan sonra uzattığı kıyafetleri almaktan başka bir şey yapamamış ya da diyememiştim.

"Arkamı dönüyorum, hızlı giyin."

Çok sağ ol amına koyduğum. Dediği gibi arkasını döndükten sonra ben de hızlıca üzerimi giyinmiş ve başımı öne eğmiştim. Çok utanıyordum, tüm vücudum yanıyordu resmen. Az önce gürleyen sesim şimdi çıkmamak için direniyordu.

"Dönebilirsin..."

Dediğim gibi tekrardan bana dönmüştü ve yüzüne bakamasamda tavırlarının yumuşadığını anlayabiliyordum. Aramızda çok mesafe yoktu zaten yine de birkaç adım daha atıp aramızda bir adım kalacak kadar mesafe bırakmıştı. Ben yavaş yavaş bakışlarımı ona yöneltirken ellerini saçıma atmış ve yüzüme düşen tutamlarımı geriye doğru çekerken konuşmuştu;

"İğrenerek baktığın kıyafetlerim sana çok yakıştı Sungie~"

...
894 KELIME NE ELIM KOPACAK 😭

jealous boy| jilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin