3

272 24 29
                                    


...
(Felix)

Sungie demeyi seviyordum çünkü Jisung demekten daha eğlenceli. Ama  Jisung'un sinir olması söylemekten daha da eğlenceli. Bu yüzden böyle seslenmekten hiiç vazgeçmeyecektim.

Üst kata çıktığımızda Changbin Hyung ile flörtleşen Seungmin'i ve Uzaktan onları izleyen Chan hyung'u görmüştüm. İlişkilerini onaylamıyordu çünkü Seung sadece takıntılıydı. Changbin hyung ise bunu kabullenmek istemiyordu.

Jisung sessizce yanımda beklerken Chan hyung'a selam verdim ve yanına oturdum, Jisung ise benim yanıma oturmuştu. Bakışlarından olayı anlamaya çalıştığı ortadaydı, eve gidince herkese uzunca açıklama yapmak zorundaydım sanırım.

"Felix?"

"Hyung?"

"Jisung? Yanında? Etek ile?"

"Uzun hikaye eve gidince anlatırım."

"Umarım aptallık yapmamışsındır Lix."

Ortam yeterince gergindi, ben de biraz olsun bu gerici havayı dağıtmak için sesimi inceltmiş ve kollarımı bağdaş yapmıştım. Tassak geçtiğimi anlasınlar bir zahmet.

"Aşk olsun hyungie~ Ben ve aptallık? Söylerken kırıldım bak."

Gülümsemişti, şükürler olsun.

"Aldatan exiyle yakın arkadaş kaldığını bilmesem, bu şirinliğe inanirdim bak."

Bu sefer konuşan kişi Jisung olmuştu.

"Chan senin eski sevgilin mi?"

Şapşal çocuk. Şaşkınlıktan hyung demeyi bile unutmuştu.

"Hayır, Hyunjin öyle."

Hyun tam anlamıyla pezoydu. Herkesle iki gün takılır sonra ya aldatır ya da ayrılırdı. Beni de aldatmıştı zamanında kahpe. Neyse ki çok küçüktük, 8. sınıfın başları olması lazım. 

"Bilmiyordum."

"Çok küçüktük, normal."

"Chan değil bu arada, Chan hyung, saygını takın Han."

Chan hyung normalde bunlara takılan birisi değildi fakat Jisung'a zaten sinir oluyordu.

"Kusuruma bakmayın Chan hyung. Bir an ağzımdan kaçtı."

Ortamın gerginliğini dağıtan bu sefer ben değil ders zili olmuştu. Chan hyung ile vedalaşıp kendi sınıfımıza dönmüştük, tüm bakışlarda bize dönmüştü. Ne var sanki?

"Ünlenmek için iğrendiğin Felix'e benzemeye mi çalışıyorsun Jisung? Boşa deneme, sen de o yüz yok. Ayrıca bunu yanına alacak kadar aptal olduğunu bilmiyordum Lixie."

Park Jimin, gıcık piç. Hemen yorum yapmasa olmaz zaten. Jisung bir şey demeden sadece başını öne eğmiş ve sırasına geçmişti. Sözümü tutma sırası bendeydi sanırım.

"Herkese vermesiyle ünlenen birisi için fazla iddiali sözler değil mi bunlar Park? Dün gece Yoongi çok zorladı mı seni?"

Yoongi ile hep yapışık geziyorlardı zaten. O yüzden söylediğimin gerçekliğine bakmadan dedikodu sınıfta dolaşmaya başlamıştı bile. Jimin gerçekten herkesle yatması ile tanınırdı, fahişe işte.

Gururuna yediremediği belli olacakki hızla ayaklanmış ve üzerime doğru birkaç adım atmıştı. Onu durduran şey ise edebiyatcının sınıfa girmesi olmuştu. Bana hava hoş, her türlü karşılığını verirdim zaten. Uğraşmama gerek kalmadı en azından.

Ben de sırama geçip bakışlarımla Jisung'u yoklamıştım. Gergin gibiydi fakat az önce ki kadar korkmuş durmuyordu.

Sonrasında tekrar önüme döndüm ve kafamı sıraya koyup iki ders uyumak üzere gözlerimi kapatmıştım.

(Jisung)

Dediği gibi gerçekten savunmuştu beni. Fakat Jimin'in söyledikleri sınıftakilerin kafasını karıştırmıştı, kulağıma gelen birkaç fısıltı sayesinde anlamıştım bunu. Jimin normalde bu tarz şeyleri iplemezdi fakat konu Yoongi olunca ağırına gitti sanırım. Umarım benimle uğraşmaz, en başında dediğim gibi ben korkağın tekiydim. Felix olmasa susar kalırdım bu da daha iğrenç dedikodular çıkarırdı ortaya.

Felix'in dedikleri kafamı karıştırmıştı. Hyunjin ile aralarında ki her şey bitmiş miydi gerçekten? Çok fazla temas kuruyorlardı, bunlar sadece arkadaşça mıydı? Neden bunları düşündüğümü bile bilmiyordum fakat Hyunjin'e gerçekten kinlenmiştim. Gurursuz mu Felix neden affetti? Ama çok küçük olduklarını da söylemişti.

Lee Felix kendi düşüncesizliği ile benim düşünmekten uykusuz kalacağım gecelere sebep olacaktı.

Biliyordum, bir şey aklıma takıldı mı ne kadar küçük olursa olsun gecelerimi mahvederdi işte.
...

jealous boy| jilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin