entrée

190 16 15
                                    

⋆⁺₊⋆ ☾⋆⁺₊⋆

Gözleri, dikkatle buluşmuş olan ellerindeydi. Kalbinde hissettiği derin sızıyla beraber gözlerinden bir damla yaş aktığında kalbine doğru, kalbinin ve göz yaşının acısı büyüdü.

Yutkunmakta zorlanarak kafasını aşağı doğru eğdi. Titreyen ellerini fark ettirmemeye gayret göstererek gözünden akan damlayı sildi, yanaklarında bıraktığı ıslaklığı yok etti.

Orkestraya doğru adımlarını, kafası aşağı eğikken ilerlettiğinde onun için bir uşak tarafından çekilmiş olan piyano sandalyesine nazikçe oturup ellerini zerafetle önce notaların üzerine yerleştirdi. Karşısındaki deftere göz gezdirdi ancak her bir notasını ezbere bildiği parçayı çalmak için gözlerini kapattı ve kulaklarındaki kemanın, onun için daha da acılı olan sesini dinledi öncelikle.

Kemanın büyük sarayda yankılanışının hemen ardından elleri notaların üzerinde gezindi, olması gerektiği notada durduğunda parçaya başladı.

Ay ışığı, sarayın büyük camından kırılıp yüzüne yansırken parmakları zarafetle notalara basıyordu.

Beethoven'dan Moonlight Sonata parçası, onun parmaklarının arasından dökülürken etrafta Prens'ler nazikçe kavradıkları Prenses'lerin bellerinden tutarak onlara nazikçe davranırken uzun kirpiklerini titreterek araladı.

Tam karşısında onları görünce notalarına döndü.

Prenses'in kabarık elbisesi güzelce savrulurken göz kamaştırıcı bir şekilde dans ediyorlardı.

Parçanın ikinci bölümüne geçtiğinde tekrar, bu sefer korkuyla bakışlarını yine karşısına çevirdi.

Gözlerinin onun gözleriyle buluşmasını beklemedi ancak hızla geçip gitti onun gözleri.

Işıklar onların üzerinde parlarken kendisinin üzerine yansıyan tek bir ışık vardı, o da ayın güneşten çaldığı kendisine bile ait olmayan parlaklığı.

Parmakları notalarda hızlandığında tekrar gözlerini kapattı.

Ruhunda hissettiği her bir notayı onun ruhuyla kendininkini birleştirircesine ahenke uydurmak isterdi.

Ayağı pedallarda, ince parmakları notalarda ilerlerken tekrar gözlerini açtı, hafif bir gülümsemeyle.

Tahtında oturan Kral ve Kraliçenin hayranlıkla oğullarını izleyişini gördü. Ardından yine büyük sarayda gözlerini yüzündeki hafif sırıtış ve bedeninin ritme uyumuyla etrafta gezdirdi.

Onlara bakarken hissettiği hüzün içinde daha yoğun olduğundan diğerlerinin dans edişlerinin ona verdiği huzur yok oluyordu sürekli.

Bakışlarını piyanoya çekti, sona yaklaştıkça sadece parmaklarının notalardaki dans edişini izledi.

Son notaya basıp parçayı bitirdiğinde elleri notalarda asılı kaldı.

Kafasını yavaşça kaldırdı, oturduğu yerden kalktı ve buruk bir gülümsemeyle danslarını bitirmiş ve birbirinden ayrılacak olan çiftlere selam verdi ve ardından piyanonun başından uzaklaştı.

Önce, kendisine iltifatlarda bulunan herkese sevecan bir ifadeyle teşekkürlerini sundu.

Bakışları bazen onunkilerle buluştuğunda içinde yıkılan, bu yıkıntıyla birlikte kalbinin derinlerinde yankılanan her bir hüznü es geçti.

Elindeki alkollü içeceği zerafetle içip kendisiyle konuşmak için onun olduğu masaya gelmiş olan Prenses'lerle nazikçe konuşurken hemen yanından geçip giden kişiyi, onun kokusunu fark etmesiyle duraksadı.

Konuşmasını kısa bir süre karışan aklıyla böldü, çokça özür dileyerek ve izin alarak onların yanından uzaklaşıp sarayın bahçesine çıkan Riki'nin ardından ilerledi.

Yüzüne çarpan soğukla beraber anında gözleri ayla buluştu, onu hemen bulmayı umut etti ama umut ettiği gibi olmadı.

Ayakları yumuşak toprağı, yemyeşil çimenleri ezerken onu aradı büyük bahçede.

Arkasında bıraktığı büyük, altınla süslenmiş saraya dönüp baktı ve onu gerisinde bırakmaya devam etti.

Ruhundaki hüzün, umutlarına da bulaşmışcasına onu umutsuzluğa sürüklerken aklı ona yanlış algıladığını bağırıp duruyordu. Dışarıya çıkan belki de o değildi.

Son kez, bir adım daha attı ve en umutsuz anında onu gördü.

Bir adım attığındaysa Riki'nin bakışları ona döndü.

Ay ışığı onun sırtına yansırken kendisinin yüzüne yansıyor, gözlerini kamaştırıyordu.

"Bu gece ay çok güzel değil mi?"diye soran Riki onun parlayan gözlerinin içine dikkatle bakıyordu.

Birkaç adım attı. Nefesini verip hissettiği cesaretle ona olan mesafelerini kapattı.

Aralarında neredeyse mesafe kalmamışken onun geri adım atmasından korktu ancak beklediği gibi geri adım atmasa da onun bileğinden tuttu, parmak uçlarına yükselerek dudaklarını birleştirdiğindeyse o bileğini tuttuğu elini kurtardı.

O eli, yavaşça önce beline tırmandı ve ardından dudaklarının hareketleri birden hızlandı.

Riki'nin aksine daha yavaşça dudaklarını onun dudaklarının üzerinde nazikçe hareket ettirirdi.

Dudakları, dudaklarının üzerinde dans ederken belindeki elleri onu kendine daha fazla çekiyordu.

Soluk soluğa birbirlerinden ayrıldıklarında eli hâlâ belindeydi ancak zorlukla bir adım geriye çıktığında onun da eli belinden ayrıldı.

Göğüsleri inip kalkarken birbirlerine bakıyorlardı sadece.

Bir adım daha geriye gitti, yanaklarının kızardığını hissettiğinde ona arkasını döndü ve ellerini yanaklarına koyup sıcaklığını hissetti ve ardından yanaklarındaki elleri dudaklarına hafifçe dokundu.

Kendine gelmeye çabaladığında saraya girdi, alkollü içeceğini eline aldığında onunla konuşan herkese nazikçe tekrardan cevap vermeye devam etti ancak aklı tam anlamıyla bu anda değildi.

Dakikalar önce yaşadığı anın karmaşası içinde sürüklenip durarken onu düşündü.

Yaklaşık bir saatin ardından o da içeri girdiğinde bir daha bakışları birleşmedi.

Piyanonun başına geçip birkaç parça daha çaldı ve onun dans etmesini bekledi ancak bir daha dans da etmedi.

Birçok kez başka Prenses'lerin teklifini nazikçe reddedip elindeki içeceği içmiş, arkadaşlarıyla konuşmuştu.

O, ruhunun dans edişini hissettikten sonra bir daha dans etmek istememişti.

⋆⁺₊⋆ ☾⋆⁺₊⋆

Merhaba
Ani bir kararın ardından yayımlıyorum
Umarım beğenirsiniz, okuduğunuz için çok teşekkür ederim 🫶✨️

clair de lune | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin