voler

62 10 16
                                    

⋆⁺₊⋆ ☾⋆⁺₊⋆

Attan indiğinde ve onu bir ağaca bağladığında gözleri sakinlikle ama aynı zamanda endişeyle etrafta gezdi.

Çiçek bahçesinde, görüş alanına girmemiş olan Riki'nin belki de hiç buraya gelmemiş olmasının endişesini hissederken karanlık geceyi aydınlatan bir ışık gördü.

Ağaçlardan birinin arkasından çıkıp elinde tuttuğu gaz lambasıyla kendisine doğru hafifçe, biraz daha ilerledi ancak kısa süre sonra ise eliyle gelmesini işaret etti.

Sunoo, onun arkasından ilerlerken sessizliğin içindeki bahçede attıkları her adımda ayaklarının altında ezilen çiçeklere hüzünle baktı.

"Çiçekler, öldü."diye sessizce, dudaklarını büzerek ve çocuksu bir şekilde söylese de bu derin sessizliğin içinde oldukça gürültülüydü.

"Hm?"diye kaşlarını kaldırıp hafifçe ona doğru dönen Riki ise zaten duyduğu cümleyi verdiği tepkinin hemen ardından algılayarak ayaklarının altına baktı, tekrar kafasını döndürüp Sunoo'nun üzülmüş haline baktığında onun zarif ruhunun güzelliğiyle birkez daha karşılaştığını fark etti.

Sunoo, eğildi ve bir tane çiçeği kökünden koparıp avucunun içine aldığında Riki'nin bakışları hâlâ ondaydı ve aklından geçirdiklerini onu kırmadan dile getimek istiyordu.

"Aslında bu şekilde öldü."dedi.

"Nasıl yani?"diye merakla sorup karşısındakine dikkatle baktıktan sonra avuçları arasında duran çiçeğe baktı.

"Artık toprakla bağlantısı kalmadı. Bu yüzden ihtiyacı olan mineralleri alamayacak ve yaşaması için gerekli olan fonksiyonları gerçekleştiremeyecek."

Haklıydı. Koparılan ve güzel bir buket haline getirilen her çiçek için kuruduğunda öldüğü dile getirilip çöpe atılır ancak zaten kökünden ayrıldığı an bir çiçek ölür, bir daha istese de yaşayamaz bir ölüm mahkumiyetine kapılır.

"Hiç bu şekilde düşünmemiştim."diyip avcundaki çiçeği sıkıca elinde tuttu ve yine önündekini takip etmeyi sürdürdü.

Avucunun altında ölü bir çiçek, ayaklarının altında sürekli ezilen çiçekler varken taşlı bir yolu gördü en sonunda.

Sonunda çiçeklerin birçoğunu öldürmeden geçebileceği bir yola adımını attı, önünde kendisine dönmüş olan Riki'ye kafasını çevirdiğinde ileride beyaz, üzeri kırmızı kadife bir kumaşla örtülmüş akustik piyanoyu, ardından mumlarla ışıklandırılmış olan çevresini görünce hissettiği yalnızca kalbinin ritminin hızlanışının yanındaki birçok güzel duyguydu.

Bakışlarını tam gözlerine çevirip "Çok güzel olmuş."diye dile getirdiğinde Riki "Beğenmene sevindim."diyip eliyle ileriyi işaret etti ve ardından gaz lambasını yere bıraktı yüzündeki hafif gülümsemeyle.

Sunoo, heyecanla piyanonun üzerindeki kırmızı kadife kumaşı nazikçe kaldırdı, sandalyeyi çekecekken ellerine hafifçe sürtünüp ondan önce davranan Riki'nin ellerini hissetti, teşekkür ederek sandalyeye oturdu ve ellerini piyanonun üzerinde gezdirdi.

Daha önce gördüğü türden bir piyano değildi ve bunu ona özel tasarım olabilme ihtimalini düşündürdü.

"Ne zaman başlamıştın piyano çalmaya?"

Sunoo, ilgiyle kendisine yöneltilen soruyu cevapladı: "7 yaşımdan beri."

Akortunu test etmek adına gözlerini kapattı, bir ayağı pedallardan birine gitti ve öncelikle do notalarına bastı, daha sonrasında her notayı tek tek test etti.

clair de lune | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin