cinq

46 7 6
                                    

⋆⁺₊⋆ ☾⋆⁺₊⋆

Pamuk nevresimlerle örtülü yatağında güzelce uyurken alt kattan gelen gürültülü sesler önce rüyasına karıştı ardından rüyasını yok etti ve en sonunda gerçekliğe ulaşarak çatık kaşları eşliğinde gözlerini araladı.

Gün ışığı gözünü aldığından zorlukla açtı ve bakışları ilk önce beyaz tavanla buluştu, yatakta oturur pozisyona geçtiğindeyse hemen karşsısındaki makyaj masasını, onun üzerindeki aynasını ve aynadan yansıyan kendisini görünce dağılmış saçlarını düzeltti.

Ve aşağıdaki kargaşa seslerini yine işittiğinde endişeyle oturduğu yataktan kalktı, kalktığı an dönen başını hissettiğinde tekrar oturarak gözlerinin önüne serilen karartının geçmesini bekledi.

Tekrar, yavaşça ayaklandığında saçlarını karıştırarak, çıplak ayaklarının fayanslarda çıkardığı sesle beraber giyisi dolabından kıyafetini çıkardı ve saten pijamalarını değiştirdi.

Bu sırada aklında dün onu saraya ulaşmadan birkaç km önce takip etmeyi bırakan kişiler dönüp duruyor, bunun hakkında geceden beri düşünüyor ve Kral'a söyleyip söylememe arasında kararsız kalsa da elbette vaz geçiyordu çünkü onun gece neden dışarda olduğunu sorgulayacağının farkındaydı.

Odasından çıkıp merdivenlere doğru ilerlediğinde önce birkaç hizmetlinşn odalar arasında dolanıp durduğunu gördü ve merdivenlerden inmek için her bir adımını attığında neler olduğunu anlayabildi.

Minjeong, gayet sakin bir tavırla ilerleyerek ve savrulan elbisesinin eşliğinde herkese direktifler verirken Yunhee, onun hemen arkasında onu takip ediyordu sevimlice.

"MİNJEONG!"diye bağırıp ona odaklanmasını sağladığında merdivenden hızlı ancak nezaketini bozmayacak şekilde indi ve onların yanına ulaştığında Minjeong'un ellerini kendininkilerle birleştirip birlikte dönmeye başladıklarında ikisi de kıkırdayarak dönüyorlardı.

Yunhee ise heyecanla, gülerek ikisini de inceliyordu.

Başlarının da kendileriyle birlikte dönmeye başladığını hissettiklerinde durdular ancak sabit bir şekilde durmak yerine hafifçe sarsılıyorlardı bulundukları yerde.

Nihayet kendilerine gelebildiklerinde "İyi ki doğdun noona!"dedi Sunoo ve heyecanla ona sarıldı.

Ondan ayrılıp etrafı incelediğinde "Teşekkür ederim."diye ona karşılık veren Minjeong'a tekrardan döndü.

"Her şey hazır gibi görünüyor."diye gülümsedi.

Minjeong, heyecanla başını sallarken aynı zamanda içindeki gerginliğin yoğunluğuyla birkaç kez gözlerini etrafta dolaştırdı. Seri hareketlerle hâlâ büyük sarayın düzenini en mükemmel seviyeye getirmeye çalışan hizmetlilerden gözlerini çekip bir köşede ikisini parlak gözleriyle inceleyen Yunhee'nin saçlarını karıştırdı.

"Sunoo, benimle bahçeye gelebilir misin?"diye bir çırpıda sesinde hafif bir titremeyle sorduğunda Sunoo'nun vücuduna aniden yayınlan tedirginlikle onu elbette onayladı ve onun elbisesinin eteğine basmamaya özen göstererek arkasından ilerledi.

Adımlarını, sarayın dışında atmaya başladığında ayakları altında ezilen çiçeklerin ve çimenlerin farkındalığıyla tekrar aklına düşünceler yerleşti. Ancak bu sefer düşündükleri Riki'nin ona söyledikleriyle aynı, ona bu sözleri hatırlatan adımları vardı.

Önündeki Minjeong durduğunda oldukça uzun bir süredir sessizce yürümüş ve en sonunda bir gölün önünde durmuşlardı.

Elleri kabarık elbisesinin üzerindeyken oradan ayırdı ve yere eğildiğinde çok da büyük olmayan bir taşı tuttu, doğruldu, önce Sunoo'ya baktı.

clair de lune | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin