★★★★★
Beni kıran şey, annemin deyimiyle bir baltaya sap olamamak değildi. Üniversite bittiği gibi KPSS'yi zorlamak, yine de hiçbir halt becerememek değildi. Yıllardır çabalıyordum.
Beni kıran çocukken komşumuz olan Akın'ı, şimdi ülkenin Top 10 listesine giren en büyük yayıncılarından biri olarak görmek de değildi. Onun adına mutlu olabilirdim. Fakat o kadar mutlu bir insan sayılmam. Kıskanıyordum. Başarının insanları hiç bilmediği yerlerden yakalamasını kıskanıyordum.
Akın'la, babamın polislik tayini Aydın'a çıktığında onun memleketinde tanışmıştık. Karşı komşumuzdu. Biz lojmanda kalırken onların kendi apartman daireleri vardı. Babası ona PlayStation 2 almıştı. Bir bilgisayarı vardı. Benden 3 yaş büyüktü. Annem, biraz daha sosyal olayım diye beni hep onların evine götürürdü. Akın da elime bir kol verirdi ve benle oyun oynamaya çalışırdı. O zamanlar beni hep yendiği için onu sevmezdim.
Ortaokulu ve liseyi aynı okulda okumuştuk. Zaten bilgisayardan anlayan bir çocuktu. Fakat bu onu Türkiye'nin en iyi Twitch yayıncılarından biri haline getireceği anlamına gelmiyordu.
Şimdi 1 milyon takipçisi vardı ve yayınlarına güncel 10 bin kişi katılıyordu. Keza zaman sadece onu ünlü etmemiş, aynı şekilde yakışıklı da yapmıştı.
Bu yüzden yerimde sayıyormuş gibi hissetmiştim. Geçen seneye kadar ondan haberdar bile değildim. Üniversitemin son senesinde, fakülte arkadaşlarımdan biri bir çocuğu stalk'luyordu. Hafif dikkatimi çekince kullanıcı adının RAG olduğunu görmüştüm. Arkadaşımda hemen açıklamaya başlamıştı kendini.
"Tanımıyor musun? Rüstem Akın Günyel bu. Bilinen adıyla RAG. Ünlü streamer. Bayadır takip ediyorum, aşırı yakışıklı bir çocuk."
Kaşlarımı çatıp "Streamer ne oluyor tam olarak?" diye sorduğumda devam etti.
"Canlı yayın işte. Twitch diye bi uygulamadan. Son zamanlarda baya kaliteli içerikler üretiyor ve çok samimi."
Şaşırsam da ses etmemiştim. Gözüm bir yerden ısırmıştı fakat ne diyebilirdim ki?
Eve gidince hemen araştırmaya koyulmuştum ve de o zaman kim olduğunu anladım. Bu çocukluk arkadaşım diyebileceğim -pek de diyemem- Rüstem Akın Günyel'di. Ya da daha çok kullandığım adıyla Rüstü abi. Bu isimle hitap etmemden nefret ederdi çünkü bu ismi sadece annesi kısaltmak için kullanırdı. Fakat benim de çok hoşuma gidince bir gün ona böyle seslenmiştim. Daha sonra ne zaman böyle seslensem oyunlarda hep bana kaybetmeye başladı. Ben de bu zayıflığını kullanmaya devam ettim.
Şimdi aradan 13 sene geçmişti ve ben 24 yaşındaydım, o ise 27. Birkaç yayınına katıldıktan sonra ne kadar değiştiğini fark ettim. Eskiden sadece arkadaşlarının yanında bu kadar eğlenceliyken şimdi 10 bin insanı güldürebiliyordu. Bu onun için bir yetenekti, benim için ise bir hezimet.
Bugün 8'de yayını vardı yine. Geçen ay askere gittiği için uzun bir süre ara vermişti. İlk yayını bu olacaktı uzun zaman sonra. Şimdiden chat çok hızlı akmaya başlamıştı bile. Çok geçmeden bekleme ekranı ve sevdiği şarkılardan biri çalmaya başladı. Peşinden de Akın'ın yüzü göründü.
"İyi akşamlar, herkese eğlenceli bir yayın diliyorum." dedi yine o her zamanki güleç tavrıyla. Şunu saatlerce nasıl hiç bıkmadan koruyabildiğini çok merak ediyordum. Sonra chat'i okumaya ve abone olanlara teşekkür etmeye başladı. Modların ona önerdiği birkaç oyunu bugün oynayacağını söyledi. Saçları askerden yeni dönmüş olduğu için hala kısa duruyordu fakat yayından önce duş almışa da benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Off Stream | Yarı Texting
General FictionÇocukluk arkadaşı ünlü bir yayıncı olan Beyzanur, bir çılgınlık yapıp yayınına katılır ve RAG'la konuşma şansına sahip olur. UYARI!: Bu kitap Türkiye'deki yayıncıları ve yayın kültürünü anlatan bir kitaptır. Kitap içeriğindeki birçok şey, benzerlik...