4

4.6K 161 13
                                    

Yemekten sonra bulaşıkları kaldırıp mutfağa götürdüğümde Ayten Abla şaşkınlıkla beni karşılamıştı.

"A a a a... Efendim bırakın siz ben hallederim."

"Sorun değil ben alışkınım."

"Öyledir tabi ama Murat Bey oğlum görürse misafire iş mi yaptırıyorsun diye çok kızar."

"Sinirli bir insan mı, azarlıyor mu sizi?"

Yüzüne düşen gülümsemeyle bulaşıkları tezgaha bıraktı.

"Bir günden bir güne öfkesini görmedim bana karşı. Serttir ama insana değer verir."

"Yukarı çıktığını söylemişti. Nerededir, yanına gitsem sıkıntı olur mu?"

"Çalışıyorsa pek rahatsız edilmek istemez bizler tarafından ama siz bilirsiniz."

"Peki teşekkür ederim. Kolay gelsin."

"Teşekkürler efendim."

Salona geçip koltuklara oturmuştum. Elimdeki telefonun içini merak giderecek kadar inceledikten sonra yukarı çıkmaya karar verdim. Üst kata çıktığımda 2 oda hariç tüm odaların kapıları açıktı. Birinin kapısını çekingen bir tavırla açtığımda geleneksel tarzda bir yatak odasıyla karşılaşmıştım. Odalar o kadar aydınlık ve ferahtı ki odaların ışığı holü de yeteri kadar aydınlatmaya yetiyordu.

Murat'ı bulamayınca odanın kapısını kapatıp diğer kapalı kapıya geçtim. Yavaşça kapıyı açıp önce kafamı içeri doğru uzattım. Ortada büyük bir çalışma masası ve odanın iki yanındaki duvarlar da boydan boya kitaplık kaplıydı. Murat masadan kafasını kaldırıp bana baktı.

"Avukatlar, hakim ve savcıların odasına kapıyı tıklatmadan mı giriyor?"

İçeri doğru bir adım atarken imasının altında kalmak istemedim.

"Sen savcı mısın?"

Ciddiyetle yüzüme baktı.

"Bu benim şahsi alanıma izinsiz girdiğin gerçeğini değiştirmez."

"Tamam haklısın. Özür dilerim. Gelebilir miyim müsaitsen?"

"Elbette."

Ben içeri girerken o da masa başından kalkıp ayaklanmıştı.

Yanına kadar gidip arkasındaki camdan dışarıya baktım. O da arkamda beni izliyordu. Kararan havayla bahçenin ışıklarından ötesi gözükmüyordu.

"Kara-han Şirketler Grubu'nun sahibi tarafından esir alındığımı bilmiyordum."

Söylediğim sözden sonra yüzümü Murat'a doğru dönüp gözlerimi gözlerine dikmiştim. Onun ise yüzünde oluşan gülümsemesi başını önüne eğmesine neden olmuştu.

"Elçin, sen benim esirim değilsin. Misafirimsin."

"Beni burada zorla tutuyorsun."

"Hayır, buyur yol senin."

Ellerini iki yana açmıştı.

"Tek başıma gidemeyeceğimi biliyorsun."

"Sen de gitmenin mantıklı olmadığını biliyorsun ama sırf inadın ve gururundan ödün vermemek için yapıyorsun."

Derin bir nefes alıp verdim.

"Bak Elçin beni yeteri kadar tanıdıysan şu yersiz inadını bir kenara bırak. Sadece sana yardım etmeye çalışıyorum. Söylediğin lafların altında kalmamak için mevzuyu hâlâ uzatmana gerek yok rahat olabilirsin. Kendin söyledin, ne sen avukatsın ne de ben müvekkil. O yüzden bana bir şey kanıtlamak zorunda değilsin."

BEBEĞİMİN ANNESİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin