🔥11🔥

4.5K 179 33
                                    

UYARI! BU BÖLÜM +18 CİNSEL İFADELER İÇERMEKTEDİR.

Murat'tan

Hızla aşağı inip Kuzgun'un yanına gitmiştim. Yerinden hızlı bir şekilde çıkarırken Davut yanıma gelmişti.

"Efendim ben hazırlardım."

"Lüzumu yok!"

Atın eyerini bile takmadan direkt üzerine atlayıp ormana doğru süratle gitmeye başlamıştım. Gidiyordum ama aklım hâlâ o yataktaydı. Az önce yaşanan an zihnimde istem dışı tekrar tekrar oynuyordu.

Bakışı, dokunuşu, ürkek sesi, nefesi... En can alıcı kısmı da cesaretiydi.

Yaptığı hareket beni şaşırtırken ne tepki vereceğimi asla bilememiştim. Döndüğümde belki de bana çok kırgın çok kızgın olacaktı. Ya da teşekkür edecekti. Belki bir anlık bir şeydi. Peki ben ne yapacaktım? Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışacaktım. Utandırmak istemiyordum. Yüzüne vurmak haddime bile değildi.

Keşke karşılık mı verseydim? Yapamazdım. Ne onu ne de kendimi pişman etmek istemiyordum.

Kanımı kaynatmıştı. Nabzım yükselmişti. Elçin... Çok güzeldi. Alımlı, bakımlı, başarılı, güçlü, cesur... Elçin ve ben... Saçmalama Murat! Kız bir hata yaptı sen hemen neler düşünüyorsun! Kendine gel!

Terlemeye başlamıştım. Kuzgun'u dizginleyip olduğum yerde durdum. Başımı  önüme eğip Kuzgun'un sırtına yaslamıştım. Nefes nefese kalmıştım. Yaptığı hareket tüm dengemi yerinden oynatmıştı. Onu o an o kadar çok öpmek istemiştim ki... Ama yapamazdım. Ne onu ne de kendimi... Hiç kimseyi pişman edemezdim.

Eve geri dönerken hiçbir şey olmamış gibi davranmaya karar vermiştim. Kuzgun'u yerine yerleştirmesi için Davut'a seslendim. Kapıdan içeri girdiğimde ortalık süt limandı. Alt katta kimse yoktu. Yukarı kata çıktığımda Elçin'in odasının kapısı  kapalıydı. Ayten Abla henüz gelmediği için kahvaltı da hazır değildi bu yüzden şimdilik rahatsızlık vermemek adına ses etmeden duşa girmiştim.

Kısa bir duşun ardından banyodan çıkıp şirkete gitmek için hazırlanıyordum. Öncesinde Elçin'le yapacağımız kahvaltı faslını düşünüyordum. Odadan çıktığımda Elçin'in odasının kapısı açıktı. İçeride kimse yoktu. Banyo kapısını tıklatıp seslendim.

"Elçin..."

Ses yok.

Kapıyı açmıştım ama burada da kimse yoktu. Aşağı inmiştim. Salon, mutfak,  banyo, arından veranda ve bahçe. Ortalarda kimse yoktu. Adıyla seslenerek ortalıkta hızla dolanıyordum. Aniden aklıma gelen şeyle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Hızla yukarı çıkıp kaldığı odaya gittim ve gardırobu açtım. Dolapta bizim koyduğumuz havlulardan başka hiçbir eşya yoktu.

Hızla aşağı inerken hiddetle bağırdım.

"DAVUUT!"

Bahçeye ilerlerken Davut telaşla koşarak yanıma gelmişti.

"DERHAL ARABAYI ÇIKAR DERHAL!"

Çıkış kapısına doğru ilerliyordum. Garaj kapısı açılmış, Davut arabayı sürerek getirmişti. Koltuğa oturur oturmaz öyle gazlamıştım ki arabayı bağırtmaya yetmişti.

Dağ başında nereye çıkıp gitmişti. Üstelik peşinde ne idüğü belirsiz adamlar doluyken... Düşündükçe deli oluyordum. Hızla yolda ilerlerken hâlâ onu bulamamak da ayrı çıldırtıyordu. Nasıl aklıma gelmemişti böyle bir şey yapacağı. Kahretsin! Şu an kendime de ayrı sinirliydim. Keşke çekip gitmeseydim de o bal dudaklarını sımsıkı içime çeke çeke öpseydim!

BEBEĞİMİN ANNESİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin