"Vay! Dostum, inanılmaz havalı gözüküyorsun!"
Harry Ron'un dediği şeye hafifçe gülerek tepki verdi. Hermione sadece Harry'i baştan aşağı süzdü.
"Harry, gerçekten inanılmaz havalı gözüküyorsun ama nasıl bu hale geldiğini merak ediyorum. Bu durumlar için tehlikeli ritüeller var, onlardan birini yapmadın umarım?"
Harry Remus'un sözlerine karşı başını sallayarak reddetti. Ardından elini kaldırdı ve Potter ve Black yüzüklerinin görünmesine izin verdiğinde hepsi anladı.
"O halde Lordluğunu ve varisliğini tebrik ederiz Harry." diyerek kibarca tebrik etti Hermione onu. Harry de gülümseyerek kabul etti. Ardından üçü de Remus'a tutundu. Harry kendisi de cisimlenebilirdi ama teknik olarak kimse Hogwarts'ta cisimlenemezken ve kendisi de Hogwarts'ta kalırken cisimlenmeyi nasıl öğrendiğini açıklamak... Hoş gelmemişti. O yüzden Remus'un yardımıyla cisimlenmeyi tercih etti.
Artık kendisi de cisimlenebildiği için eskisi gibi dengesini kaybetmemişti. Bunu gören Remus yumuşak bir gülümseme sundu. Arkalarından diğer Weasleyler gelmişti ailecek. Ancak dördü de sadece birbirlerine odaklıydı. Harry'i en çok özleyenler Ron, Hermione ve Remus olduğundan diğer Weasleyler anlayışlı davranıyorlardı. Harry'nin oldukça minnettar olduğu bir durumdu bu. Uzun zamanını okulun sessizliği içinde ve kısmen yalnız geçirdikten sonra birden tüm bu kalabalık ve gürültü hafifçe bunalmasına sebep olmuştu.
Hafifçe içini çekti ve Diagon Yolu'nun Hogwarts öğrencileri ve onların velileriyle ne kadar kalabalık olduğuna baktı. Herkes koşturmaca içindeydi. Voldemort'un dönmüş olduğunun kesinleşmesi insanları çocuklarını hızlıca Hogwarts'a gönderme konusunda normalde olduklarından telaşlı hale getirmişti. Sonuçta öğrencilerin en güvenli olacağı yer Hogwarts'tı.
Yani Harry Potter değilseniz geçerliydi bu.
Harry kendi düşünceleriyle hafifçe sırıttı. Bu koyu gülümsemeyi görmemeleri için başını hafifçe önüne eğdi ve sakinleştikten sonra arkadaşlarına yetişti. Bu sırada Remus onları uyarıyordu.
"Çok uzatmasak iyi olur, ne olur ne olmaz. Hala güvenliyken alışverişimizi yapıp çıkalım hızlıca."
"Harry sen alışverişten sonra bizimle mi geleceksin, tekrar Hogwarts'a mı döneceksin?"
Harry iki parmağını kaldırarak ikinci dediğini onayladığını ifade etti. Tekrar Hogwarts'a dönecekti. Hatta o gün Poppy ile boğazına bakılacaktı. Gittikçe iyileşiyordu. Dahası ertesi gün Gringotts'tan beklediği şeyler gelecekti.
Slytherin Madalyonu ve Hufflepuff'ın Kupası.
Onlar geldikten sonra da İhtiyaç Odası'na gidecek ve Diadem'i bulacaktı. Geriye de yüzük, Nagini ve kendisi kalacaktı. Nagini'yi nasıl halledeceğine dair bir plan taslağı vardı ancak önce Dumbledore ile konuşmalıydı, onun yardımı lazımdı. Büyük ihtimalle Nagini'yi öldürdüğü gün kendisi de ölecekti. Bunlar olmadan önce yüzük bulunmalıydı.
Bunları düşünürken bir yandan da kitapçıda sıra onlara gelmişti. Harry kucağındaki kitap yığını arasında kalabalıktan geçerken bir an için sendelese de küçük bir büyüyle hepsini okula, Gryffindor yurtlarına göndermeyi başardı. Asasını çıkartan Remus, aynısını ağzı açık Harry'e bakan Ron ve Hermione'ye uyguladı ve onların kitapları da Kovuk'a gitti.
Harry neden ona o şekilde baktıklarını anladığında yanakları hafifçe kızardı, ensesi ve kulakları yandı. Asasız büyüyü bu kadar basitçe yapması onları şaşırtmıştı.
Aceleyle kalan tüm eşyaları da satın aldılar, iksir takımlarını yenilediler. Molly'nin Ron'un alışverişi için Remus'a verdiği parayı gören Harry kasadayken ve kimse bakmıyorken Remus'un yanına gitti. Aceleyle cebindeki defteri çıkarttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dili Lâl Olanın Zihni Gürültülüdür
FanfictionSirius'un ölümünün ardından, Harry içinde bir şeylerin değiştiğini hissediyordu. Dumbledore ile ettiği kavgada öfkesini atamıyordu. Hıncını eşyalardan çıkardı. Arkadaşları sorduğunda ise, cevap vermedi. Aradan günler geçti. Ama Harry cevap vermedi. ...