İlk Kelime

356 53 51
                                    

Harry İhtiyaç Odası'ndaydı. Odanın ona sağladığı hafif, orta ağırlıkta ve ağır olarak gruplandırılmış eşyaları taşımaya, hiç olmazsa yerlerinden kıpırdatmaya çalışıyordu, asasız olarak.

Elini kaldırdı ve oldukça ağır bir görünüşe sahip sandığa doğrulttu. Artık kastetmesi yetiyordu. Sihrini kontrol etmeyi tamamen kavramıştı. Büyüsünü çağırıyor ve istediği şekilde yönlendirebiliyordu.

Henüz ses tellerini düzeltmeyi hiç denememişti. Umrunda bile değildi aslında.

Sihrini gönderdiği ağır sandık havalandı ve onun elini takip ederek on metre sağındaki boş yere doğru süzüldü. Ardından hafif bir tıkırtıyla indi.

Harry haziranın bitişini ve temmuzun yarılanışını resmen anlamamıştı. Ne zaman bu kadar vakit geçmişti ki?

Asasız büyüde çok iyi ilerliyordu. O güne dek Hogwarts'ta öğrendiği (Patronus hariç) her büyüyü asasız olarak yapmayı başarmıştı. İksirlerde ise beşinci yılın tüm iksirlerini bitirmişti. Her yaptığı iksirde bir hatasını daha düzeltiyor, kendini geliştiriyordu. Artık altıncı sınıfta yapılacak iksirlere geçme vaktiydi.

O gün iksir yapmama kararı almıştı çünkü Remus'tan mektup almıştı. Mektupta onu ziyaret etmek istediğini bildiriyor, izin alıyordu. Dumbledore'un ısrarları üzerine Harry'i tamamen kendi haline bırakmış, kafa dinlemesine izin vermişti. Dumbledore'un kendisi de Harry'e yaklaşmamış, konuşmaya zorlamamıştı. Sadece birkaç günde bir yanına çağırıyordu ancak bu da Harry'nin isteği üstüne olmuştu. Harry onun yanına gitmiş ve zihnebend kalkanlarını test etmesini istemişti.

Şaşırtıcı şekilde güçlüydü. Harry'nin geçen yıl o kadar zorlandığı konuda şimdi basitçe kalkan oluşturması şaşırtıcıydı. Harry henüz müdürün önünde hiç asasız büyü yapmamıştı. O konudaki tepkisini merak ediyordu.

Harry kaotik zihnini kontrol altına almayı başardığından beri her konuda gelişme gösteriyordu. Zihnini boşaltamadığı için geçen yıl zihnebend konusunda tam bir felaketti. İksirleri yaparken tariflerin ayrıntılarına odaklanamıyor, hep bir şeyleri kaçırıyordu. Derslerde bir büyü öğrenirken odaklanamıyor, öğrendiğini uygulamakta zorluk çekiyordu.

Ancak hepsi geride kalmıştı.

Harry zihnini kontrol etmeyi öğrendiğinden beri tam odaklanabiliyordu, zihninin ve düşüncelerinin sakinleştiğini fark ediyordu. Eskiden bazen o kadar yoğun düşünürdü ki kendi aklına yetişemediği zamanlar olurdu. Şimdiyse tamamen sakindi kafası. Yoğun duygular, takip etmesi güç düşünceler, kaotik zihin yapısı yoktu artık.

Büyüleri hızlıca öğreniyor, önce asasız yapmayı öğreniyor, ardından kolayca asasıyla sessiz olarak yapıyordu. Eh, zaten konuşamazdı da.

İksirlerde büyük gelişme göstermişti. Yemek yapma konusundaki çocukluğundan gelen yeteneği de bu konuda destek olmuştu.

Zihnebend kalkanlarını her çalışmasında daha da güçlendiriyordu.

Okuldan öğrendiği büyüler yetersiz gelmeye başlamıştı. Kütüphaneden kitaplar almak için rafları kurcalamaya başlamıştı. Düzgün bir kitap bulacak ve içindeki tüm büyüleri öğrenecekti. Ardından yeni kiap gelecekti...

Harry mektuptaki saat yaklaşınca İhtiyaç Odası'ndan çıktı ve müdür odasına doğru yürümeye başladı.

Merdivenlerden çıkarken düşünüyordu, ne yapacaktı? Açıkçası ne kadar güçlenirse güçlensin Remus ile karşı karşıya gelmek ona ürkütücü geliyordu. Harry Sirius'u atlatamıyordu. Onun özlemi içinde yanıyordu. Anne babasını çok ama çok seviyordu, ancak onlara hiç sahip olamamıştı. Sirius ise farklıydı. O sahip olduğu aileydi. Sevgisini hissetmişti ve bunu bilmek acı veriyordu.

Dili Lâl Olanın Zihni GürültülüdürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin