Uyarayım da sonra sorulmasın. Kitap shipsiz, yani harmione, hinny ya da herhangi bir karakter ile Harry shipi yok. Hiç ship yok. Ship yazmayı sevmiyorum ve bu kitap shipsiz.
Sessizlik...
Her yerde sadece sessizlik vardı. Hastane kanadından çıkamıyordu. Kimseyle iletişime geçmemişti. Hiçbir arkadaşı onu ziyaret edememişti. Poppy izin vermiyordu. Önce tamamen toparlanmadan yataktan kalkmasına bile izin vermiyordu. Yemeğini yediğinden emin olmayı da denemişti ama bundan hemen vazgeçmişti. Harry'nin yemek yediğinden emin olmak için tepsiyi kucağına koyduktan sonra bitmeden kalkmasını yasakladığını söylemişti.
Harry dördüncü lokmada koşarak tuvalete gitmişti.
Bir daha Harry'i yemek yemeye zorlamak yoktu.
Poppy kafasını öğrencilerin sağlık taramalarını kapsayan belgelerden kaldırdı. Harry'i kontrol etme vaktiydi. Asasını da alarak aynı ifadesiz yüz, aynı duygusuz bakışlar, aynı pozisyon ile saatlerdir sadece tavandaki aynı noktayı izleyen gencin yanına gitti. Harry onu gördüğüne dair hiçbir belirti vermemişti.
"Merhaba Harry, son sağlık taraman için geldim. Seni son kez kontrol edeceğim ve tüm değerlerin hâlâ normal ise serbest bırakacağım. Zaten müdür odasına gitmen gerekiyor. Bay Lupin ve Bay ve Bayan Weasley seni orada bekliyorlar. Üçü de senin için çok endişeli. Sanırım bir saat kadar önce geldiler. Arkadaşların da defalarca kez gelip ziyaret etmek istedi ama izin veremedim."
Tepki yoktu.
Derin bir iç çekip asasını çocuğun üstünde tepeden tırnağa salladı. Elinde beliren parşömene yavaşça yazılmaya başlanan değerleri inceledi. Sonunda tarama bittiğinde Harry gayet iyi görünüyordu. Tamamen sağlıklıydı, en azından fiziksel açıdan. Psikolojik olarak ise en dipteydi, bunun farkındaydı. Ancak o konuda elinden bir şey gelmezdi.
"Anlaşılan tamamen iyileşmişsin Harry. Bir ev cini kıyafetlerini banyoya bırakacak. Oradan alıp giyinebilirsin. Sonrasında müdür odasına gitmen gerekiyor. Kendini yormamanı tavsiye ederim."
Harry hiçbir ifade değişikliğinde bulunmadan kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Kapıyı sessizce açıp içeri girdi. Birkaç dakika sonra banyodan çıktı ve Poppy'e hiç bakmadan çıkışa doğru ilerledi.
Çıkmadan önce durdu, geriye döndü. Poppy'e baktı ve hafifçe gülümsedi.
Son iki gündür verdiği ilk gerçek tepkiyi gören Poppy ona mutlulukla gülümsedi.
Harry revirden çıktı ve sessizce ilerlemeye başladı müdür odasına doğru. Hoş, sanki istese şarkı mı söyleyebilecekti?
Ortalıkta kimse yoktu, herhalde dersteydiler. Acaba hangi gündeydiler ki? Harry zamanı takip etmemişti. Umursamamıştı. O boyalı gözlerini ona dikip kendi aralarında fısıldaşan tablolara hiç aldırmadan ilerledi. Müdür odasının önüne geldiğinde şifreyi söyleyemezdi, bir süre boş boş bekledi. Kapı kendiliğinden açıldı, demek ki Dumbledore onu hissetmişti. Merdivenleri tırmandı. Büyük kapıyı çaldı ve daha bir süre önce darmadağın edip adeta yıktığı odaya girdi.
Etrafı inceledi ve her şeyin yerli yerinde olduğunu görünce istemsizce müdüre baktı. Dumbledore onun ne düşündüğünün farkındaymış gibi odasında göz gezdirdi ve en son tekrar donuk yeşil gözlere baktı.
Eskiden o yeşiller zümrüt gibi parlardı, keskin ve meraklıydılar. Neşe enjekte edilmiş gibiydi, hiç ayrılmazdı o parıltı. Şimdi ise donuk, duygusuz bakıyordu.
Remus Harry'deki değişimi görünce gözlerinin büyüdüğünü hissetti. Çok donuk bakıyordu. Rengi soluktu. Dudakları kurumuştu. Harry onlara baktığında Weasley çifti de Remus da ürperdiler. Duygusuzdu, bu bakışlar tamamen duygusuzdu. Belki de hâlâ şoktan çıkamamıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dili Lâl Olanın Zihni Gürültülüdür
FanfictionSirius'un ölümünün ardından, Harry içinde bir şeylerin değiştiğini hissediyordu. Dumbledore ile ettiği kavgada öfkesini atamıyordu. Hıncını eşyalardan çıkardı. Arkadaşları sorduğunda ise, cevap vermedi. Aradan günler geçti. Ama Harry cevap vermedi. ...