İn lak'ech// Ben senim, sen de ben. Birbirimizin başka yüzlerinizi.
Kökeni// Maya DiliSatın alınmayan şeyleri severim ben.
Deniz gibi,
Gökyüzü gibi,
Ay ve güneş gibi,
Ve sevgi gibi...-Sabahattin Ali
"Sen niye bize el kol hareketi yapıyosun! KONUŞSANA!"
İlkokul çocukları da artık çok acımasızdı. Herşeyi bilmelerine rağmen insanların eksikliklerini çok güzel yüzlerine vururlardı.
"Ayh unuttuk dilsizdin"
Hepsi bir andan gülmeye başlamıstı. Hayır anlamıyorum insanların doğustan yada sonradan edindikleri, kendi isteğiyle olmayan rahatsızlıkların nesi komik? Ben niye gülemiyorum...
Tabii ki o zaman küçük ve savunmasızdım. Ayrıca kalbimin de rahatsızlığını düşünürsek zaten kalp seslerinden doğru dürüst düşünemiyordum bile. Kulaklarımda çınlanan tek şey kalbimden gelen güm güm seslerdi...
Bir iki tekme sonrası zil çaldı ve herkes sınıfa gitti. Sürekli hocalara birşey demeyeyim diye bana bakıyorlardı. Ama hayır zorbalığa marus kalmamalıydım.
Eve gidince herşeyi anneme anlattım ve okulda olay çıktı. Sonrasında ilkokulumu özel bir okulda dilsizler sınıfında okudum ...
...
Ablası Tsutako'nun sesiyle irkilen Giyuu, kapıya dönerek "Geliyorum!" diye seslendi. Test kitaplarını kapattı ve aşağıya akşam yemeğini yemeğe indi.
Hep birlikte sofrada, ailecek güzel bir yemek yediler. Tabii Giyuu'nun kafa çokta sofrada olmasada arada bir sorulara cevap vermişti.
Yemeğini yediği gibi tekrardan çalışma masasının önündeki test kitabını açtı ve üstündeki postidi alıp tekrar tekrar bakıp okudu.
Özür dileme. Hepsinin sorumlusu benim. Davranışlarımdan dolayı sizden özür dilerim
İçine bir mutluluk geliyordu, kağıda bakarken. Bu davranışlarının bilerek yapmamasını gösterirdi ve ayriyeten de bu Shinobu ile olan ilk iletişimiydi.
Telefonunu eline aldı ve kendini yatağa fırlattı. Ne bir bildirim, ne de bir cevapsız arama vardı. Telefonun içi bomboştu.
Tekrardan telefonunu komedinin üstüne koydu ve gözlerini kapadı. Yanlız, kendi ile başbaşa kaldığı tek yerdi orası, hayal gücü. Belkide dünyada huzur bulduğu tek yerdi.
...
"Giyuu uyan!"
"Uyansana be kardeşim!"
Yüzüne yastık yiyen Giyuu irkilerek uyandı. Etrafına bakınca ona sinirle bakan Tsutako'yu gördü. Öfke patlaması yaşıyordu.
"Hadi kalk! Geç kalıyorsun!"
Giyuu saate bakar bakmaz hemen tuvalete fırladı. Saat 8.45 idi. Tam 15 dakikası vardı.
Hemen elini yüzünü yıkadı, giyindi ve saçını gelişi güzel topladı. Çantasını alıp aşağıya indi ve tezgahları sandiviçi alıp doğruca dışarı koştu.
Sabito ile aynı yerde oturmadıklarından birlikte sadece yol ayrımında buluşuyorlardı.
Yol ayrımına geldiğininde Sabitoyu göremedi. Galiba onu beklemeden gitmişti.
Saatine baktığında 1 dakikası kalmıştı. Yetişemeyecekti. 3'er 3'er merdivenlerden çıktı ve kapıyı tıklayıp açtı. Yoklama alınıyordu.
"Sabito?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geborgenheit || Giyushino
FanfictionGeborgenheit // Kökeni almancadır. Sevdiğimiz biriyle birlikteyken hiçbir kötülüğün bize yanaşmayacağını bilmenin verdiği güven hissi, huzur Giyuu babasının işleri nedeniyle neredeyse her sene okul değiştirmiştir. Ama bu sefer farklı olarak kuzeni...