BÖLÜM 2

45 32 39
                                    

Bazı geceler çok uzun olur , sanki zaman size inat durmuş da sizin canınız daha çok yansın diye uğraşıyormuş gibi .

Kapımdan sonra evdeki sesler de dinmişti anlaşılan saat geç olmuştu , ya da beni her zamanki gibi umursamamış    yorgun olduğu için erkenden yatmıştı .

Kızımın odasını kurmadık , yatağı bile hazır değil nerde yatacak nasıl yatacak diye umursamamış yatmıştır .

Saatlerdir oturduğum kapının arkasından kalkmaya çalıştım . Çalıştım çünkü o kadar saattir oturuyorum ki orda her tarafım uyuşmuş gibiydi .

Hava kararmış odayı ise camdan içeriye yansıyan sokak lambası aydınlatıyor du .  Acıyan bacaklarıma rağmen ayağa kalkıp sessiz olmaya çalışarak kapının kilidini çevirdim . Aşağı inip mutfakta ağlamaktan acıyan , yanan gözlerimi suyla kavuşturdum . Kimse yoktu sesi hala kulaklarımda yankılanırken o uyuyor muydu ? Gerçi hala neye şaşırıyorum her zaman böyle olmamış mıydı .

Dış kapıyı açıp bahçedeki ağacın altına oturdum .  Hafiften üşüten bir hava vardı . Ağacın sokağa bakan tarafına dönüp sırtımı yasladım karşı taraftaki gece kondu ve yıkık binaların boşluklarından deniz görünüyor , hatta denize yakın olduğumuzu var sayıyorum . Denizin o esintisi ve hafiften dalgaların kıyıya vuran sesleri geliyordu . Çok güzel gözüküyordu etraf . Böyle bir yeri nasıl gecenin bir vakti fark edebilirdim . Yarın sabah tekrardan etrafı gezmeyi aklımın bir köşesine not etmeliydim .

Omzuma bırakılan ceket ve oturabilir miyim diyen ses ile sırtımı yasladığım ağaçta biraz yana çekildim .

" bakmayacak mısın  yüzüme " diyen Kenan abiye  kafamı çevirip  ne var dercesine kafamı salladım . Daha sonra ise yine aynı boşluktan denizi izlemeye devam ettim .

" bu gün annen senin için endişelendi . Korktu o yüzden o kadar tepki verdi . Sanki biraz haklı da ha "  deyip kafasını ileri doğru uzatıp benden bir cevap bekledi . Beklediğini  alamamış olacak ki tekrar sesleri doldu kulaklarıma .

" Umay bak benim haddime değil baba acısı bu biliyorum geçmez anlıyorum seni ama ölenle ölünmez bu hayatı kendine zehir edip durma artık be kızım.  "

güldüm anlıyormuş beni . Dönüp senin beni anladığın falan yok dedim hızlıca sonra da ayağa kalkıp gidecekken 
" Otur lütfen biraz olsun hatrım varsa " diyen adama döndüm boş boş gözlerine baktım oysa iyice yerine yerleşip yanına oturmamı bekledi .

" oturmayacak mısın Umay "

Deyip biraz daha kenara çekildi . Ben de bana açtığı yere oturup aynı onun gibi bağdaş kurup sırtımı ağaca yasladım . Hafif sola dönerek yönümü ona çevirdim .

" telefonun yanında mı "

sorusuna hayır anlamında kafamı salladım . 

" pekala konuşabilirsin ama konuşmamayı tercih edeceksin muhtemelen , benim telefonum hırkanın cebinde çıkar istersen gerçi beni dinlemeni istiyorum şu an ama olur da bir şey demek istersen diye diyorum " derken sağ cebindeki telefonu çıkarıp elime verdi .

Uzun süre konuşmayınca ee dercesine kafamı salladım . Oysa sakalları ile oynamaya devam etti. 

Elimdeki telefonun notlar kısmını açıp , konuşmayacaksan ne diye oturttun beni buraya yazıp gösterdim .

Derin bir nefes verip konuşmaya başladı .

" Nerden nasıl başlamalıyım bilmiyorum evlilik benim fikrimdi Umay biliyorsun hatta anneni zorla ikna ettim "

Yine aynı masal anlatılacaktı . Ayağa kalkmaya yeltendiğim an kolumdan tutup geri çekiştirdi
" hiç belertme bana gözlerini Umay.  Bu gece beni dinleyeceksin otur oturduğun yerde "

GÖÇMEN KUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin