BÖLÜM 4

28 16 6
                                    

Yağmur asla dinmek bilmiyor , Suna teyze ise ağlamaklı bir şekilde telefonun başında bekliyordu . Az önce Uraz abi bir şeyleri yok sadece babamın kolunda ufak bir kırık var doktor çıkarıyor zaten bir iki saate geliriz merak etme deyince toparlanmıştı .

Küçük oğlu ve eşi ufak bir kaza atlatmış . Şükür ki bir şeyleri yokmuş .

" Ah be kızım saat de geçiyor iyim ben taksi çağırayım sana istersen "

Gerek yok gelsinler öyle giderim zaten Kenan abiye haber verdim . Çok da umursamazlar .

Okudukları ile yüzü yine düşünce gülerek sarıldım ona o da karşılık verirken icerden çaydanlığın altı tasinca mutfağa koşup altını kıstım .

AÜ geldiler diye bağıran Songül teyzenin yanına gittim . Eline iki tane şemsiye aldı
"kapının arkasında bir tane daha var kızım onu da alıp gel sana zahmet "
Kafamı sallayıp çoktan kapıdan dışarı çıkan Suna teyzeye yetişmeye çalıştım inatla yağmur durmak yerine daha da şiddetleniyordu şemsiyenin birini küçük oğluna vermiş biri ile de eşi ile geri dönüyordu . Ben de hızla Uraz abinin yanına gidip şemsiyenin altına aldım onu .

İçeri girince onlar kendi aralarında konuşurken ben de bardakları çay doldurup oturdukları masaya ilerledim . Suna teyze yine ağlıyor ve söyleniyordu . Çayları verdikten sonra kenara tepsiyi bırakıp çıkmak için çantamı aldım yağmur da dinmiş sayılırdı . Geçmiş olsun dedim Uraz abiye bakarak söylemesi için her şey için teşekur edip çıkacakken Suna teyze

Bekle bekle yanlız olmaz Uraz ya da Giray kalkın götürün biriniz .

Yok gerek yok desem de boşuna idi . Giray eşlik etmişti eve kadar bana teşekkür ederim dedim ona ama anladı mı anlamadı mi bilemiyorum .

Bizim bir üst sınıftaymış Giray da okulun futbol takım kaptanıydı . Nerden anımsıyorum diye düşünürken o söylemişti . Kaptanım diye kızların dilinden düşürmediği kaptan . Aslında haklılardı . 1.78 ya da 80 boyu saçları yüzüne yakışan burnu dolgun dudakları ile gayet hoş bir çocuktu .

Eve girdiğimde saat 11 e geliyordu ama salonda oturan Kenan abi dışında kimse yoktu yanına geçip oturdum . Uzunca bir süre iyi olup olmadığımı sorguladı . Sonra okula devam edeceksin değil mi diye sordu .

Kafamı salladım .

Annen yok konuşabilirsin Umay.

Boğazımı temizleyip nere gitti dedim .

" bilmiyorum eski eve geçti biraz kafasını dinleyecekmiş "

Güldüm ben başa çıkarken bunca şeyle ona ne oluyor dedim .

" ben hallettim her şeyi çocukların sana şaka yapmaya çalıştığını bilmeyen birinin de ciddiye alıp paylaştığını soyliycez . Müdür bey sağ olsun o da çok ilgili . Yarın gitmeyebilirsin ama sonra o okula gidilecek küçük hanım .

Açılan kapı ile konuşacakken kelimeler boğazıma takılıverdi . İçeri giren anneme anlamsız gözlerle baktık ikimizde . Anlamış olacak ki anahtarı almamışım . Deyip odasına ilerledi ben de yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim yatmak için hazırlandım . Bu gün yeteri kadar ağlamış ve yorulmuştum .

Saatin geç olduğunu fark edince yatağıma girip uyumaya çalıştım yarın okul vardı sonuçta ne kadar canımı yakacak olsalar da artık sadece benim canım yanmayacak ya da sadece ben üzülmeyecektim .

Saat yediye geliyordu az uyumama rağmen uykumu almıştım .

Üzerimi değiştirip aşağı mutfağa indim canım patates kızartması çekmişti . Galiba önce kendim için bir şeyler yapacaktım . Sabahtan beri düşünüyordum kafamda bir sürü şey dolanmıştı ama en mantıklı olan buydu . O sesimden mahrum kalacak o kızından mahrum kalacak ama kızı ise ona rağmen mutlu olacaktı .

GÖÇMEN KUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin