BÖLÜM 3

33 20 61
                                    

Bir yerde okumuştum " Bir insanın mutlu olması için ihtiyacı olan tek şey ; Sevdiği insanın ilgisinden başka bir şey değildi . Önceleri hep annem biraz ilgi gösterse bütün yaralarımız iyileşek sanırdım .

Evet belki yarım belki eksik kalacaktık ama en azından yara ile barışık yaşarız diye düşünmeden edemezdim .

Ben aslında itiraf etmek gerekirse uzun zamandır annemin bana olan ilgisini özlemiş özlüyordum , hala biraz ilgi gösterse toparlanacağım sanıyordum .

Belki de o çok sevdiğim ilgi dolu mutlu aile tablosunu özlüyorum bilemiyorum . Kaybedince bocalamışımdır . Belki o yüzden önce babama yüklemisimdir bütün suçu .

Aslında babamın ölümünü kabulleneli çok oldu . Canım ne kadar yansa da kabullendim . Çok küçük yaşta bir anda büyüdüm . Yanlız başıma büyüdüm . Büyürken minicik kalbime de bir sürü yük yükledim .

Hissettiğim şeyleri söylemek için cümleler kuramadım , kurmaya çalışsamda dinleyecek birini bulamadım . Dinlenmedikçe sustum bazı şeyleri ne tarif edebilirsin ne de yüreğinden geçenleri dile getirebilirsin benim anneme de niye sustuğumu asla anlatamazsın anlatsan da anlamaz .

Ben bu gün ilk kez fark ettim ki ne yaparsa yapsın , ne yaparsam yapayım anneme olan öfkem geçmiyecekti . Benden sakındığı ilgiyi verse de geçmiyordu . Hoş onu da içinden gelerek yapmamış ya .

Sonuçta her şey zamanında yapılmalıydı . Zamanında yapılmayan her şey anlamını kaybederdi ve ben zamansız gelen şeylere tepki gösterdiğim için şımarık oluyordum .

Kenan abi ile olan konuşmamızdan kısa bir süre sonra okula başlamıştım . Bu üç aylık sürede annemdeki ilgiyi anlatamam . O kadar iğreti duruyordu ki . Her şeyim ile ilgilenmeye çalışıyor "yeter ben bunla mı uğraşacağım konuşmazsa konuşmasın " dediği beni zorla tekrardan hastaneye psikiyatristlere götürüyordu .

Okulda uğradığım bütün zorbalıklara benden daha çok önem verip benden daha çok dertleniyordu . Tıpkı bir anne gibi ta ki bu güne kadar .
●●●

Bu gün de yine her zamanki gibi erkenden okula yürüyerek gitmiştim . Ben bizim kattaki sınıfa girdiğimde Baturay'ı görünce hem şaşırmış hem de afallamıştım . Asla erken gelmez hatta ilk iki derse yetişemezdi bile bana bulaşmamasını dileyerek en arka sıraya doğru ilerleyip oturdum kulaklığımı takıp camdan bahçeden içeri yeni yeni girenleri inceliyordum . Kulağımdaki müzik sesini biraz daha açtığım sırada sertçe biri beni Omzumdan sarstı .

"Sadece dilini değil kulaklarını da kaybettin galiba " deyip böğürmeye başlayınca yandaşları da gülmeye başladı . Bu gün de her zamanki gibi kötü kalpleri ile eğleniyorlardı . Ne var dercesine diye kafamı salladım .
Müdür bey bahçede seni çağırıyormuş diyen Baturayı umursamadan kulaklığımı geri takmıştım ki kapıdan boynunda nöbetçi yazan kartlık olan bir çocuk müdür seni çağırıyor diye bağırması daha doğrusu bögürmesi ile yerimden kalktım kollarımın arasındaki çantamı sıranın altına sıkıştırıp peşinden çıktım sınıftan .

Spor salonu , etkinlik salonu bir sürü yere peşinde dolandırdı beni ama asla müdür yoktu . O kadar yürüttükten sonra dönüp " odasındadır benim defter dağıtmam gerek " deyip koşarak uzaklaştı benden .

Anlamsız gözlerle peşinden bakarken oflayarak müdür beyin odasına geçtim .

Kapıyı çalıp içeri girdim . İçeride üç beş kişi vardı . Bir şey mi var Umay kızım diyen müdür beye beni çağırmışsınız dedim hızla . Müdür bey hüzünlü gözlerle bana bakıp kağıt kalem alıp gelirken yok bir şey manasında ellerimi sallayıp özür dilemek amaçlı başımı öne eğip biraz bekleyip çıktım .

GÖÇMEN KUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin