Selam selam selam!
Yorum yorum yorum!!!
"Seungminimm! Bunları nereye koyim?"
"Ver bebeğim ben alırım."
Diyerek sevgilisinin elindeki kutuyu aldı.
"Ağır olanları almamanı söylemiştim."
"Ama niye ya"
"Düşürüyosun çünkü balım hayır sonunda eşyan kalmıycak."
"Sakarmıyım ben?"
"Oda sorumu? Baya sakarsın."
Jisungun kenardan müdahilesiyle Seungmin ters ters çocuğa bakmaya başladı. Chansa kaşlarını çatmıştı.
"Chan! Yaklaşma şuna dedim elli kere. Isıra bilir bak saldırırsa kurtulamazsın."
Minho Jisunga bakarak konuşmuş ardından Chanı elinden tutup aşağı kamyonun yanına sürüklemişti.
Chanın evi bir kaç tanıdık sayesinde beklenilenden çabuk satılmıştı ve bu sayede de Chan hem sevgilisinin yanına rahatca taşına bilmiş hemde kurs için para sorunu yok olmuştu. Henüz için resim atölyesi için uygun bir yer bulamasalarda rahatlardı.
Şimdiyse ilk defa iki tarafın arkadaşları yüz yüze görüşüerek birlikte Chanın taşınmasına yardım ediyolardı. Her ne kadar hayallerindeki ev 1+1 olsada sonradan bunun ikisi için hiçde uygun olmadığını fark ettiler. Aslında birlikte kala bilirlerdiki zaten aynı odada kalıcaklardı fakat Chana hala resim çize bilmesi için güzel ve geniş bir alan gerekiyordu aynı zamanda da seungmin Chan etrafdayken ders çalışamıyıcağını biliyordu. Bu yüzden ikili Seungminin 1+2 evindeki odalardan birini ikisi için çalışma odası yapmaya karar verdi. Chanın evinin aksine Seungminin evi oldukca genişti o yüzden alan bakımından sorun yaşıyıcaklarını düşünmüyolardı. Aksi takdirde ikiside evi satıp daha büyük bir ev ala bilirdi zaten fakat istememişlerdi işte.
"Onlara ne zaman söyliycez?"
"Bilmiyorum. Birazdan mola veririz o zaman söyliyelim mi?"
"Olur."
"Ay jeongin ben çok gerildim. Nası tepki vericekler acaba."
Omuz silkti jeongin ve elindeki bibloyu kitaplığın bölmelerinden birine koydu.
İkilinin sevgili olduğunu kendikeri dışında kimse bilmiyordu zaten daha ikinci günleriydi bu sevgili olarak.
"Changbin!"
"Efendim!"
Sanki aralarında bir kaç oda varmış gibi bir birlerine seslenen fakat aslında aynı odada olan ikiliye göz devirdi Jisung.
"Hadi gel gidip yiycek bir şeyler alalım bu malın evinde gıda diye bir şey yok"
"Bir kaç gündür Chanla kalıyordum o yüzden."
Hyunjinde Seungmine göz devirmiş ve Changbinin koluna girip koluna sarılmıştı.
"Ben senin kaslarını yesem,hm?"
Hyunjinin söylediği şeyle Changbin elinde olmadan kızardı. Böyle diyince aklına pek masum şeylerin geldiği söylenemezdi.
"Hayır. Hadi gidelim."
"Tamam kocacım."
"Lütfen sevişip öyle gelin"
İkili odadan çıkarken Jisungun bağırarak söylediği şeyle Hyunjin yerinde durmuş ve hemen arkasını dönüp arkadaşına bakmıştı. Changbinse ciddi anlamda kızarmaya başlamışdı. Böyle imalar onu heyecanlandırıyor ve heyecandan midesinin hafif kasılmasına neden oluyordu.
"Canım biz onu evde yalnızken yapıyoruz. Mahremiyet diye bir şey var sonuçta."
Jisungun dil çıkarıp işine geri dönmesiyle ikilide onu umursamayarak evden çıkıp yola koyulmuştu.
Yolda ikiside konuşmamış ve bu durum marketdede devam etmişti. Sessizce kendilerine söylenen yemekleri almış ve kasada kısa bi kim ödeyecek sohbetinden sonra çıkmışlardı. Dönüş yolunda ikiside hala konuşmazken Hyunjin derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı nihayet.
"Onu uyarıcağım."
Changbin dikkatle izlediği yoldan gözlerini çekti ve Hyunjine baktı.
"Hm? Kimi?"
"Jisungu, böyle şakalar yapmayı bırakmalı rahatsız oluryorsun."
"Hayır olmuyorum."
"O zaman neden her defasında utanıyorsun?"
Kafasını salladı sağa sola Changbin.
"İnsanlar hoşlarına giden bir şeyede utana bilirler."
Gözlerini büyüttü Hyunjin.
"Yani bu hoşunamı gidiyor?"
"İkimizde açık açık bir birimize yürürken Jisunga kızman saçma olur."
Dedi Changbin Hyunjinin sorusunu görmezden gelerek. Artık bıkmıştı, o elinden geldiği kadar kendi çapında belli ediyordu aslında ama Hyunjin bir şekilde anlamamakta ısrarcı gibiydi. Oda salmaya karar vermişti. Artık kartları olabilicek en açık şekilde oynayacaktı.
"Söylesene, hoşlandığın bir varmı?"
Hyunjin olayla tamamen alakasız bir şekilde aniden gelen soruyla duraksadı. İşin garip yani kendiside uzun bir süredir bu sorunun cevabını düşünüyordu. Yanındaki Changbine kaydı gözleri tatlı bir şekilde kendisinden gelecek cevabı bekliyordi.
"Aslında... Uzun bir süredir aklımı karıştıran biri var. Tek sorun hisslerimi tam çözememem, onu bir arkadaş olarakmı bu kadar seviyorum yoksa cidden de hoşlanıyormuyum diye sürekli düşünmeden edemiyorum."
Hyunjinin gözlerini kendisinden ayırmadığının farkındaydı tabiki Changbin. Aslında bu aptal oğlanın kendisinden etkilendiğininde en başından beri pek ala farkındaydı fakat o Hyunjinin kendisinin duygularını anlamasını istiyordu ve anlaşılan karşısındaki oğlanın ciddende kafasında bir yer edinmişti. Onun için önemli olan kalbinde de yer edine bilmekti.
"Bahs ettiğin kişi... O ben miyim?"
Hyunjinin bakışları titredi bir an ve öylece yerinde durdu Changbinde tam önünde durup ona yaklaştı.
"Evet dersem ne yapıcaksın?"
Hyunjinin yarım ağız sırıtarak sorduğu soruyla Changbinde kendisine daha çok yaklaştı ve aynı şekilde sırıttı.
"Seni öpeceğim."
Changbinin kendinden gayet emin ve iddialı bir şekilde söylediği şeyler karşısındakı oğlanıda cesaretlendiriyordu. Gülümsemesini büyüttü Hyunjin ve Changbinin elinden tutarak ikisini iki binanın arasına çekti. Burda onları kimse göremezdi.
Changbinin sırtını duvara yaslamış kendiside üzerine eğilerek boylarını eşitlemişti. Nefesini vererek gözlerini büyütmüş bir şekilde şaşkın şaşkın kendine bakan bedene güldü. O kadar yakındılarki Changbin Hyunjinin nefesini kendi tenini seğirdiğini hiss etdi.
"Evet. Evet o kişi sensin."
Demiş ve Changbine izin vermeden kendisi öpmüştü sevdiği dudakları.
"Seni seviyorum."
Dedi Changbin ayrılarak.
"Bende, bende seni seviyorum."
____________________________
Chan tek başına ficdeki tüm tatlı ihtiyacını karşıladığı için yan karakterleri böyle arsız yapıyorum SMGMDMMGS