Yazım yanlışı ve mantık hataları olabilir anlamadığınız yeri sorabilirsiniz
***
Ebrar Karakurt
Sabah gözlerimi araladığımda yanımdaki Melissayı görünce ilk önce şaşırmış, sonra gece burada uyuduğumu hatırlamıştım.
Dün gece her ne kadar ona kızmış olsamda şu an karşımda mışıl mışıl uyuyor olması yüzümde tebessüm oluşturdu.
Nefes alırken kalkıp inen göğüsleri üzerindeki elleri dikkatimi çekince iç çektim ve onu uyandırmamaya çalışarak yorganı ellerinin altından çekip üzerini kapattım.
Zihnim yine istemediğim şeyler düşünmeye başladığında fazla burda kalmamam gerektiğini anlayarak ayaklandım.
Yoksa iyi şeyler olmayacaktı.
Kendi odama gelince ilaçlarımı içerek rutin işleri halledip dolaptan kendime kıyafet çıkartmaya başladım.
Yatağa attığım telefon çalmaya başladığında, askıdan çıkarttığım gömlek ile birlikte gelerek telefonu oradan aldım.
Ekranda Semih yazısını görünce azar işitmeye hazır bir şekilde açıp hoparlöre vererek telefonu tekrar yatağa fırlattım.
"Evet Ebrar seni dinliyorum, ne oluyor ne bu rezalet?"
Sert çıkan sesinden gerçekten kızdığı anlaşılıyordu, ama pekte umurumda değildi açıkçası.
Gayet sakin bir ses tonuyla cevap verdim.
"Nolmuş?"
"Dünki saçmalık hakkında açıklama bekliyorum?"
"Bir açıklamam yok"
"Kendine gel Ebrar, yerini bil. Sen sadece bir korumasın ve kafana göre kararlar veremezsin, hemde bana sormadan!"
Dolaptan aldığım pantolonu üzerime geçirirken Semih'in boş konuşmalarını dinliyor daha doğrusu dinlemiyordum.
Sesimi çıkartmadığımda Semih susmak yerine sesini yükseltmeye devam etti
"Kaç saat oldu dışarıdaydınız birde resmen bahçe duvarından atlayıp kaçmışsınız"
"Gittiğiniz yerde ne yaptınız bilmiyorum ama bir şey olsaydı işte o zaman senin içinde kötü olurdu"
Şimdi söyleyeceğim şeyler ona çılgınca gelebilirdi...
"Ebrar!"
"Dinliyor musun sen beni?!"
Gömleği üzerime giyeceğim sırada kapı sesi ile arkamı döndüğümde, Melissa ile göz göze gelmiştik.
Saniyelik bakmanın ardından hızla gözlerini kapamasıyla komikliğine gülümseyerek gömleğimi üzerime giydim.
Tam o sırada hoparlördeki telefondan yeniden Semih'in sesi yükseldi.
"Ebrar!"
"Ne oluyor ya?"
Melissa yeni uyanmış olmanın verdiği etkiyle mayışmış şekilde konuştuğunda tek gözünü ovuşturuyordu.
Kısacık saçlarının dağılmasına güldüğümde yanıma yaklaştı.
"Sanada günaydın Semih" diyerek telefonu aldı.
"Seninle sonra görüşeceğiz ikinizinde verecek hesabı var"
"Off hadi ama sabah sabah bunu söylemek için mi aradın gerçekten"