8

167 7 0
                                    

Mevsim Sancak

Yemeklerimizi bitirdikten sonra Batıkan top getirmişti, erkekler futbol oynarken Deren Hanım, ben ve annem kışa uygun kıyafetler bakıyorduk.

Mutluymuş gibiydiler, onların bu kadar birbirlerine uzak durmaların sebebini anlamasam da bu aileyi ne kadar sürede alışacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.

"Kış sezonu için beyaz tonlar hakim olabileceğini söylemişti Turgut, o yüzden beyaz almak daha mantıklı olur." Dedi annem.

"Daha erken değil mi kış için?" diye sordu Deren Hanım.

"Erken olması daha iyi, ilk biz giymiş olacağız ve modayı biz tasarlamış olacağımızın göstermiş olacağız." Dediğinde annem Deren Hanım bir şey demedi.

Masaya çarpan topla birlikte irkildim ve bakışlarım erkeklere kaydı. "Pardon, hanımlar; sizin bu özel sohbetinizi böldük." Dedi Emre gülerek.

"Topunuzu kesmemi istemiyorsanız al topu hemen." Dedi Özgür Bey bir anda.

O erkeklerle top oynamak yerine biraz daha uzak bir masa oturmuş iş konuşuyordu telefondan anladığım kadarıyla. "Tamam baba." Diyerek topu hemen aldı Emre.

Ailede sözü geçen Özgür Bey'di büyük ihtimalle, anlaşılması zor bir durum değildi ama yine de bu durum karşısında hayretler içerisinde izlemiştim çünkü genellikle ailemizde annemin sözü geçerdi ve daha baskın bir karakterde kişi olduğundan dolayı daha çok annemin ne tepki vereceği benim daha önemli olmuştu.

Annem odak noktamın erkeklere kaydığını fark edince beni dürtüp kıyafetlere bakmam için işaret etti. "Bu elbise güzel olabilir." Diyerek elbiseyi göstererek dikkatimi daha da kendisine çekti.

Beyaz askılı tulum olmasına rağmen göğüs dekoltesi çok belliydi ve bundan dolayı hoşuma gitmişti. "Bunu beğendim." Dedim ve bunu dememle birlikte annem sepete ekledi.

Biraz daha kıyafetlere baktıktan sonra atıştırmak için erkekler yanımıza geldi. "Mevsim'cim, biraz yürüyüş yapalım mı?" diye sordu Selim bir anda. 

Kaşlarım çatmıştı çoktan, Selim'in bunu teklif etmesinden ötürü garipsemiştim fakat reddetmek yerine bunu kabul ettim; oturduğum yerden kalkıp Selim'in yanına yürüdüm.

Biraz onlardan uzaklaştıktan sonra Selim'in sesini duymamla birlikte bakışlarım ona çevrildi. "Anlaşabilmişsin bizimkilerle." Dediğinde başımla onayladım.

"Biraz da olsa alışabildim, düne göre bir tık daha normalim; stresli bir gündü benim için, her açıdan."

"Sevindim daha iyi olmana ama yine de bu durum senin için kötü bir şey, bizimkiler sana düşkün olacağını düşünüyorum ama benim için önemli olan kardeşlerimin sana alışabilecek mi?" diye sordu bir anda.

"Onların alışabilmesi için herhangi bir şey yapamam ben Selim, birbirimizi bu zamana kadar görmedik ya da tanımadık haliyle bundan sonra alışmaları için bir efor sarf edemem; zaten bir ay sonra gideceğim." Dediğimde Selim durdu.

Onun durmasıyla birlikte ben de durdum. "Kararlısın gitmeye." Dedi.

"Neden gitmemek için bir sebep yok, kardeşlerin için de benim için de en iyisi bu; anlaşabilecek bir noktamız bile yok. Baban bu teklifi sundu ve ben de bunu kabul ettim." Dediğimde bir şey demedi ve ağaçların arasında kaybolmaya başladık.

"Ya bu bir ayın sonunda alışırsan ve gitmek istemezsen, ne yapacaksın?" diye sordu.

"O gün düşünürüm ama yine de bu durum beni ilgilendirecek, o yüzden sizi ilgilendirmiyor." diyerek belirttim.

Mevsim RüzgarlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin