Zaman: Modern AU
•--------------------------------•
Asya Hun: Erkek/pasif (tek seferlik)
Han: Erkek/aktif
Yanlış yollarla doğru şekilde bir araya gelmiş ikili, uzun evliliklerinin kaçıncı yılı olduğunu bile hatırlayamadıkları bir yılın ocak ayının soğuk bir gecesinde baş başa yataklarının karşısındaki televizyonu seyrediyordu sessizce. Arada dışarıda esen rüzgârdan evin camlarını tıklatan ağaç dalları ve televizyon sesi görmezden gelinirse ev tamamen sessizdi.
Han bir kolunu eşinin omzuna atmış, üzerlerindeki yorganı ikisinin de belini örtecek şekilde çekmişti. Kuyruğunu onun kuyruğuna dolamış ve onu da kendine yaslamıştı.
Asya Hun da memnundu halinden. Sonuçta "ufak eğlencelerini" yeni bitirmiş dinleniyorlardı başbaşa. Neden şikayet etsindi ki? Başını Han'ın omzuna yaslayıp ona çevirdi bedenini. Tenleri birbirine temas ederken kollarını onun bedenine dolayıp kuyruğunu da iyice doladı onun kuyruğuna.
"Sonraki sefer üstteyim, haberin ola."
Han bakışlarını ona çevirip hafifçe güldü;
"Nasıl istersen."
Hun bakışlarını televizyondan ayırmadan devam etti.
"Saat kaç?"
Han da tekrar önüne çevirdi bakışlarını.
"Bilmiyorum.. Ama tahmin ettiğinden daha uzun sürdüğüne eminim."
Yatağın yanındaki komidinin üzerinde duran kumandaya uzanıp televizyonun sesini kıstıktan sonra eşine doğru döndü ve kolları arasına aldı onu. O kadar uzun süredir birlikteydiler ki artık karşıdaki birşey demeden ne yapmaları gerektiğini anlıyorlardı bakışlarından. Uzun süre dediysek 50-60 yıl gibi bir süre değil kastettiğim. 2000 yıldan uzun bir zaman dilimini hayat arkadaşı olarak geçirmişlerdi birbirlerine.
Ancak ne kadar vakit geçerse geçsin bir söz vermişlerdi bizim dünyamızdaki son günlerinde. Ebediyete kadar seveceklerdi birbirlerini.
Han kolları arasına aldığı eşinin saçlarına bir buse kondurup omzunu okşadı nazikçe.
"Artık seni eğlendirebiliyor muyum emin değilim.."
Asya Hun kaşlarını çatıp yüzünü elleri arasına aldı Han'ın;
"Nasıl söz o? Gene kendi alemine daldın gittin galiba."
Han istifini bozmadan devam etti;
"Dürüst ol, benden sıkılmaya başladın. Asırlardır her şeyini paylaştığı birinden nasıl sıkılmaz ki bir insan? Elbet bir gün bıkacaksın benden."
Geçirdikleri eğlenceli birkaç saatin arkasından Han'ın böyle konuşması sinirini bozmuştu. Nerden aklına gelmişti ki bu gelip de romantik anlarının ortasında suratına çarpıveriyordu bu cümleleri? Onun yanaklarını biraz acıtacak şekilde mıncırdı ve cevapladı;
"Senden sıkılmadım Han.. Sadece alıştım sana. Varlığına, sesine.. her şeyine. En önemlisi de yanımda olmana... Sen olmazsan kimin koynunda yatacağım? Kocaman evde bir başıma kalacağım. Hem ürkerim ben öyle tek kalınca (hayır ürkmez). Yalnız bırakamazsın. Gelip de ottan boktan konuşma bana bu saatte, bozma asabımı."
Bu cümle üzerine ister istemez kıkırdadı Han.
"O kadar ürkek değilsin sen. Kandırma beni bu saf ayaklarına yatarak. Bilmiyor muyum ben senin elinde kaç düşmanının cesedinin çürüdüğünü?"
Hun gülümsedi ve yanaşıp dudaklarına baldan tatlı bir öpücük bıraktı Han'ın.
"Onlardan biri olmamak için benimle kal." Güldü ve devam etti; "Ben senden sıkılmam. İstersen bir 20 asır daha yaşayalım. Kimseler soğutamaz beni senden. Huyunu suyunu bilirim. Neyi nasıl yapacağını, ne sebeple yaptığını bilirim."
Gözlerinde bir şefkat belirmişti Asya Hun'un. Anlıyordu eşinin endişesini ama gereksizdi.
"Seni bırakmam. Bilirim yalnızlıktan korktuğunu, benden başka ailem diyecek kimsen olmadığını. Güvenin tamsa bana bilirsin, ben sözümü tutarım. Sevdiğim için herşeyi göze alırım."
Han sessizce onun konuşmasını dinledikten sonra garip hissetti kendini. Mutluluk yayılmıştı bedenine. Asya Hun'a sıcacık bir gülümseme sunup sıkıca sarıldı ve kokusunu çekti içine.
"İyiki çıkmışsın karşıma.." dediği sırada gözlerinin nemlendiğini fark etti Han. Geri çekilince elinin tersiyle gözlerini silip ağırlaşmaya başlamış göz kapaklarını kırpıştırarak eşine gülümsemeye devam etti;
Ufak bir esneyip tekrar kendisine sokularak gözlerini kapatan Asya Hun'un saçlarına gömdü yüzünü. Yanıbaşında sevdiceğinin sıcaklığını hissederek kapadı gözlerini tatlı uykuya.
______________________________________
İlham gelmiyor...
Çok boş bi bölüm oldu bana kalırsa. Kurguyu henüz tam oturtamadım kafamda.
Bu çift hakkındaki görüşlerinizi şöyle yorumlara alayım ->>
YOU ARE READING
Old CH One-Shots
Teen FictionKısa hikaye kesitleri şeklinde yazıp çoğunlukla eski ülkeleri konu alacağım. İyi okumalar ♡