Eveet ikinci bölümümüzle geldiimm.
Zaten çok okuyan yok ancak okuyanlarda beğenip yorum yapabilir mii?
Neys canlarım bir kaç bölüm daha geçmişten devam edeceğiz sonrasındaysa yavaş yavaş geçiş bölümlerimiz başlayacak.
Karakterler ne zaman gelir bilmiyorum ancak bir ara gelir jajsnjsbk
Bu arada instagram hesabımdan da takip ederseniz sevinirim hesabımda gelecek bölümlerden kesitler paylaşıyorum. İg;Willis_vvs
Eveet bölümümüze geçebilirizz😻
***
Yazar anlatıcı
-------------------------
Geçmiş zaman1 ay sonra Silopi;
Korku, acı, özlem, keder, hüzün... Bu gibi bir çok duygu barındırıyordu içinde Asena timi. Bekliyorlardı. Gelecek bir güzel haberi, bir ipucunu. 1 ay geçmişti o facianın üstünden. Ne kendilerine gelebilmişlerdi ne de komutanlarını, en önemlisi canlarından bir parçayı bulabilmişlerdi.
Ölüm, bir çok şey ifade ediyordu onlar için. Ama ilk kez bu kadar korkuyorlardı. Geçiyordu ölüm karşılarına, kahkaha atıyordu bir arşı inletecek kadar. O kahkaha attıkça yükseliyordu haykırışları, bir arşı titretecek kadar. Ölüyorlardı sanki Nisa öldükçe, diriliyorlardı sanki Nisa direndikçe...İlk kez korkuyorlardı. Normalde ölüme koşacak insanlar ölümden korkuyordu. Çünkü biliyorlardı ölümün kendilerinden ne alacaklarını. İstemiyorlardı Nisa'nın ölmesini, ama Nisa ölmüştü zaten ruhen. Kaybetmişti benliğini, kaybetmişti geleceğini, kaybetmişti çocukluğunu...Bu hayat bir Nisa'nın yüzüne gülmemişti, biliyordu hepsi, Nisa'nın içindeki yangını, içindeki karanlığı. Ama yine de yaşasın istiyorlardı. Bencillikti belki bu, heleki Nisa bile zamanında ölümü haykırmışken.
Hayat bir çocukluk borçluydu Nisa'ya, bir gelecek, yeni bir hayat... Hepsi biliyordu bunu. Hatta bir kere Nisa, "Eğer yaklaşmışsam ölüme bırakın. Kurtarmayın, çabalamayın.. Ben 6 sene önce öldüm ruhumla, benliğimle.. Şu dünyada tek yaşama amacımdır kardeşlerim, mesleğim. Bekleyeceğim, öleceğim günü, tekrar benliğime kavuşacağım günü. Kurtarmayın, kurtarmak için çabalamayın, ben zaten yüreğimdeki acı yüzünden bin kere ölmüşken, bedenim ölse nolur?" Sessiz bir haykırıştı bu, bir feryat, bir çığlık, bir yangın, en önemlisi de kaybedilmiş bir can... Ölü bir beden, ölü bir bebek. Nisa'nın ölmek istemesine sebep olan bir bebek...
Bu bir ayda ne mi olmuştu:
Harap olmuştu hepsi. Ne eski heybetleri vardı ne de eski Asena timi. İlk kez böyle bir durum yaşıyorlardı. Elbet hepsi de esir düşmüştü ancak hiç biri bu kadar uzun değildi. Bu hepsinden farklıydı. Ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Bu da en acısıydı zaten. Elinin kolunun bağlanması. Gün geçtikçe boğuluyorlardı sanki, omuzlarında hiçbir şey yapamamanın yükü vardı. Taşıyamayacakları kadar büyük bir yük.
Bu süreçte sadece onlar da değildi harap olan. Bütün Türkiye ayaklanmıştı. Herkes didik didik ediyordu her yeri. Hakkari, Diyarbakır, Kars,Van, Şırnak ve daha bir çoğu. Bütün ülke bir kadını arıyordu sadece. Bir çok ekip ülkenin dört bir yanını didik didik ediyor, ancak ne bir ize rastlayabiliyorlardı ne de bir sonuca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Göğün Senfonisi
Science FictionDilruba Alkan, kara hareleriyle korku saçardı. Kuzeninin düğünü için gitti şehirde düğüne olan suikast sonucunda vurulup alıkonulur.Kurtulacağı günü bekliyordu ama bilmediği bir şey daha vardı ki o da ölü bilindiğiydi... Kurtuluşundan ümidini kesmiş...