4. Bölüm: Alıştığını Kaybetmek Nedir Bilir Misin?

120 16 12
                                    


Gazı köklemem ile arabanın uçması bir oldu. Camımı açıp rüzgarın saçlarımı savurmasına izin verdim. Rüzgar yüzümü okşarken bende gaza daha fazla yükleniyordum.

"Sen kimsin ve benim kardeşime ne yaptın?"

Kahkahamın ağzımdan çıkıp tüm arabayı doldurmasına izin verdim. Ben çok değiştim Faruk. İsmi lazım değil bazı kişiler beni çok değiştirdi.

Acı gerçekler şekillendirir hayatımızı. Hiç bilmediğimiz, bir yerlerde ortaya çıkmak için bekleyen sırlar bazen hayatımıza bomba gibi düşer. Yeniden şekillenmemize yardım ederler. İlk evre kabullenme evresidir. Bu gerçek ile öyle bir yüzleşmişizdir ki kabullenmek istemeyiz en başta. O yüzden şekillenmemizin ilk evresidir kabullenmek.

İkinci evre ise karar vermektir. Ne yapıcağımıza nasıl bir yol izleyeceğimize karar vermemizi ister hayat.

Ben bir karar verdim. Her şeyi geride bıraktım. Eski defterleri kapatıp tozlu raflara kaldırdım. Orada çürüyerek gitmeleri umudu ile. Çünkü ben önüme bakıyorum...

"Okula mı gidiyoruz?"

Kafamı çevirip ona baktım. Arabanın arkasından koşarken o kadar terlemiş ki gömleği ıslak vücuduna yapışmıştı. Sayabildiğim kadarı ile dört baklavası vardı. Kardeşim demiyor olsam ben bile asılırdım.

"Nereye gidelim Faruk?"

Tekrar yola döndüm. Biraz daha onun vücuduna bakarsam kaza yapabilirdik.

"Bilmem. Kaç yıl sonra tekrar bir aradayız. Bir yerlerde gidip hasret gidelim. Ne bileyim konuşalım. Coşup eğlenelim."

Bu fikri sevmiştim. Ama öyle hemen atlamak yoktu. Biraz sürünsün.

"Ne yani daha ikinci günden okulu mu kırcaz?"

Yüz ifadesini o kadar çok görmek istiyordum ki. Eskiden okulu kırma fikirleri hep benden çıkardı. Faruk'u buna ikna etmek için kıçımı yırtardım. Şimdi ise durumlar değişmişti.

"Sana ne oldu böyle?"

İşte beklediğim tepki buydu.

"Şaka yapıyorum ya. O zaman ilk bir cafeye gidelim. Şöyle güzelcene bir kahvaltı yapalım. Sonra sahile gider dondurma, kağıt helva filan yeriz. Ne dersin?"

"Sen bana yazıyor musun?"

Sağ elimi vitesden çekip karnına yapıştırdım bir tane. Bunun kötü bir fikir olduğunu sonradan fark etmiştim. Çünkü elim çok fena ağrımıştı. Baklavaları gerçekten çok sağlamdı. Kimin kardeşi ne de olsa.

"Bunu da sırf baklavalarımı ellemek için yaptın demi?"

"Hee hatta yiyecem o baklavaları"

"Yalayanı olmuştu"

"Tamam sus. Senin fantezilerini dinlemek istemiyorum"

Şapşal ya. Ben ona ne diyorum o bana ne anlatıyor. Özlemişim. Eski arkadaşlıklar gibisi yok. Onlarla birlikte olmak ayrı bir tat veriyor insana.

---------------------------

Ben buraları daha tam bilmediğim için gideceğimiz Cafe'yi Faruk seçmişti. Faruğun babası ÖmerBey ithalat ihracat işindeydi. İş dünyasında saygın bir konumları vardı. Annesi Didem Hanım ise iş dünyasından bir hanım değil. İçinde ki hırs sayesinde buralara gelmiş.

"Anlat bakalım Amerika nasıldı?"

Gözlerimi kahvaltı tabağımdan kaldırıp ona baktım. Oha hayvan. Bitirmiş bile tabağını ben daha yarısını bile bitirememiştim. O bizim evde de yemişti birde. Ne kadar zayıflarsa zayıflasın o hala "Aç Faruk"du.

Aşk YalnızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin