Normalde bölüm atmayacaktım çünkü sınavlara çok yogunlastim ama bu kitabın tutmasını coook istiyorum... uzun bir bölüm lutfens yorum yapin
İyi okumlar🥂
MINO
"Geçmişin masumlar için her zaman bir hediyesi vardır. Hainler ise her zaman o geçmişten bir yara alacaktır."
🥂
Bir süre sonra askerler gelip palyaçoyu bağlamıştı. Lee oturduğu yerden palyaçoya baktı. "Üstündeki silahları masaya koy." Emreden sesi karşısında Han sırıttı.
"Hiçbir şey yok ki." alayla ona bakıp mırıldanmıştı. Lee onu baştan aşağı süzerken gözleri bacaklarında durmuştu. İç kısımlarına oturduğu yerden daha dikkatli baktı.
Haklıydı, palyaço bacağına bir bıçak sokuşturmuştu. "Böyle bakarsanız utanırım ama komutan..." sırıtıp komutana doğru bir adım attı. Ayak bileğindeki kelepçeler odada gezinebileceği kadar uzundu. Komutan Lee göz devirip çenesiyle bacağını işaret etti.
"Bacağındaki bıçağı çıkar Han."
Palyaço onu takmadan kıkırdadı ve daha fazla yaklaştı. "Bacağımı görmek için bahanelerin arkasına saklanmanıza gerek yok komutan." Sırıtarak kalçasını masaya yasladı.
Böylece kıyafetindeki kan izleri masaya bulaşmış oldu.
"Kalk!" Lee Know sinirle onu kaldırdıktan sonra bezi ile orayı sildi. "Aptal çocuk! Hiçbir yere dokunma ve şu siktiğimin bıçağını çıkarıp masaya bırak."
"Gel sen çıkar." Han alaycılığından hiç taviz vermeden sırıtarak Lee'ye doğru eğildi.
Lee ise hemen kendisini geri çekip göz devirdi. "Senin gibi bir ibneye elimi süreceğimi mi sanıyorsun?" derken sırıtarak başını sağa sola salladı. Ardından ciddileşip eline kalemini alarak önündeki dosyalara döndü.
"Çıkar ya da ben başkasına çıkarttırayım."
"Çıkarttır. Kime yaptıracaksın? Gay askerlerine mi?" Han sırıtarak Felix'in başına gelen olaya gönderme yapmıştı. Homofobik komutanın gay askerleri.
Lee önündeki dosyayı sinirle kapatıp ayağa kalktı. Şiddetli kalkışından dolayı tekerlekli sandalye duvara sertçe çarpmıştı. Sert adımları palyaçoya giderken o yarım ağzım gülüyordu. "Ah, sinirlendin mi sen? Agucuk bugucuk!"
Tam karşısına geçtiğinde siyah eldivenli iki parmağını bıçağın üstüne koydu. Bu şekilde palyaçonun baldırlarındaydı eli. Gözlerini ondan ayırmadan net bir ses ile konuştu.
"Eğer bir daha askerlerime laf atarsan..."
İki parmağını bıçağa bastırarak bıçağın ucunun derisine saplanmasına izin verdi. Han dişlerini sıkarak alayla ona baktı. Canı yanıyordu ama komutanla uğraşmaktan keyif alıyordu.
"Sen ölene kadar sana işkence ederim."
Ardından parmaklarını birden pantolonunun içine sokup bıçağı çıkardı. Bunu yaparken gözlerini gözlerinden ayırmamıştı. Bıçağı masasına bırakıp çekmecesinden sargı bezi çıkardı. Ardından ona doğru fırlatıp geri sandalyesine oturdu.
Han pantolonunu çıkarırken Lee oraya değil dosyalarına bakıyordu. "Buradaki kimse hakkında bir sik bilmiyor ve bu beni delirtiyor." Palyaço her zamanki kahkahalarından birini atarak komutana cevap verdi. "Biliyorsun gizemli oynamayı severim. Kartlarım yalnızca sana açık komutan."