☆Gece dörde gelirken ve herkes yataklarında huzurla uyurken ben elimdeki mektupla veranda da oturmuş kabuslarımla boğuşuyordum. Aklımda her saniye beliren sorular ve çıkmazlarla yavaş yavaş dibe batarken derin bir nefes aldım. Sorunlarımdan birinden elimdeki zarfı açıp kurtulabilirdim ama bu ardı arkası kesilmeyen yeni sorunlar denizin de kaybolmama da neden olabilirdi. Hayatımı rayından çıkaran adımları son günlerde kendimden fazla emin olarak atmıştım ve sonucu bana doğru süratle yaklaşan felaket karmaşasıydı.
Üstelik Deniz'in yaptığı kısa çaplı 'sır' showuyla Alaz ile iplerimizin iyice gerildiğini hissediyordum. Sanki Deniz aramıza sızmış sırlarımı okumuştu. Kuruntuydu belki ama beni endişelendirmeye de yetiyordu işte. Deniz'in sevimli yüzünün altında ürkütücü bir yanı vardı. Planlı ve sinsice hareket eden tavırlarını iyi çocuk imajıyla kapatıyordu. Bir yandan da Çağla'ya benziyordu Deniz. Çocukken yaramazlıklarından gözyaşları ve cici kız tavırlarıyla sıyrılırdı Çağla. Paçasını kurtarmak veya istediğini elde etmek için başvurduğu bi yöntemdi. Ama Deniz... Deniz bu konuda aklımı kurcalayan başka bir problemdi.
"Ne yapıyorsun orada kedi yavrusu gibi?"
Alaz'ın uykudan yeni kalktığını belli eden mahmur sesini duyduğumda karanlığa gömülmüş ormanın içine kitlenen bakışlarım yanımda ellerini cebine koymuş beni izleyen bedene kaydı. Parlak saçları birbirine girmiş, tişörtünün yakası yana kaymıştı; gözleri geceye aydınlatacak kadar ışıldıyordu ve dudakları daimi gülüşüyle kalbimi tekletiyordu.
"Uyku tutmadı."
"Uyku mu tutmadı yoksa aklındakiler mi uyutmadı?"
Cevap veremedim sadece omuz silkmekle yetindim. Sorunun cevabını Alaz esasen biliyordu. Yalan söylemek veya kaçınmak ise boşuna bir çabaydı. Alaz zaten anlardı beni; yalan söylesem, sessiz kalsam, ağlasam veya sadece dursam, ona baksam bile anlardı. Bakışlarımdan sezerdi hislerimi, düşüncelerimi, isteklerimi... Görürdü beni. Herkesin göremediğini fark eder, dokunamadığı noktaları itinayla severdi. Alaz ruhumun her bir yanını ezbere bilirdi.
"Sorunlarından kaçmak yerine neden çözmeye çalışmıyorsun, Asi kız?"
Sabahın ilk saatlerine kıyasla sesi oldukça neşeli çıkmıştı. İster istemez ona gülümseyip omuz silkerken bakışlarım yavaşça tekrar ormana kaydı. Elimde ki zarfı tereddütle salladım. Cesaret, uzun zamandır bana uğramayan eski bir dost gibi hayatımdan yok olmuştu. Ben de hayatın akışıyla rüzgarda savrulan uçurtma gibi oradan oraya sürükleniyordum, iplerim de Alaz'ın elinde kontrolsüz çabayla benim inadıma direniyordu o da.
Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Bakışları bedenimde dolanırken, tenimi sabahın soğuğuna karşı yakıp kavurdu, içimi ısıttı masumane bi sevgiyle.
"Sabah...neden gittin Asi?"
Bir kaç saniye önceki eserekli hali gitmiş yerini hüzünlü bir sese bırakmıştı. Beni yine dün ki geceye çekmeye çalışıyordu. Kozalarımızdan çıkıp sadece bir gün için özgür olduğumuz, kendimizi unuttuğumuz geceye. Konuşmaya mecalim olmadığı gibi düşünmekten de itinayla kaçtığım olayları Alaz ile konuşamazdım ki amacım başta onunla yatmak bile değildi.
Telafi etmeye çalıştıkça her şeyi daha çok batırdığım için kendime okkalı bir küfür savurdum içimden. Ne kendimi ne de Alaz'ı kandırmaya hakkım yoktu. Üstelik bunları yaparken en çok yine kendi canımı acıtıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss || Aslaz
Fanfiction"Seni öpmekle meşgul olmak istiyorum Asi. Bunun için dudaklarına ihtiyacım var." Fox'un Yabani adlı dizisinden esinlenerek yazılmıştır. 270324 - ?