Ne zamana kadar?

40 6 1
                                    

  Montunu alarak evden çıktı. Yorulmuştu, çok yorulmuştu. Her gün kavga olması, bir şeylerin kırılması ve suçlu olarak onun görülmesi onu bir hayli yormuştu.
  Hızlı adımlarla sokakta yürüyordu. Boğazın en güzel göründüğü yerde durdu. Gökyüzü mavisi gözleriyle boğazı süzdü. Derin bir ah çekti. Gözleri, her zamankinden çok daha yorgun bakıyordu. Ne kadar da neşeliydi önceler. Ailesi ve arkadaşları yanında olduğu zamanlar.
  Boğazı seyre dalırken omzunda bir el hiss etti. İrkildi. Arkasını döndü. Karşısındaki kıvırcık, sarı saçlı, yeşil gözleri, orta boylu, çocukluk arkadaşı Mert'ti. "N'oldu? Bunca zaman nerdesin?" diye sordu. Tolga, bakışlarını önce Mert'e, daha sonra boğaza çevirdi. Derin bir nefes alarak "Yine aynı, Mert. Çok yoruldum artık. Her gün kavga. Ben o evde artığım gibime geliyor artık." dedi. Mert "Yine mi o Arda?" diye sordu. Tolga bıkmış bi şekilde "Evet, her yeri bana cehennem etti pislik herif." dedi ve ekledi "Kafeye gidelim mi? Oturup rahat konuşuruz." Mert başıyla onayladıktan sonra beraber yakinlardaki kafeye gittiler.
  Haklıydı. O kadar rahat bir hayatı olmamıştı ki Tolga'nın. Küçük yaşta annesi ve babası ayrılmıştı. Mahkemenin verdiği vekaletle annesinde kalıyordu önceler. Hafta sonlarıysa babasında kalıyordu. Daha sonra, annesi Tolga'nın babasıyla kalmasından rahatsız olmaya başladı. İyi bir vekil, ve biraz rüşvetle işi hall etti. Tolga artık babasını görmüyordu. Ama, annesi ve babasından farklı olarak, Tolga çok sevecen bir çocuktu. Daha o zamanlar 6 yaşındaydı. Her çocuk ailesiyle hayatının en tatlı günlerini geçirirken gökyüzü mavisi gözleri her zaman bir umut arayan Tolga'nın daha bu yaşları acılı bir kabus gibi geçmişti. Babasını özlüyordu. Ama bu, annesinin umurunda değil gibiydi. Tolga ne zaman annesine babasını sorsa, bir şey bulur ve geçiştirirdi. Mahkemeden sonra, Tolga'yı da alıp babasından bir hayli uzak bir semte yerleşmişlerdi. Tolga orada okula başlamıştı. Çok arkadaşl yoktu. Sadece Mert, ona her konuda yardımcı oluyordu. Hem derslerinde, hem de her derdini konuşması için ona kol-kanat geriyordu. Tolga'nın annesi, Evvel hanım, orada iş bulmuştu. İş arkadaşı olan Arda beyle orada tanışıp, daha sonra evlenmeye karar vermişlerdi. Arda bey, Tolga'yla pek sıcakkanlı davranmıyor gibiydi. Bir şey kırsa, ve ya yaramazlık yapsa hep onu dövüyordu. Evvel hanımsa bu duruma susmakla yetiniyordu. Bir az zaman sonra, Evvel hanım ve Arda beyin bir kızı oldu. İsmini Elvan koydular. Onun gelmesiyle birlikte Tolga daha çok dışlandı. Ama buna rağmen, o kız kardeşini çok seviyordu. Arda bey ne zaman işte olsa, onunla oyunlar oynar ve onunla ilgileniyordu. Ne zaman ki Elvan bir şey kırsa, Tolga her şeyi üstleniyor ve Arda beyden dayak yiyordu...

GÖKYÜZÜ MAVİSİ GÖZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin