"Anlat bakalım, yine ne yaptı o şerefsiz?"
Mert'in sorusuyla Tolga gökyüzü mavisi gözlerini dışarıdan çekerek Mert'e döndü. Elinde tuttuğu kahve fincanını incelemeye başladı. "Aynı. Son zamanlar eve gitmediğim için yine tüm zehrini saldı üzerime. Yeter be kardeşim. İnsan ne kadar dayanır?" diye isyan etti. Mert onu anlıyordu. Bu, kolay değildi. "Anlıyorum seni. Hiç biri kolay değil. Ama annen, kardeşin yanında. Onlar için güçlü olmalısın." Mert, her zamanki gibi onu teselli etmeye çalışıyordu. Ancak çabalarının nafile olduğunun farkındaydı. Aile yarası geçmezdi. Ama yinede arkadaşına yanında olduğunu bildirmek istiyordu. "Biliyorum, Mert. Ama sabrım da bi'yere kadar. Gideceğim o evden. Barda garsonluk yaparım. Bankada bir kaç biriktirdiğim var. Maaşımı da ekler, yeni ev alırım." Mert arkadaşının gözlerine baktı. Derin bir ah çekerek "Sen bilirsin, kardeşim. Hakkında hayırlısı neyse o olsun." dedi.
Toparlanıp ayrıldılar. Tolga çıkar çıkmaz vekili Berke beyi aradı. Ev işlemlerini anlattı. Ona, burada ama bara yakın bir yerdeki satılık ev ilanlarına bakmasını istedi.
Güneş batmak üzereydi. Tolga eve gidiyordu. Hava çok hoş duruyordu. Gökyüzü turuncu, ardından mor ve siyah renklere bürünüyordu. Eve vardığında üstünde anahtarı olmasına rağmen kapıyı tıklattı. Kapıyı sarı saçları ve kahverengi gözleri olan küçük bir kız açtı. Evet, kapıyı açan kız Elvan'dan başkası değildi. Masum-masum elindeki bebeği sıkıca tutmuş, gözlerini kırpıştırarak Tolga'ya bakıyordu. Tolga'nın onu görünce içi yumuşadı. Yüzüne ona en çok yakışan haliyle bir gülümseme kondurdu. Kollarını açıp eğildi. "Naber güzellik?" Elvan ona yaklaştı ve sarıldılar. Tolga, onu bırakmak istemezcesine sım-sıkı sarıldı. Sanki biri gelip Elvan'ı onun ellerinden koparıp alacakmış gibi.
İç ısıtan karşılamadan sonra Tolga annesine kuru bir selam verip kendi odasına çekildi. Kafasını dağıtmak için biraz sosyal medyada gezindi, ardından müzik dinledi. Odasının penceresinden, ellerini çenesinin altında birleştirip dışarıyı izliyordu. Arkada Yap10 ve Linza'nın "Ero" şarkısı çalıyordu...Atıb getdiyin hələdə dözür,
Sənsiz günlər siqaret və kül.
İlk günü sənə vermişdim gül,
Gedən günlər geri gəlməz.
Gələcək planımız sənlə düyün,
Sənlə mən elə bil buludla gün.
Sənə "səni sevirəm" dediyim gün,
Gedən günlər geri gəlməz...Kapının tıklama sesiyle irkildi. "Girin," komudunu verdikten sonra kapı açıldı. Giren Evvel hanım, Tolga'nın annesiydi. Yüzüne gülümseme kondurup "Yemek hazır," dedi. Tolga şarkıyı kapattı. Başıyla onayladıktan sonra kapı kapandı. Kendini toparlayarak odadan çıktı. Yemek odasına doğru yürüdü. Kapı biraz aralı kalmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ MAVİSİ GÖZLER
Teen FictionHayattaki her şeyden darbe yemiş bir çocuğun verdiği acı dolu savaş..