Soruyu soran kız hocanın gözde öğrencilerinden biriydi. Kızın da hocaya az yalakalık yapmadığı söylenemezdi. Siyah dalgalı saçlarını sıkı atkuyruğu yapmıştı. Hafif çekik ve kömür rengi gözleri insanı öldürecekmiş gibi bakıyordu. Her kes susmuş, pürdikkat hocanın vereceği cevabı bekliyordu. Oluşan sessizlik Tolga'nın sinirlerini bozmaya başlamıştı. Neyse ki hoca bu sessizliği bozmaya karar verdi. Hafif öksürerek boğazını temizledi ve söze başladı. "Bu proje ödevi için 1 ay gibi uzun bir süreniz olacak. Ödev için de özellikle iyi öğrenciler seçmeye çalıştım. Çünkü her şeyin kendim gibi mükemmel olmasını istiyorum." Tolga hocanın son cümlesiyle gözlerini devirdi. Yine başlamıştık. Şimdi kal burada kala bilirsen. Hoca çantasından bir dosya çıkardı ve açtı. İşlerini kışkırtıcı bir yavaşlıkta yapıyordu. Dosyayı masaya koydu ve elindeki çantayı yere bıraktı. Dosyanın kapağını açtı ve söze başladı. "Görevli öğrenciler şunlar: Aslı, Azra, Ipek, Toprak, Merve, Deniz ve..." sustu ve bakışlarını dosyadan kaldırdı. Tolga'ya baktı. Dudağının kenarı yavaşça kıvrıldı. Tolga sanki olayı anlamış gibi içinden küfürler yağdırmağa başladı. "Lideriniz Tolga olacak." dedi. Tolga yüzünü buruşturdu ve içinden şansına bildiği tüm küfürleri yağdırmağa başladı. Gereksiz bir yarışma için hem de sırf bu hocanın itibarı için bunu yapmayacaktı. Grupta Mert bile yoktu. Sınıf arkadaşlarıyla hiç muhattap olmayan biri için bu bir işkenceden farksızdı. "Ben gruba katılmayacağım. Yerime yönete bilecek daha iyi ve planlı birini bulun. Benimbunlar için vaktim yok." Dedi düz bir sesle. Ne yaparsa yapsın bu gruba katılacak değildi. Hoca bunun olacağını biiliyormuş olmalı ki kollarını göğsünde birleştirdi ve arkasına yaslandı. Bunları yaparken bir an olsun gözlerini Tolga'dan ayırmıyordu. "Ben aksini düşünüyorum" dedi keyifli bir sesle. "Bence sen bu işin altından kalka bilecek en iyi adamsın. Yanılmıyorum ha Tolga?" Tolga sabırlarını zorluyordu. Bu despot için bir şeyler yapmayacaktı. Hayır, bu olmayacaktı. Ama işin içinden nasıl çıkacağını da bilmiyordu. Okumağa ihtiyacı vardı. Şimdi olmasa da gelcekte kendine güzel bir hayat sunsun istiyordu. O yüzden hocaya karşı çıkmayacaktı. Ama lider olarak kılını bile kıpırdatacağını düşünmüyordu. Onun emriyle haraket edecek değildi. Hoca Tolga'nın konuşmasına izin bile vermeden "Saydığım öğrenciler ve grup liderleri," dedi üstüne basa basa. "Yarın saat 3de okulda olsunlar. Proje için hepinizi bilgilendireceğim.
Tolga hiç bir şey demeden oradan çıkmıştı. Artık biraz yanlız kalmaya ihtiyacı vardı. Yine balkonunda, sert şarabını yudumlayarak Boğazı seyr ediyordu. Sanki ne zaman onu görse boğaz onun bütün dertlerini anlar ve onu rahatlatırdı. Ne zaman derdi olsa bir yerlerde boğazı seyr ettiğinden her şey açıktı. Mert de onu ne zaman bulamasa, hep boğazın göründüğü yerlere bakardı. Neden mi boğaz? İşte bu sorunun cevabını Mert de bilmiyordu. Ama Tolganın burada bir anısı olduğu belliydi. Belki de sadece hayranlık duyuyordu, bilinmez. Ama Tolgayla boğaz arasında bir bağ olduğu kesindi. O günü sakin bir şekilde geçirdi. Kendisine, sanki küçüklüğünün acısına bir gününü sakin geçirmeyi bilmişti. Kimseyle konuşmayacak, dertleşmeyecekti. Sadece o ve boğaz. Günün yarısını kitap okumakla geçirdi. Artık saat gece 12yi gösteriyordu. Elindeki kitabı sertçe duvara vurdu. Mutsuz sonlardan nefret ederdi. Hele ki aldatılmadan. Hırsını soğutmak için balkona çıktı ve yine onu gördü. Tüm iştihamıyla karşısındaydı. Onu görünce duraksadı. "Neden...?" dedi yalvarır gibi boğaza bakarak. "Bana sunacak daha iyi bir hayatın olamaz mıydı? Her şey daha farklı olamaz mıydı?" dedi. Kendisi mi seçmişti bu hayatı? Hayır. O istemezdi böyle olmasını. Aile sıcaklığı isterdi. Anne şevkati, Baba sevgisi isterdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ MAVİSİ GÖZLER
Teen FictionHayattaki her şeyden darbe yemiş bir çocuğun verdiği acı dolu savaş..