Yüzleşme

11 4 0
                                    


Neden bir baba çocuğunu istemezdi? Bunda çocuğun günahı neydi? O sadece sevilmek, şevkat dolu kollara sarılmayı arzu ederdi...

Önce olduğu yerde kaldı. İçeriden sesler geliyordu. Arda bey gelmiş olmalıydı. Biraz daha ireliye gitti. Kapının aralı kalmış yerinden içeriyi izledi. Her kes mutlu görünüyordu. Elvan, babasının yanında oturmuş, onun yeni oyuncağa bakıp bir şeyler söylüyor, onunla oynuyordu. Arda bey ve Evvel hanım ise Elvan'a bakıp gülüyor, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Tolga, Elvan'ın iyi bir aile ortamında olmasına sevinmeye çalışıyordu. Ama bazı şeyler izin vermiyordu buna. Bazı hissler. Dışlanma hissi. Onsuz daha mutlu görünüyorlardı. Kendini, bu evde bir artık gibi hiss etti. En küçük bahanede atılmayı beklenen küçük bi torba atık gibi. Öylece dolaba koyulmuş bi süs gibi hiss etti. Sadece dışarıdan iyi bir aile tablosu görünüyordu, ancak içi pek öyle değildi. Ne de çok isterdi baba sevgisini, bab şevkateni. Ayrı eve gitmek arzusu güçlendi fakat Elvan'ı bırakıp gitmek istemiyordu. Her kesin aksine o kız kardeşini çok seviyordu. Babaları aynı olmasa bile. Kardeşlik bağı sadece biolojik olarak olmazdı ki. Tolga belki de biolojik olarak kız kardeşi olsa bu kadar sevemezdi. Ama artık en azından Elvan her gün abisinin dözüldüğünü görmeyecekti. Onun körpecik kalbi şiddet saheneleri izleyerek büyüyemezdi.

Kendini toparladı ve kapıdan içeri girdi. "Hayırlı akşamlar." diyerek masanın bir köşesine, Arda beyi karşısına alacak şekilde oturdu. Cevabına bir yanıt gelmese bile artık buna alıştığı için pek tepki vermedi. Sessizce her kes yemeğine döndü. Bitene yakın, sessizliği Tolga bozdu. "Benim bu evden gitmemi ister misiniz?" Sanki her kesin "Zaten bıktık, gitsen iyi olur." Demesini beklercesine baktı bir-bir herkesin gözlerine.

Arda bey o kadar da uzun olmayan kumral saçlı, uzun boylu, kehribar rengi gözleri olan biriydi. Evvel hanımın Tunç beyden, yani Tolga'nın öz babasından olan çocuğu evde artık gibi görüyordu. Evvel hanımın geçmişiyle ilgilenmek istemiyordu. Tolga'dan farklı olarak Arda bey, Elvan ve Evvel hanıma çox büyük kaygıyla yanaşıyordu.

"Ne yapacaksın?" diye Arda bey sordu. Tolga kendinden emin bir şekilde, arkasını sandalyeye yaslayarak gözlerini Arda beyin gözlerine hedefledi. "Yeni eve geçeceğim. Kendime iş de buldum. Artık ne benim için masraf harcamaya, ne de huzurunuzu bozmaya gerek kalmayacak." dedi. Arda bey Tolga sözünü bitirir-bitirmez kahkaha attı. Tolga onun seninden rahatsız olmuş olmalı ki yüzünü ekşi bir şey yemiş gibi buruşturdu. Kahkahası bittikten sonra yüzündeki şeytanca gülümsemeyi koruyarak, "Ne iş bulmuş olursan ol, ev almak için parayı kısa sürede tamamlayamazsın. Anlamıyor musun, benim parama ve sıcak evime her zaman muhtaç şekilde yaşayacaksın ki öylesin de." Diye her zamanki dobralığından ödün vermedi. Tolga bunların hiç birine aldırış etmeyerek "Ben kararımı çoktan verdim ve bu sözlerin sadece senin ağzında kalmakla yetinicek, emin ol düşündüğünden daha fazlasıyım." diye kestirip attı. Ona muhtaç olmak istemiyordu, olmayacaktı da. Ona hayatı zehir eden birinden ölse bile bir damla su istemezdi. Göründüğü aksine Tolga'nın çok inatçı bir yapısı vardı. Aklına koyduğu şeyleri yapmadan ölmezdi. Yine de aynıydı, ayrı eve geçeceğim dediyse geçerdi. Onun için kimsenin kararlarını değiştirmek gibi bir yetkisi olamazdı.

GÖKYÜZÜ MAVİSİ GÖZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin