8.Bölüm:Neler Oluyor?

125 12 16
                                    

Hepimiz kendi alanlarımızda konuşurken saatler geçmiş, ezan okunmaya başlamıştı. "Ehh, eve gitme saati geldi. " demiştik Gece'yle aynı anda. "Ahh bu alışkanlık olmuş değil mi?" kedice kıkırdama anlamında miyavlamıştık.

(Kedi olmak garip değil mi?)

Diğerleri de bize katılıp ayaklanınca kahkahayı basmıştık. Bizim güldüğümüzü gören Ada ve Linda "Neye gülüyorsunuz siz?" dediler aynı anda ve tüm ciddiyetleriyle. Biz de yaramaz çocuklar gibi "Hiiç" dedik. "Hey, bizden ne saklıyorsunuz?" dedi Aziz. Çocukça bir sinirdi onunki. O yüzden pek de takmadan ilerlemeye devam ettik. Yol ayrımında ben ve Burak diğerlerinden ayrıldık.

Eve geldiğimizde miyavlamaya başladım. Mert geldiğimizi anlayıp bizi içeri aldı.

Kanepeye oturduk.Mert televizyonu açtı. Ben haberlerden sıkılmış Mert'in kucağına çıkarken  yeni son dakika haberi Mert'in gözleri büyümüştü. Şoka uğramış surat ifadesi öyle kötüydü ki, görmek bile istemedim. Sonra Burak'a baktım göz ucuyla. O da aynı şokla bakıyordu. Sonra mavilerimi ekrana yönelttim."Hayvanlar üzerinde deneyler yapan, müebbet hapis suçlusu Bartuğ Demir, dün gece 04:30 sularında hapishaneden kaçtı." Kimdi bu lanet olası?

Bartuğ Demir

Bartuğ Demir

Bartuğ Demir

Bartuğ Demir?

Murat Demir.

Woahh dur bir dakika, ne! Aynı soyadı. Akraba falanlar mı? Bunu Burak'a sormalıyım.

Haber bittikten sonra Mert durgunlaştı. Burak da öyle.

/İki Gün Sonra/

Murat bugün beni almaya gelecekti. ✨

Onu ve Ayla'yı özlemiştim.

Hem, Mert'te kim be!

Ben ailemi özledim.

Zaten Burak'ı ve diğerlerini her gün buluşarak görebilirdim.

Hem Leyla ve Esma'yı da unutmamak gerekir, değil mi?

Yaşlı Teyze'yi...

Derken kapı çaldı. Murat gelmişti. Yanında Ayla ile beraber. Ayla'ya koştum. Hem de tüm gücümle. Onu fazla özlemişim. Bir hafta falan olmuştu değil mi? Bana bir ay gibi gelmişti. Aylaaaa'm.

Onunla ilk karşılaşmamızdaki gibi, iki eliyle belimden kavrayıp beni havalandırdı. Burnumdan öptü.

Mert, Murat ve Ayla ile sohbete dalmışken ben de Mars'ın yanına çekildim.

"Soramadım ama, geçen gün haberlerde gördüğümüz suçlu... "

Gerilen kasları kendini ele veriyordu.

"O tam olarak kim?"

"Hıı, şey"

Anlatmakta zorlanıyordu. Merakım da artıyordu.

"Ah, eğer zorlanıyorsan,... "

Merakımı yenmek zordu.

"Eğer anlatmakta zorlanıyorsan başka bir zaman da anlatabilirsin."

Burak şimdilik bunu anlatmaya hazır değildi sanırım. Ona saygı duymayıp daha fazla zorlamamalıyım. Merakımı gizlersem elbet bir gün anlatır. Bunu biliyorum çünkü, nedense içimden bir ses ona güvenebileceğimi söylüyor.

"He şey ya, acaba gidip onları mı dinlesek?" diye sordum ortamın havası değişsin diye."Yok ya, ciddi bir şeyler konuşuyorlar bence."

"Ya bir şey olmaz ki!"

"Ama iş konuşuyorlar sıkıcı olur."

Aa, iş konuşuyorlar da sıkıcı olabilirdi, doğru ya. Ay bir de çocuk gibi tutturdum. Khkhjhjjk.

"Hmm o zaman ne yapalım?"

"Bilmem ki?"

"Düşüniyiim"

Burak düşünürken "mmmm" gibi sıkıntılı bir ses çıkarıyordu. Bu arada ben de düşünmeye çalışıyordum, ama aklıma hiç bir şey gelmediği için Burak kadar başarılı sayılmazdım.

En sonunda Burak, "Buldum!" dedi. Bayağı heyecanlıydı yani inşallah güzel bir şey bulmuştur.

"Lale Teyze'yi ziyaret edelim."

Ha? Burak Lale Hanım'a Lale Teyze mi diyormuş? Ben aramızda çok samimiyet yok diye Lale Hanım diyordum.

"Sen ona Lale Hanım diyordun, haksız mıyım? Relax ol, sen de ona Lale Teyze diyebilirsin."

Nereden anladı?

"Eskiden ona Lale Hanım dediğimi itiraf etmeliyim.Ama sonrasında bunu saçma bulmuştum."

Heeee tamam.

Her neyse. Biz Lale Teyze'nin odasına çıktık. Kapı açıktı. Odaya girdik. Yatağının kenarındaki sandalyeleri tırmandım. Arkamdan da Burak tırmandı.

Lale Teyze "hoş geldiniz" dedi. Onunla tanıştığımdan beri, onun yanına geldiğim bir kaç seferde, bana her zaman hoş geldin demişti.

Hayvanları gerçekten seviyordu sanırım.

(Yalnız Lale Teyze demesine sevindim. Başta neden Hanım dediğini ben de bilmiyorum.)

Bir süre onun yanında vakit geçirdik. Sonrasında Burak'a sıkıldığımı söyledim. Beraber aşağı indik.

Mert ve Murat endişeli bir tartışma sürdürüyorlardı. Lafa Ayla karıştı. Kendisi de son derece üzgün ve endişeli görünüyordu.

"Bence Güneş'i ve Mars'ı bir süre dışarı çıkarmayalım." dedi.

Her ne oluyorsa ciddi bir şey olmalıydı. Herkes endişeliydi. Bildiğim kadarıyla Murat ve Ayla'nın tatili daha uzun sürmeliydi. Ancak bu olay her ne ise keyifleri kaçmış ve üzgünlerdi. Son iki gündür ne oluyorsa oluyordu ve herkesin neşesi sönmüştü. Hızla Burak'a döndüm. Onun da bir şeyler bildiği belliydi ve bana herşeyi anlatmalıydı. "Burada neler olduğunu anlatmalısın şu saatten sonra Burak!" dedim. İki gündür zaten söylememesini bırak Murat ve Mert Ayla'yı onaylamışlardı. Olayın ciddiyeti gün geçtikçe artıyordu ve bunları bilmek benim de hakkımdı.

"B-ben de bilmiyorum Sevgi... Mert'in babası... İki gün önce hapisten kaçtı haberini duyduğumuz o adam. A-ama bizimle ne akakası olduğunu ben de b-bilmiyorum." titriyordu.

"Ta-tamam sakin ol." dedim kekeleyerek.

Bir tık sakinleştikten sonra, "O zaman bunu birlikte çözmeliyiz, " dedim ve onu sakinleştireceğini  düşündüğüm bir gülümsemeyle göz kırparak, "Var mısın ortak?" dedim.

"Varım ortak...Daa.. Ortak nereden çıktı?"

Ona abartılı bir side eye attım.

"Ah, sen salak mısın? Hani böyle kitaplarda, dizilerde falan... Derler ya işte 'Var mısın ortak?' falan derler sonrasında o da varım der ve macera başlar!" diye sitem ettim. Hadi kitabı geç -fiyatından dolayı- hiç mi bir dizi izlemez insan ya!

"Siz kavga mı ediyorsunuz?"

Evvett bir bölümün daha sonuna geldik. Bu bölümü düzenlediğimiz çok seviniyorum şahsen. En problemli bölüm buydu ve artık çok daha rahat bir şekilde hikayeyi devam ettirebilirim.

Sağlıcakla kalın❤

  

 Bir Kedi Oldum!🍁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin