Karanlık, neydi anlamı peki? Kapatıldığınız bir bodrum katımı? Yada ateşler içerisinde ölecekmiş gibi hissettiğiniz, gecenin sabaha kavuşmadığı yetimhane yataklarımı? Bu farklıydı bu kez çok çok farklıydı.
Çok derin, olabildiğince zifiri. Geçmeyecekmiş bir kanser gibi tüm bedenimi saran. Bir o kadar sessiz. Damarlarimda hareket eden kanın sesini bile duyabiliyordum. Ne kadar katlanıla bilirdi bu yalnızlığa?
İçine hapsolduğum derin ve sessiz karanlıktan sıyrıldığımı hissediyordum. Etrafımda duymaya başladığım uğultular yerini yavaş yavaş kulağıma çalınan tanıdık seslere bürünmeye başlamıştı.
Dudaklarımdan dökülen istemsiz inilti sayesinde bana doğru hareket eden bedeni hissetmiştim. Bir el koluma dokunup sordu " Ela nasılsın?"
Dudakları kurumuştu soruya cevap veremedim. Sahi iyimiydim? Gözlerimi açmaya takatim yoktu. Yersiz çabamı bırakıp kendimi sessizliğe bıraktım.
***
Geçen iki günün ardından nihayet uyanabilmiştim. gözlerimi açtığımda başımdaki şiddetli ağrı hiç yardım etmiyordu. Bahar la konuştuğumda, sarnıçta olanları kısaca özet geçti.
Suyun içinde bir müddet elim havada tepkisiz bir şekilde dona kaldığımı, akabinde bayılarak suyun içine düştüğümden bahsetti. Neyse ki beni almak için gelen görevliler yakınımdaymış. Boğulmadan kurtula bilmişim. Sonrasında hastahaneye gelişim, Mete nin tanıdıklarını araya sokmasıyla olay çok büyümeden kapatılabilmiş.
"Neler oldu Ela neden girdin suya?" iyiyce kıstığı gözleriyle Bahar karşımda bana bakıyordu.
"Bilmiyorum." geçiştirdim. ama gayet net hatırlıyordum olanları. Bundan ona bahsetmeyecektim. Şayet konuşursam, tekrar ilaçlara başlamamı önerecekti. Ben artık o ilaçları kullanmak istemiyordum. Hem son üç aydır ilk defa oluyordu. Eskilerine nazaran çok daha gerçekti hem bu kez uyumuyordum bile. Sadece rüyalarımda belli belirsiz sülietler vardı. anlamlandıramadığım bir fısıltı.
Bazen fısıltıları uyanıkkende duyuyor gibiydim ama emin değildim. Yorgunluğuma veriyordum ya da aşırı strese. Hiç bir zaman bu kadar net değillerdi.
Kabuslar yetim hanede gittiğimiz bir gezi sonrasında başlamıştı. Fatih camii ye geldiğimizde bizi bilgilendiren rehber bir dönem Medusa nın içinden çıkarıldığı lahtin bu meydanda sergilendiğini söylemişti. Herkes gibi etrafı meraklı gözlerle incelerken bir yandan da rehberi dinlemekle meşguldüm.
Hava iyice sıcaklaşmış, herkes kendine bir köşe ararken bende kendimi yasak olmasına rağmen camii bahçesindeki çimlere bıraktım. Oturur vaziyetteyken, ellerini arkama uzatıp kollarımdan destek alarak, bedenimi arkaya doğru yasladım. Boynumu geriye atarak yüzümü yakıcı güneşe bırakırken, bir anlık oluşa ılık meltemin tenimde dolaşmasına izin verdim.
O an çimlere yaslı olan sol elimin bileğinde keskin bir acı hissettim. İstemsiz çıkan bir çığlık ve başıma üşüşen insanlar. O günün sonunda yine hastanede açmıştım gözlerimi. bileğimdeki sargıya takıldı gözlerim.
Bir yılan tarafından sokulmuştum. daha on üç yaşında metropolün ortasında yılan tarafından sokulmuştum. O gece başladı tüm fısıltılar ve kabuslar. Yer yer kayboluyor, bazen çok şiddetli bir biçimde geri geliyorlardı. Bunlardan kurtulmak için gidilen doktorlar, terapi süreçleri ve kullanmak zorunda kaldığım ilaçlar.
***
Hastaneden çıkıp eve geldiğimizde içeride Mete yi görmeyi beklemiyordum. Hamile olduğumu öğrenmişti. Zaten hastaneden de bu sebeple geç çıkabilmiştim. Hamile oluşum tedaviyi zorlaştırmış, ilaç verilemeyince uyanmam gecikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEHLİZ 'Kanlı Varis'
FantasyArkeoloji son sınıf öğrencisi olan Ela, istemeden hamile kalması sonucunda kendini karanlık bir dünyanın içerisinde bulur. Geçmişten gelen kabusların tekrar esiri olan Ela, gerçekliğini yitirmek üzeredir. "Kabuslar geri geldi Bahar. Korkuyorum!" Re...