6

1.2K 51 8
                                    

Annem gün masasında oturan Barış'ın annesine baktıktan sonra bana iyicene yanaşıp, fısıldadı.

"Barış, ile aranızdan su sızmıyordu, hayırdır inşallah? "

O gece öpüştükten sonra onu kovmuştum oda haliyle 1 hafta boyunca benimle asla konuşmaya tenezzül etmemişti.
Yani ben ona karşı bir şey hissettiğimi anlayana kadar zaman gelip, geçmişti. Kendime müsade edene kadar, kim bilir Barış ne düşünüp, etmiştir.

"Yok be, anne aramız iyi, iyidir dimi? " Barış'ın annesiyle gözgöze geldim ve gülümsedim ona. Oda bana güldü.

"Aranızda ne yaşandı bilmiyorum ama Barış kaç gündür bizim fırına da uğramıyormuş. "

"Bizim fırın diyip, sahiplenmeler falan? Noluyor anne? "

Gözlerini belertip, kolumu çimdikledi.

"Ne olsun be senin o çulsuz babanla benim aramda? Hem benim sevdiğim adam var, bir dahakine bunu bilerek konuş. "

"Sevdiğin adam, senin? Ay, yok, yok. Saçmalama be... "

"Niye yani olamaz mı? Güzelim, gencim, gayette alımlı bir hanımefendiyim ben. "

"Anne... Saçmalama! "

"Hem yakında bizim eve taşınacak, haberin olsun ona göre hazırlan. "

"Yok, kabul edemem ben böyle bir saçmalığı! "

Hızla annemin yanından kalkıp, odama çıktım. Bazen, babamı ne kadar özlediğimi farkediyorum da, acaba o beni özlüyor mu bilemiyorum. Çünkü 3-4 aydır kendisine saçma bir düzen kurmuş;hep onu arayan, taraf ben oluyorum. Annemden boşandıktan sonra evlendi ve 1 tane güzel bir kızı var, her ne kadar kardeşim olduğunun farkında olsam da, Erdem kadar bağrıma basamıyorum onu. Halbuki annesi, yani babamın yeni eşi, Feyza abla bana karşı çok iyiyken, yapamıyorum. Odamın kapısı çalınca yatağımdan doğruldum ve kapıyı açtım.

Barış'ın annesi gülerek yaslandığı yerden kalkıp, bana doğru ilerlemeye başladı.

"Sedef, seninle bir şey konuşabilir miyiz? "

"Olur." sandalyemi yatağımın yanına çekip, yatağıma oturdum. Oda fazla beklemeden kapıyı örtüp, karşıma oturdu.

"Barış, 1 haftadır eve gelmiyor."

Korkuyla dikleştim ve ona pür dikkat bakmaya başladım.

İçimden "sıçtın, al işte! " geçse de... Dışım farklı söylüyordu.

"Nasıl yani? "

"Bak, yavrum, Barış'ın en son senin yanına geldiğinin farkındayım. "

"Gelmedi, benim yanıma falan. "

"Barış, ne zaman dellense, senin yanına uğruyordu, o gece babasıyla bir münasebet yaşadılar, kırılmış o'da belli. Nereye gittiğini biliyorsan, onunla konuşmayı dene lütfen. Okulunu bıraktı, babası ise 2 sene önce onun okulu için arabasını, evimizi sattı. Bu yüzden oldukça sinirli. "

Bana yaklaştıktan sonra hızla sarılıp, odamdan çıktı.
Annesinin peşinden baktım, yani o kadar abartmamıştım ki... Evi terk etmesini sağlayacak kadar onu kırmamışımdır diye düşünüyorum çünkü o asla bu şeylere kırılacak türden bir insan değil. Hele ki, bir kıza alınacak kadar hiç değil.

Flashback!

"Ben de işte canım sıkkınken, balık tutmaya falan gidiyorum yani o kadar... "

"O kadar mı? "

"He valla o kadar, yani ne bekliyordunuz ki, bayan yürüyen merak? "

Günümüz

Yakınlarda göl olduğu aklıma gelince, bir hışımla oraya vardım. Tabiî, orada olduğunu biliyordum ve oradaydı. Koşarak ona bağırdım.

"Barış! Madenci! "

Birbirimize madenci diyorduk çünkü, ona kendi başıma ekmek yapma hikayemi anlatmıştım ve sonuç hüsran olunca benimle böyle dalga geçiyordu. Hadsiz! Hem beni peşinden koşturuyor hemde sesime kulak vermiyor. Vay, şerefsiz.

"Lan, eşek kafalı! Cevap versene!" kolunu sıktım, bıkkınlıkla bana döndü.

"Ne var, niye geldin? "

"Dur bi, aaaa bak şurada Ronaldo var o yüzden geldim. " kafasına hafiften vurdum ya, azıcık falan, canı acımamıştır yani... Altı üstü tüm hıncımı çıkardım.

"Oha, taş düştü kafama sanki! "

"Bir de bayıl, ya! "

"Tamam be, niye geldin buraya?"

"Seni evine geri döndürmek için, Babarış! "

"O zaman birazdan sıkılır, geri dönersin mahalleye. "

"Yok öyle bir şey: el ele, kol kola, beraber gidiyoruz canım mahalleme!"

"Ulan, var ya, başlatma mahallene. "

"Bak çocuk! Şımarma hemen, ayağına kadar geldiğimi falan düşünme ailen için geldim buraya! "

"Aman eksik kalsınlar, onlarda madem beni çok seviyorlardı, adam gibi destek çıksaydılar bana! "

"Ulan ne bu havalar be, dün şurada hamsi kızartıyordun? Kendine gel be... Babası sanırsın padişah, kendisi; padişah oğlu falan... Hayırdır oğlum? "

"Git o zaman, sanki ben çağırmışım gibi gelmiş kafamda boş boş ötüyor. Bak hele, yol orada. "

Eliyle yolu işaret ettikten sonra sandalyesine oturdu, oltasını eline aldı.

"Demek öyle, bende gitmiyorum! Beraber gideceğiz buradan! "

Bana döndü, kafasınu olumsuz anlamda salladı.

"He, reis çok kalacak yer var ya gel sende kal bu dağlık yerlerde."

"Gitmiyorum len, sanane! "

Sırıttıktan sonra, tuttuğu balıkla konuşmaya başladı.

"Bu kız bana yanık haa... "

4 saat sonra

"Üşüdüysen, montumu alabilirsin arabamda. "

"Yok... İyiyim, ben. "

"Yemin ederim varya, illa naz illa naz. "

Ayağıya kalkıp, arabasına doğru ilerledi. Benden 3-4 beden büyük olan montunu üzerime örttü.

Elindeki sudan yudum aldıktan sonra , yere serdiği kilimin üzerine yastıkları bıraktı.

"Gel, buraya ateşin yanında dur üşüme! "

"Hadi be, kralsın!!! "

"He valla. " gülmeme ortak olduktan sonra elini uzattı, ona doğru bakacak cesareti topladıktan sonra ona pür dikkat bakmaya başladım. Elini tuttum oda beni yanına doğru çekti. Bir de dizlerime uzandı, utanmadan! Aşağıdan bana bakmaya başladı, bir süre sonra uyumak için gözlerini kapadığını gördüm.

...

Çok uzun bir bölüm ile karşınızdayım... Karakterimiz 19 yaşında olduğu için tek taraflı düşünmeyi uygun görüyor. Lütfen, karakterime çamur atmayın! Teşekkürler, iyi okumalar! 🎀🧚‍♀️



Bu Gece Bizim Olsa | Barış Alper Yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin