7

1.1K 43 12
                                    

"Ya bak, 2 ile 4'ü çarptım tamam da... Oraya 20 nasıl geldi? "

Barış, yorgunlukla başını ovduktan sonra silgiyi eline aldı.

"Sinirden silgiyi yutucam yakında.."

Önümüzdeki test kitabını bana döndürdü ve 1 saattir anlatmaya çalıştığı ama benim ısrarla anlamadığım soruyu tekrar anlatmaya başladı. Kim bilir, belkide onunla daha fazla vakit geçirmek için anlamıyorumdur, sizce öyle mi? Yok, ya... Bence öyle sadece ben kendime kabul ettiremiyorum.

"Bak güzelim, 2 çarpı 4'ün karesi, 64 yapıyor, ahanda burada 44 var ikisini birbirinden çıkarınca fark 20 oluyor.... Yeter valla ya! 3 yaşındaki bebek bile senden daha akıllıdır, yemin ederim. Şaka gibi, dünyanın en basit sorusunu anlatıyorum. "


"Aman iyi ki bir konuda bir bilgin olsun onun zorbalığını yapmadan edeme! "


"Bak, yavrucum. Aman şey Sedo-"

Elimi yanağıma yaslayınca gözgöze geldik.

"Çay... Çay ya, ben gidip bir çay koyayım. "


Hızla odamın kapısını açtım ve kapıyı kapatır kapatmaz, kapıya yaslanıp, soluklandım.Beni arkadaşı olarak gören birine aşık olduğum için boktan beter hissediyordum. Adamın kim bilir kız arkadaşı falanda vardır. Aman banane ki? Beni kendisi öptü, kız arkadaşı olsa öpmezdi dimi? Neyse ne annemin beni sorguya çekmemesi için sakin adımlarla mutfağa gitmek için yeltendim.

"Sedef, ne yapıyorsun, yavrum?"


"Ben mi, ben... Şey, yer çekimini inceliyorum, dimi? Newton ne güzel de bulmuş.... "


"Çocuğum, iyi misin? Ne yer çekimi ne Newton'u? "


"Ben gidiyim o zaman, çay yapmaya. "


"Tatlım, ne oluyor? "


"Ne olsun anne, Barış geldi ya beni ders çalıştırmaya ona çay yapmaya geldim. " tüm dişlerimi göstererek güldüm.

"Sedef, gel yanıma ne oluyor? Niye bu kadar garipsin? " sorgulayan gözlerle bana bakan anneme ürkerek yaklaştım.

"Hiç.... Hiçbir şey yani. "


"Barış mı, bir şey dedi? Yavrum bak kızıyorum açık açık konuş, sanki ne yapacağım şu zibidiyi..."


"Anne, of şey, ben ona aşık oldum sanırım. Oda beni bacısı falan olarak görüyor ya... "


"Allah Allah, kimmiş bu serseri? Benim güzel kızımı bacısı-"

Ağzından çıkan kelimenin farkındalığıyla bana tiksinerek baktı.

"Bacısı ne ya? Barış'la takıla takıla kullandığın kelimelere bak, ne kadar absürt. Bir daha duymak istemiyorum Sedef. "


"Barış'ın bana bir etkisi yok anne, yanında kendim olabildiğim tek insan o, yani onunlayken süslü kelimelere ihtiyaç yok, neysem o'yum. "


"Ah, yavrum. Duygularınız karşılıklı olsa bari... Hem kim bilir sen heyacan yaşayıp, onu aşk diye yorumlamış olabilirsin, olabilir bu tür şeyler..."


"Anne, onunla görüşmediğimiz 1 hafta boyunca düşündüm, taşındım onun benim için ilaç gibi bir şey olduğuna kanaat getirdim. "


"Ha? Demek öyle... Ne diyeyim, güzel kızım yakında gelin oluyor mu? "


"Anne! Duyacak şimdi! "


"Aman duysun be.... Neyse git bekletme damadımı! "



"Anne şunu sahiplenme hemen be! Duyarsa egosundan geçemezsin."

*

Elimdeki tepsiyi çalışma masasına bırakınca Barış, dikkatini bana verdi.

"Ooo, Sena abla döktürmüş yine..."


"Yalnız, bunları ben yaptım. "

"Geri götür o zaman, zehirlenmek falan istemiyorum, hatta ölmek. "

"Aman, paşama bak... Sanki hiç yemiş bu kurabiyeyi ömrü hayatında. "


"Doğru, ben böyle antin kuntin şeyler yemedim, kim bilir içine ne kattın? Ne bulduysan kattın dimi? Anaaaa, zehirlenmek falan istemiyorum ya! "


Sinirle yakasına yapıştım.

"Hele bi, o kurabiyeler bitmesin, gece 3'te odanın camını taşlarım ben. "


"Valla mı? Eee, yemiyim o zaman akşam seni bir daha görece-"


"Dalga geçme, gayet ciddiyim ben. "


"Deme be, bir titreme geldi bana şuan... Korkudan valla! "

"Barış! "

...

Sızı yerım amaa.... Erzurumlu oldugum bellı oluyor mu

Bu Gece Bizim Olsa | Barış Alper Yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin