7 - Savaş

19 1 1
                                    

•Jon•

İşte karşımdaydı. Rickon gerçekten hayatta ve Bolton'un elindeydi. Aramızdaki uzun mesafeden onu görebiliyordum yine de. Olgunlaşmış, boy atmıştı. Onu son gördüğüm küçük çocuktan eser yoktu şimdi. Yanında Ramsay duruyordu ve kulağına bir şeyler söylüyordu. Ardından onu serbest bırakıp koşturduğunu gördüğümde ikinci kez düşünmeden ata binip dört nala savaş alanına doğru sürdüm. Ramsay, Rickon'un arkasından tek tek ok atarken tam yetiştiğimi sandığım anda göğsünü delip geçen ok ile yere yığılmasını izledim. Tüm okçuların yaylarını gerip oklarını fırlattığını duymuştum ama gözümü Rickon'dan ayıramıyordum. Atı tekmeledim ve okların menzilinden çıkmak için gidebileceğim tek yöne, düşmana doğru koşturdum. İkinci dalga geldiğinde başımın yanından geçen bir okla ölümle yüz yüze gelmiştim ama ata gelen bir ok ile kendimi bir anda yerde bulmuştum. Bolton'un atlı süvarileri çoktan harekete geçmiş bana doğru geliyordular. Kılıcımı kınından çıkarıp belime bağlı olan kancasından kurtardım. Eğer öleceksem, elimde kılıcımla ölecektim. Babam ve Robb gibi değil. Atlıların gelmesini beklerken içime anlamsız bir adrenalin doluşmuştu. İçimde öyle bir savaşma arzusu vardı ki, sayılarımız eşit olsa savaşın gidişatını değiştirebileceğimi biliyordum ama artık yapacak bir şeyim yoktu. Üzerime ilk gelen atlıyı karşılamak için hazırlanırken arkamdan Mormont süvarileri hızla geçip ilk çarpışmayı karşıladılar. Bir anlığına savaşta tek başıma olduğumu sanmıştım. Sanki bütün bir orduya karşı tek başımaydım gibi. Kılıcımı ilk kanla ıslattığımda daha fazlasını istiyordum. Elime geçen her bir Bolton askerini öldürmek istiyordum. Atlı dışında kimle karşılaşırsam karşılaşayım hiç zorlanmadan alt edebiliyordum. Kendimi bildim bileli böyle bir savaş için eğitim almıştım. Theon'un kaleyi basıp öldürdüğü Sör Rodrik şu an bu halimi görse gurur duyar mıydı? Bildiğim her şeyi öğrendiğim adam, aynı zamanda bana savaşın son çare olduğunu ve öğrendiğim şeyleri sadece masumları savunmak için kullanmam gerektiğini söylemişti. Şimdi de yaptığım bu muydu? Kim masum kim suçluydu ki? Bolton askerleri öldürüyordum ama onlar sonuçta birer Kuzeyliydi.

Boğazını kestiğim bir adamla dengemi kaybedip yere düşmüştüm. Yüzüme gelen kanlar görüşümü engellemiş ve gözümü kapatmak zorunda kalmıştım. Elimle silmeye çalıştım ama elimde kan içindeydi. Artık kılıcı tutamayacak kadar fazla kanlıydı. Kendimi yere bırakıp derin nefes almaya başladım. Gözlerimi açmam lazımdı bir şekilde. Biri omzumdan tutup beni ayağa kaldırdığında karanlığa doğru kılıcı savurdum ama bileğimden tuttu.

"Jon...benim."

Ses Tormund'a aitti. Elime tutuşturduğu bir bez parçası ile hemen gözlerimi silip sırt sırta vererek çarpışmaya devam ettik.

"Bir karga ile sırt sırta öleceğim hiç aklıma gelmezdi."

"Bundan pişmanmış gibisin!" Dedim üzerime gelen bir başkasını daha boydan boya keserken.

"Pişman mı? Kendimi hiç bu kadar hayatta hissetmemiştim. Şu an orgazm oluyorum resmen! Sana yalan söylemeyeceğim Jon. Feci bir şekilde öleceğiz. Bolton etrafımızı çevreledi." Dedi ve etrafıma baktığımda dediği gibi mızrak ve kalkanlı askerlerin etrafımızı çevrelediğini görmüştüm. Yanımızda bir devin savaşması bile artık avantajını kaybetmişti. Tek dizi üstüne çökmüş bir şekilde Wun-wun'u gördüğümde artık bütün umutlarımda beraberinde diz çöküyordu. Mızraklılar o kadar sıkıştırmıştı ki en ortada, hareket edemez bir şekilde kalmıştım. Tormund yanımdan ayrılmıştı. Ya da ben bambaşka yere gitmiştim. Artık daha fazla sıkışacak yer kalmamıştı. Elimden kılıcımın kayıp gittiğini hissettim. Kaburga kemiklerim birbirini zorluyordu. En basit şeyi, nefes almayı bile başaramıyordum. Bolton resmen bizimle dalga geçiyordu. Geri kalanları esir alıp işkence etmek için ablukaya almıştı resmen. Artık dibe doğru çekiliyordum. Sonunda biri elimden tutup ayağa kalkmamı sağladığında kendimi ileri attım ve çok garip bir şey oldu. Göğsümü delip geçen bir mızrak, etrafımdaki bütün gürültüyü kesmişti bir anda. O kadar sert ve düz bir şekilde saplanmıştı ki, acı bile hissetmemiştim. Ucunun sırtımdan çıktığına emindim. Mızrağı tutan adam var gücüyle geri çekti ve işte o zaman acıyı hissettim. Alliser Thorne ilk hançeri sapladığında hissettiğim acının belki on katıydı. Gözlerim kararırken yere yüz üstü düştüm. Artık hiçbir şey duymuyor, görmüyordum. Bu şekilde mi ölecektim.

Beyaz Kurt - Jon SnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin