•Daenerys•
"Seni dinliyorum Varys. Lütfen bu kez güzel bir haber ver." Dedim. Taht odasında günlük raporları aldığım sıkıcı bir güne daha başlamıştım.
"Maalesef haberlerim kötü. Cersei'nin Taht'a geçmesinden sonra ona bağlılık yemini eden hanelerin sayısı artıyor. Yüksekbahçe'nin sürgün Lord Tyrell'i zaten ailesine ihanetinden sonra bağlılığını ilan etmişti. Euron Greyjoy'dan sonra şimdi Tully ve Frey'ler de ona katılmış. Zaten ikizlerde bir Lannister ordusu varken Frey hanesi başka bir karar alamazdı ama Tully Hanesi beni de şaşırttı gerçekten. Jon Snow Krallığını ilan etmişken Kuzey'e en yakın hane olan Tully'ler, Cersei için önemli bir stratejik konumda oldular. Karabalık'ın ölümünden sonra oğlu hanenin başına geçince, Lannister boyunduruğu altına girmenin en mantıklısı olduğuna karar vermiş olmalı." Dedi ve Tyrion araya girdi.
"Tully ve Stark'lar akraba. Stark ile müttefik olduğumuzu önceden öğrenseydiler belki de bize bağlılık yemini ederdiler kim bilir."
"Akraba mı? Özür dilerim ama benim bu konularda kafam biraz karıştı. Sürekli Stark diyoruz ama Jon Snow'un adı Stark değil." Dedi Missandei. Bu konuları en az bende onun kadar anlamıyordum ve karıştırıyordum ama Missandei'nin geldiği yerde piç kavramı yoktu anlaşılan.
"Jon bir Stark değil. Anne ve babası evli değil yani. Bu da onu bir piç yapıyor ve Kuzey'de doğan piçler Snow soy adını alıyor." Diye açıkladı Tyrion.
"Ama...Kuzey'deki Kral ilan edilmiş ve Stark hanesini temsil ediyor. İnsanlar onu takip eder mi? Onunla müttefik olmamız bize bir avantaj sağlar mı emin değilim."
"Yaşayan erkek bir Stark olmadığı için hanenin başında bir piç olması daha önce görülmemiş bir şey değil. Ama insanlar bir piç olduğunu bile bile onu Kral ilan ettiğine göre, ona güvendikleri aşikar. Ayrıca bizim savaşımıza bir ilgi göstermedikleri de aşikar. Robb Stark'ın intikamını almak için Frey'ler ile savaşmak yerine tüm birlikleri ve insanları en Kuzey'e, Duvar'a götürüyorlar. Duvar'ın ötesinde olduğunu sandıkları düşman her neyse, herkesi çok endişelendirdiği de aşikar. Bu sabah Snow'u kendi elleriyle madende çalışırken gördüm." Dedi Varys ve doğru duyduğumu anlamak için sordum.
"Nasıl yani?"
"Tüm gemileri doldurdular. Snow başından beri gece gündüz Ejderha camı çıkarmak için mağaralarda bir işçi gibi çalışıyor. Ben...bunu bildiğinizi sanıyordum."
"Hayır. Hayır bilmiyordum. Sırf o şeylerin varlığına bizi inandırmak için rol yapmadığına emin miyiz? Bir süre daha Kuzey'deki Kral olmaya devam etmek için böyle bir oyun oynamadığını nereden bilebiliriz ki?" Diye sordum bir kaç gündür aklımı kurcalayan düşünceyi dile getirerek.
"Öyle bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Olsaydı en başından buraya gelmezdi zaten." Dedi Tyrion ve o sırada nöbetçilerden biri içeri girmişti.
"Kraliçem! Jon Snow ve adamları adadan ayrılmak üzere gemileri hazırlıyorlar." Dedi ve oturduğum yerden kalktım. Sadece 9 gündür aralıksız bir şekilde madenleri kazıyordular. Bu kadar erken gideceğini düşünmemiştim. Oturduğum yerden kalkıp kaleden çıktım ve sahile kadar indim. Snow'u beline kılıcını takarken görmüştüm. Aynı zamanda bir sal kıyıya yanaşıyordu. Uzaktan ne olduğunu anlamak çok zordu ama biraz önce beline taktığı kılıcı, şimdi kıyıya yanaşan saldan inen birinin boynuna götürdüğünü gördüm. Hemen askerlere müdahale etmesini işaret ederken adımlarımı hızlandırmıştım. Jon'un 4 Dothraki'yi zarar vermeden etkisiz hale getirmesine mi yoksa 4 Dothraki'nin sıradan bir adamı durduramamasına mı şaşırmalıydım bilmiyordum. Olabildiğince sesli bir şekilde konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Kurt - Jon Snow
FanfictionJon Snow ölümden geri döndükten sonra Ak gezenleri durdurmak ve ailesinin intikamını almak için beklenmedik ittifaklar kurar. Gece nöbetindeki kardeşleri tarafından ihanete uğramadan bir gün önce Margaery Tyrell ile tanışmasıyla tüm hayatı ve kader...